Biliyorsunuz bu yıl neredeyse 80 ülkede çeşitli seçimler olacak. Teorik olarak demokrasi için muzaffer bir yıl olması gerekiyor. Ama pratikte tam tersi olacak gibi görülüyor. Dünyaca meşhur bir çok dergide ve ekonomi sektöründe beklentiler bu yönde. Dünya 2024 yılında belki de ilk defa nüfusunun yarısından fazlasını bu seçimlerle sınayacak. 2024'te bizim de ülkemizde seçim olacak. Belediye Başkanlığı seçimleri ama olsun. Bu durum da ekonomimizi yakından ilgilendiriyor. Dünyada on seçmen katılım modellerine göre, 70'ten fazla ülkede 2 milyara yakın insan sandık başına gidecek. Oylar İngiltere'den Bangladeş'e, Hindistan'dan Endonezya'ya kadar kullanılacak. Belki demokrasi için muzaffer bir yıl olacak. Ama, ekonomistler ve piyasa analistleri durumu böyle görmüyor. 

Pek çok seçim yeni liderler çıkaracak bazı ülkeler ise şu anki yönetim kalacak. Kaybedenleri yozlaşmış ve beceriksizleri ödüllendirecekler. Şu ana kadarki en önemli yarışma olan Amerika'nın başkanlık seçimi o kadar zehirli ve kutuplaştırıcı olacak ki, küresel siyasetin üzerine gölge bile düşebilir. Vatanseverler ve küreselcilerin savaşı da olacak bir balıma. Ukrayna'dan Orta Doğu'ya kadar uzanan bir çatışma ortamında, Amerika'nın gelecekteki yönü ve bununla birlikte Amerikan liderliğinin şimdiye kadar taahhüt ettiği dünya düzeni tehlikede olacak. Bu bazı ülkeler için ve ABD de yaşayanlar için sinir bozucu ve tehlikeli bir yıl olarak kabul edilebilir. 

2024 seçimlerinin ekonomik sonucu, adaylar, politikalar, seçmen katılımı, küresel olaylar ve kamuoyunun hissiyatı gibi birçok faktöre bağlı olması nedeniyle karmaşık ve belirsiz bir konu olarak karşımızda dimdik duruyor.

ABD'de Başkan Biden, seçmenleri yüksek enflasyon, yavaş büyüme ve artan faiz oranlarının ortasında ekonomiyi iyileştirdiğine ikna etmeye çalışırken zorlu bir yeniden seçim kampanyasıyla karşı karşıya. Bazı ekonomik modeller, Biden'ın yeniden aday olması beklenen eski Başkan Trump'a karşı hafif bir avantaja sahip olacağı yakın bir yarış öngörüyor. Ancak diğer anketler Trump'ın ekonomide Biden'a göre önemli bir avantaja sahip olduğunu gösteriyor. Seçmenler geleceğe dair karamsar davranıyor ve mevcut sorunlardan Biden'ı sorumlu tutuyor.

Avrupa'da birçok ülkede parlamento seçimleri yapılacak ve bu, Avrupa Birliği'nin istikrarını ve yönünü etkileyebilir. Kilit konulardan bazıları arasında Kovid-19 salgınından toparlanma, iklim değişikliği gündemi, göç politikası ve Çin ve Rusya ile ilişkiler yer alıyor. Başlıca yarışmacılardan bazıları arasında Almanya'dan Sosyal Demokratlar, Fransa'dan Emmanuel Macron, İtalya'dan Mario Draghi ve İspanya'dan Pedro Sanchez yer alıyor. Bu seçimlerin ekonomik sonucu, AB yanlısı ve AB karşıtı güçler arasındaki güç dengesinin yanı sıra üye ülkeler arasındaki iş birliği ve koordinasyonun derecesine bağlı olacaktır.

Asya'da Çin ve Hindistan, bölgede ve ötesinde nüfuzlarını ve rekabet güçlerini genişletmeye çalıştıkları için ekonomik büyümenin ana itici güçleri olmaya devam edecekler. Çin, yaşlanan nüfus, borç yükü, çevresel bozulma ve insan hakları ve ticaret uygulamaları üzerindeki uluslararası baskı gibi zorluklarla karşı karşıya kalacak. Hindistan, yoksulluk, eşitsizlik, altyapı açığı, toplumsal huzursuzluk ve Pakistan ve Çin ile yaşanan jeopolitik gerilimler gibi zorluklarla karşı karşıya kalacak. Bu ülkelerin ekonomik sonuçları, reform ve yenilik yapma kabiliyetlerinin yanı sıra şok ve krizlere karşı dayanıklılıklarına da bağlı olacaktır. Bu tabii bizim düşüncemiz ama şu bir gerçek ki artık dünyada her ülke birbirinin ekonomisini etkileme gücüne sahip. 

Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü, önümüzdeki iki yıl için başlıca küresel eğilimler ve beklentilere ilişkin son analizinde, gelişmiş ekonomiler için düşüş öngörüyor. Örgüt, daha sıkı finansal koşullar, zayıf ticaret büyümesi, düşük iş ve tüketici güveninin küresel ekonomilere zarar vermeye devam etmesi nedeniyle 2023'te beklenenden daha güçlü gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) büyümesinin yavaşladığını duyurdu. Küresel olarak büyümenin 2023 yılında yüzde 2.9 olmuştu. 2024'te yüzde 2.7'ye gerileyeceği, 2025'te ise reel gelirdeki toparlanma ve düşük faiz oranları nedeniyle yüzde 3'e yükseleceği tahmin ediliyor.

2024 yılı böyle geldi bakalım bizi neler bekliyor. Keşke geleceği ön görebilsek. Ama ben bir kez daha sizin yeni yılınızı kutluyor her şeyin gönlünüzce olmasını diliyorum.