Dolar $
32.56
%0.13 0.04
Euro €
34.9
%0.71 0.24
Sterlin £
40.55
%0.95 0.38
Çeyrek Altın
3974.31
%0.21 8.33
SON DAKİKA

Mekanın Cennet olsun Av. Ersin Arslan

Geçtiğimiz hafta meslektaşım Av. Ersin Arslan haciz işlemi için gittiği evde, ev sahibi Yavuz Yazıcı tarafından vurularak öldürüldü. Akabinde avukatlar çeşitli eylemler ve protestolar düzenledi ve Baro Başkanları toplu bir açıklama yaptı.

Açıklamada, “Bizler; haklarınızın savunanları, her daim ‘hukukun üstünlüğü’ diye haykıran ancak etten kemikten oluşumuzu çoğunlukla göz ardı ettiğiniz; ne acıdır ki hep baktığımız davalarla özdeş tutup davanızın tarafıymışız gibi gördüğünüz; saldırıya uğramamıza, dövülmemize, bıçaklanmamıza, silahla vurulmamıza ve korun(a)mamıza tanık olduğunuz avukatlarız.” denildi. Ve hakim ve savcılar kadar avukatların da can güvenliğinin sağlanması gerektiğine değinildi.

Avukat, bireylerin birbirleriyle ve devletle ilişkilerinde ortaya çıkan anlaşmazlıklarda hukuki bilgisine başvurulan ve bireyleri ilgili yerlerde temsil eden ve haklarını savunan kişidir. Bu temsil kanunlar kapsamında yapılır. Yani avukat ‘müvekkilinin iyiliği için kural veya kanun yaratma’ hakkına sahip değildir. Avukatların can güvenliğinin sağlanması açısından öncelikle toplum tarafından bunun anlaşılması gerekir.

Haciz konusu ise…

İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 80'inci maddesine göre haczi yapan memur, borçlunun üzerinde para, kıymetli evrak, altın, gümüş veya diğer kıymetli şeyleri sakladığını anlar ve borçlu bunları vermekten kaçınırsa, borçlunun şahsına karşı kuvvet istimal edilebilir. 

Yani gereken durumlarda kanunen memurların kuvvet kullanma hakkı bulunmaktadır.

Ayrıca İİK 82'de haczi caiz olmayan mallar ve haklar sayılmış, 83'üncü maddede ise kısmen haciz edilebilen mallar listelenmiştir. 

Kısaca, İcra İflas Kanununda haciz edilebilen, edilemeyen ve kısmen haczedilebilen mallar açıkça sayılmışken avukatların ve memurların buna uymak ve uygulamak dışında bir seçeneği yoktur. 

Kaldı ki ülkemizde icra dosyalarında borçlu olan binlerce kişiyle empati kurulabilse de bu borçların, borçların faizlerinin, dosya masraflarının sorumlusunun avukatlar olmadığı unutulmamalıdır. 

Tüm bunlara ilaveten sorunlardan biri ki önemli olanı, bireysel silahlanmadaki artış ve bunun önüne geçilmesi için etkili çözümler uygulanmamasıdır. Kolaylıkla silaha ulaşım sağlayan ve insan öldürmekten, yaralamaktan çekinmeyen insan sayısı gördüğümüz kadarıyla bu kadar fazlayken, buna yönelik gerekli ve yeterli önlemler alınmadığı sürece bu tip olayların yaşanmaya devam edeceği, aileleri tarafından bin bir emekle okutulup meslek sahibi olması sağlanan gençlerin bir kurşunla hayattan koparılabileceği gün gibi ortadadır. 

Bu artışın bir başka sebebi ise televizyonlarda yayınlanan ve reytinglerde hep üst sıralarda olan mafyatik dizilerdir. Bu dizilerde isteyen istediğini vurmakta ve bir şekilde hep cezasız kalmaktadır. Bunları gören binlerce kişiyse bunlardan etkilenmekle kalmadığı gibi ayrıca özenerek şiddet eğilimli davranışlar sergilemekte, çoğu da bireysel olarak silahlanmaktadır. 

Özetle, "Türk Aile Yapısı"na ters bir durum gördüğünde gerekli cezayı veren RTÜK, bu dizilere karşı da aynı tutumu sergilemelidir. 

Şiddetin daha fazla özendirilmesine izin vermemelidir. 

Ve bir an önce, bireysel silahlanmanın önüne geçilerek daha fazla "Ersin Arslan"ın öldürülmesi engellenmelidir.