Dolar $
32.44
%-0.21 -0.07
Euro €
34.8
%-0.5 -0.17
Sterlin £
40.73
%-0.37 -0.15
Çeyrek Altın
3933.89
%-0.12 -4.77
SON DAKİKA

AFAD üniversite iş birliği nasıl olmalı?

Geçen hafta AFAD İstanbul İl Merkezi'nde önemli bir toplantıya katıldım. Görev yaptığım üniversitede okulun AFAD sivil savunma amiri olmam nedeniyle katıldığım bu önemli toplantının ana konusu 6-7 Şubat depremlerinden sonra üniversitelerin kendi bünyelerinde neler yapması gerektiği ve bu konunun ne kadar önemli olduğu anlatılmaya çalışıldı.

Dinledim notlar aldım. Özellikle yaşanılan 6-7 Şubat depremlerinde neden bu kadar hazırlıksız yakalandığımız 2021 yılında yayınlanan, İRAP (İl Risk Azaltma Planı) raporlarında pek çok risk açık seçik bir şekilde ortaya konulduğu halde neden bu kadar çok zaiyat verildiği konularına değinildi. 

Bugün ise ben AFAD’dan neler bekliyorum onlar üzerine yazmak istedim.

İlk olarak yapılan AFAD hatalarından bazılarına değinmek istiyorum:

*Sadece okullarda anlatılan, yapısal olmayan hasarlardan korunmayı özetleyen eğitimlerle eğer bu zaiyatlar azaltılsa idi bu kadar insan bölgede zaten hayatını kaybetmezdi.

Ne demek istiyorum açayım bizim deprem tatbikatımızın da eğitimlerimizin de ana teması ‘Çök-Kapan-Tutun’ üzerine kurulu. Bunu yapınca olay bitiyor. Herkes mutlu tatbikat başarı ile tamamlanmıştır. Artık dağılabilir evimize gidebiliriz.

Oysa gerçeklerin bu pembe tablo ile hiçbir alakası yok. 

Bakınız, İstanbul’da beklediğimiz depremde tıpkı 6-7 Şubat depremlerinde ki gibi ciddi bir kuvvetli yer hareketidir…

Bu tabiri sismoloji konusunda uzman yer bilimciler daha çok kullanırlar ancak açayım bu söz şu anlama gelir; eğer binanız yönetmelik şartlarını sağlamıyorsa ve zemininiz iyi değilse büyük bir ihtimalle yıkılacaktır. İşte o zaman sizin çök, kapan tutun yaparak hayatta kalma ihtimaliniz büyük bir ihtimalle tesadüflere kalacaktır. 

Sebebi şudur: 5 katlı 10 daireli eski tip bir bina düşünün, bu binanın toplam ağırlığı minimum 1308 tondur. Buda yaklaşık 872 adet arabanın ağırlığına eşittir. Böylesine ciddi bir yükün serbest kaldığı bir ortamda insanların hayatta kalması tamamen tesadüflere bağlıdır. 

Yani siz bu tarz eğitimlerle ancak yıkılmayacak kadar iyi binalarda ya da 5-6 magnitüdünde orta seviyede depremlerde kafanıza düşecek malzemelerden kendinizi koruyabilirsiniz. 

İstanbul’da yaklaşık 260 bin binanın yıkılma ihtimali var. Burada eğer arama kurtarma olarak müdahale edilecekse işi bilen ve ekipmanı olan profesyonel arama kurtarma ekipleri önem kazanıyor. Bu da ancak ciddi eğitimlerle ve profesyonel olarak seçilerek olur. 

*AFAD’ın gönüllülük usulü ile bu problemi çözme şansı sıfırdır…

Animasyonlarla yapılan afet eğitimleri bilgilendiricidir ancak afet ile yüzleşilen o anda insanların kendisini ve etrafındakileri kurtarması için yeterli değildir. 

Bu gün çözüm önerilerimden sadece bir tanesini açıklamak istiyorum:

*Üniversitelerde AFAD bünyesine katılmak isteyen gönüllüler önce Survivor tarzı bir ön elemeden geçirilerek her üniversiteden 50 kişilik gruplar halinde seçilmeli ve AFAD bünyesinde, hafif arama kurtarma, ilk yardım, hayatta kalma, deprem, yangın ve sırasıyla tüm eğitim modüllerinden geçirilmelidir. Bu öğrencilere 4 yıl boyunca belli bir ortalamanın altına düşmemek kaydıyla AFAD öğrenim bursu verilmelidir. Her yıl bu eğitimleri alan 209 üniversitede toplam 10 bin kişinin üzerinde genç, bir Afetle karşılaşıldığında ilk müdahale ekibi olarak göreve çağırılmalıdır. Bu öğrencilere verilecek AFAD bursu hem onların eğitimine katkıda bulunacak hem de bu işi ciddiye almalarını sağlayacaktır. Ayrıca bu öğrencilere ücretsiz ulaşım, sinema, tiyatro ve müzelere indirimli katılma, ücretsiz internet gibi olanaklarda verilerek bu işi daha da ciddiye almaları sağlanabilir. Ayrıca her yıl üniversiteler arası arama kurtarma yarışmaları devam etmelidir ancak bu yarışmalar TRT’den canlı olarak verilerek etki alanı arttırılmalıdır. İnanıyorum ki önce iyi bir eğitim alan, ekipmanı olan çalışkan, zeki, sorumluluk sahibi gençler bu konuda inanılmaz derecede başarılı olabilirler…

AFAD, 6-7 Şubat felaketlerinden sonra artık çok daha profesyonel önlemler almak zorundadır… 

*Zira beklediğimiz İstanbul depremi, ülkemizin geleceğini etkileyebilecek derecede hayati önem taşımaktadır.