Dolar $
32.72
%-0.18 -0.06
Euro €
35.04
%-0.14 -0.05
Sterlin £
41.53
%-0.24 -0.09
Çeyrek Altın
3932.44
%-0.62 -24.24
SON DAKİKA

Enerjide sivil sesler

Almanya, Avrupa Birliği'nin en güçlü ülkelerinden biri. Sanayi devriminden bu yana, dünya ticaretine yön veren ülkeler arasında.

Genç ve deneyimli bir sivil toplum kuruluşu Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği. Web sitesinde kuruluş hedefini şöyle açıklıyor: kabul görmüş ortak zeminler arasında yer alarak enerji alanının karar vericileri ve tüm sektör paydaşları için yeşil hidrojen başlığında yol göstericiler arasında yer almak. Ulusal ve uluslararası pek çok etkinlikte yer alan dernek, kamu, özel sektör, üniversite iş birliği ürettiği alanlar ile bilgi alıyor, üretiyor, paylaşıyor. Başkan Yusuf Günay, Hydrogen Europe ve Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) üyesi olan derneğin 2.yaş günü için kısa bir mesaj yayımladı. 

Günay şöyle diyor: “Yeşil hidrojene ait özel bir otorite, belirlenmiş özel üretim bölgeleri gerekliliği, HAMLE projesine elektrolizörlerin dahil edilmesi, Avrupa Hidrojen Boru Sistemi (European Hydrogen Back Bone) için Türkiye’nin dahil edilmesi gibi ana başlıkları, ulusal ve uluslararası platformlarda savunduk, savunuyoruz. Bir sivil toplum kuruluşu olarak, sesimizi duyurabileceğiz her alanda var oluyoruz. Dört bakanlığın birlikte hareket edebileceği alanlar oluşuyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki ve Ticaret Bakanı Prof.Dr. Ömer Bolat, kendi alanlarında yeşil dönüşüm hamlesini dikkatle takip ediyorlar. Yeşil hidrojen alanı, en değerli kesişim alanlarından biri durumunda. Hidrojenden ilgili ekipman üretimine, mevzuatın oluşumundan ticaretine, hızla geliştirmemiz gereken alanlar var. Yolumuz uzun, motivasyonumuz güçlü. Hidrojen çağı hızlı ilerliyor. Artık takipçi olmamalıyız. Türkiye, hidrojen çağının lider ülkesi olabilir. Bu potansiyelimiz mevcuttur. Derneğimiz dokuz kurucu üye ile yola çıktı, 32 üyelik yapıya dönüştü. Ülkemize bu vesile ile hizmet vermenin, fayda üretebilmenin gayreti içinde, azimle çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yeşil hidrojen gelecektir.”

Yeşil hidrojende kılavuz Almanya 

Almanya, Avrupa Birliği’nin en güçlü ülkelerinden biri. Sanayi devriminden bu yana, dünya ticaretine yön veren ülkeler arasında. Yeşil dönüşüm hamlesi içinde yeşil hidrojeni büyük önem vererek gündemde tutuyorlar. Bu nedenle, Türkiye’ye bu alanda verdikleri önemi doğru değerlendirmek gerek. Geçtiğimiz hafta “ Yeşil Enerji Dönüşümünde Yenilikçi Çözümler: Almanya Kuzey Ren-Vestfalya Eyaletindeki Yeni Fırsatlar” başlıklı bir toplantı düzenlendi. İstanbul Sanayi Odası “İSO” etkinliğin zeminiydi ve anılan bölgede, Türk yatırımcı ve şirketleri bekleyen fırsatlar anlatıldı. Bu hafta, Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası (AHK) organizasyonu ile “Yenilenebilir Kaynaklardan Hidrojen Üretimi Sektör Konferansı” düzenlendi. Bu kez, ağırlıklı olarak Alman sanayici ve iş dünyasına, Türkiye’deki potansiyel ve fırsatlar aktarıldı. İçerik kadar, bu organizasyonların varlığı da değerlidir. Doğru okuma, ortak faydayı büyütecek. Çünkü yeşil hidrojen, gelecektir.

