Dolar $
32.48
%-0.11 -0.03
Euro €
34.72
%-0.72 -0.25
Sterlin £
40.75
%-0.43 -0.17
Çeyrek Altın
3985.41
%-0.17 -6.73
SON DAKİKA

Seni unutmayacağız Başak Cengiz

Her geçen gün sokakta tedirgin olmadan yürümek zorlaşıyor ve hepimiz haklı olarak daha paranoyak hale geliyoruz. Kadına şiddet son bulmuyor, ceza almayacağından veya az bir ceza alıp hayatına devam edeceğinden emin caniler aileleri can evinden vurmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz hafta Başak Cengiz adında gencecik bir kadın Can Göktuğ Boz tarafından sokak ortasında samuray kılıcıyla canice katledildi. Olayı anlatırken Başak Cengiz’i seçmesinin kadın olması ve karşı koymasının zor olduğunu düşünmesi olduğunu söyleyen katilin şizofren olduğu iddia ediliyor. 

Evinde 32 tane kesici alet, birçok korkutucu not bulunan katilin tehlike arz ettiği ortadayken denetimsiz bırakılması gencecik bir insanın hayattan koparılmasına sebep oldu. Akıl hastalığı savunmasıyla gerçekten hasta olmamasına rağmen ceza almamak için rol yapanlar olduğu gibi akıl hastası olmasına rağmen denetimsiz bırakılarak göz göre göre dehşet saçan insanlar da var. Evinde böyle korku dolu objeler bulunduran birinin tedaviyi reddetmesi durumunda devletin bazı mekanizmalarının daha iyi çalışması ve gerekirse bu tip rahatsızlıklara sahip olanları belli bir merkezde tedavi altında tutması gerekiyor. 

Ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 175’inci maddesine göre akıl hastası üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüğünü, başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde ihmal eden kişi, altı aya kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılıyor. Ancak böyle bir madde olsa dahi aileler için akıl hastası çocuklarını tehlike olarak görmek veya başkalarına zarar verebileceğini düşünmek zor olabilir. Kimse çocuğunun toplum adına tehdit olduğunu kabul etmek istemeyebilir veya bunu görmesine rağmen bile bile lades diyerek ihmal ediyor olanlar da olabilir. Tabi ki bu gencecik canların hayattan canice koparılmasının bahanesi olamaz ancak tam da bu nedenle başkaları için bu denli ağır risk teşkil eden ve ilacını kullanmayan insanların devletin bir kurumu tarafından takip edilmesi ve bu riskin ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu da mı devletin işi diye düşünenler olabilir ancak kamu huzurunu ve vatandaşının can güvenliğini korumak devletin sorumluluğu olduğuna göre evet bu da devletin işi. 

Böyle üzücü ve dehşet uyandırıcı olaylarla ilgili korkutucu olan bir diğer konu ise dehşet anlarının bir şekilde sosyal medyaya sızdırılması ve milyonlarca insanın bunları izlemesi. Kızları böylesine korkunç bir şekilde hayatını kaybederken ailesinin bu görüntülere maruz kalması ve bu görüntülerin bir şekilde hep karşılarına çıkacak oluşu akıl alır gibi değil. Tıklanma sayısını arttırmak için böyle görüntüler paylaşan sözde haber siteleri veya belki de gelir elde etmek için bu tip görüntüleri basına servis eden insanlar kesinlikle cezalandırılmalı, acılı aileler ömür boyu bu görüntülere maruz bırakılmamalı. Günümüzün bu her şeyden kar elde etme hastalığı son bulmalı.

Katilleri cezalandırmayan, cezalandırsa bile bir şekilde serbest bırakan, akıl hastalarını denetlemeyen bu düzen de artık değişmeli ki kimse hayatını tedirginlikle ve korkuyla sürdürmek zorunda kalmasın, başka Başak’lar da hayattan koparılmasın.