 Cimnastiğe Tutulma’ya 

En başarılı federasyon başkanı kim? Yıllarca hiç sıkılmadan Mehmet Akif Üstündağ övgülerine devam edebiliriz. Kulüpleri Avrupa’nın dünyanın zirvesine taşımakla kalmadı, kadın milli takımımız dünya sıralamasının 1 numarası oldu. Diğer öncü federasyonlarımızda da büyük gayretle çalışan başkanlar mevcut. Ama daha büyük kitlelere hitap edenler arasında basketbol ve futbol yer almıyor. TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, ne yapsa yaranamayacak hale getirildi. Hakemler ile başlayan eleştiriler, kurullar ile devam ediyor. Oysa, Montella süreci ile şahane bir A Milli takım dönemi başladı. Basketbolda Hidayet Türkoğlu, en çok yurtdışında geçirdiği zaman ile eleştiriliyor. ABD’deki özel işleri diyenler var, açıklama yok. Milli takım da kulüpler de kalıcı başarılar için voleybol örneğine yaklaşamıyor. Böyle düşünürken, Suat Çelen adı ışıl ışıl parlamaya devam ediyor. Müthiş sporculuk kariyerinin ardından Akif Üstündağ’ın tahtını ele geçirdiği söylenebilir. En başarılı federasyon başkanı Suat Çelen! Bu cümleyi çokça duymaya başladık. Voleyboldaki gibi, kalıcı, uzun süreli ve çoklu uluslararası başarı, bir rüya bile değildi. Bugün, olimpiyatta yarışan sporcularımızın hazırlık ve yarışma süreci filmlere konu olabiliyor. Önce, İbrahim Çolak çıktı sahneye, dünya şampiyonu oldu. Sonra kızlar, erkekler, bireysel, takım şampiyonlukları, madalyalar, kupalar, olimpiyat oyunları derken, jimnastik büyük gurura dönüştü. Suat Çelen başkan, jimnastiği Türkiye’nin gururuna dönüştürdü. Salonda yarışırken, salon dışında davranışlarıyla örnek sporcular ile. PARİBU, jimnastik tarihine damga vuran, daha doğrusu jimnastik tarihimizi baştan yazan 6 sporcunun öyküsünü belgesel kıvamında bir filmle taçlandırdı. Nazlı Savranbaşı, Göksu Üçtaş Şanlı, İbrahim Çolak, Ahmet Önder, Ferhat Arıcan ve Adem Asil, Tokyo 2020 olimpiyat oyunlarına nasıl hazırlanmış, bir görün. Adanmışlık sporda neler üretiyor, tanık olun. Adı Eclipse – Tutulma. Film bugün, (24 Mayıs) itibari ile 29 ilde gösterime giriyor. Şampiyonluklar kadar değerlidir şampiyonların öyküleri. Haydi sinemaya, Tutulma’ya…

Akıl tutulması

Fenerbahçe ile Galatasaray 2 sezondur müthiş bir şampiyonluk yarışı izletiyor. Aralarındaki maçı, bileğinin hakkıyla kazanan Fenerbahçe, belki şampiyon olmayacak. Ama “sahada ben daha iyiyim” diye şişinmeye hak kazandı. Galatasaray, belki şampiyon olacak, ama ezeli rakibinin şampiyonluk kutlamalarına izin vermediği geceyi unutamayacak. O geceyi keşke böyle, sportif taraflarıyla hatırlayabilsek! Maç öncesinde antipati tanımına dönüşen, maç boyunca tahrik ve çirkinliğin simgesi olan bir futbolcu da değil sorun. Mesele, bu gerilimi üretmeyi, başarı reçetesi olarak düşünebilen akıl! Mesele, galibiyeti güler yüz yerine nefretle sevinen akıl! Mesele, kendi evine sahip çıkamayan yönetimdeki akıl! Mesele, rakibin evine saygı göstermeyen vandal akıl! Mesele, saldırganlık hatta fiili eyleme seyirci kalan resmi/özel güvenlikteki akıl! Saydıkça sayabiliriz. Şartlandıran yöneticilerden, nefret ve kin körükleyenlerden, sevinmeyi saldırmaya dönüştürenlerden bıktık. Kendi yöneticisinin darp edilmesini önleyemeyen Başkan Özbek’in, kabadayı edasıyla Ali Koç’a meydan okumasını yakıştırmadık. Kendi yöneticisinin yakasına yapışan Ali Koç’un, “kazandık, ne istersek yaparız, dokunamazlar” kibirine alıştık. Derbilerin, futbol keyfinden savaşa dönüşmesine da alışıyoruz. Alıştırıyorsunuz. Lütfen! Hukuk kendini hatırlasın. Her yıl aynı çirkinlikleri tekrar tekrar yaşamak için derbilere gün sayanlar var. Lütfen! Sporu, sahaya çekiniz. Sahada tutunuz. Kuralsız oyuna son düdüğü çalınız!