SON DAKİKA

Masum Değiliz Hiçbirimiz

Geçen hafta bu yılın en iddialı, en çarpıcı oyunlarından bir tanesini izledim: Gidion'un Düğümü. Oyun bir yüzleşme hikayesi.

Johanna Adams’ın kaleme        aldığı oyun ebeveyin ve çocuk arasındaki iletişimsizliği, eğitim sistemindeki çarpıklıkları, günümüz dünyasında sosyal medyanın yarattığı mahalle baskısını tüm açıklığıyla gündeme getiriyor. Tüm bunlara bir de akran zorbalığını da eklemek gerekiyor.

Öğretmen- veli ilişkisi

Oyun Chicago’nun banliyösü Lake Forest’deki bir devlet okulunda geçiyor.  Bayan Corryn’nin oğlu Gidion’nun beş gün okuldan niçin uzaklaştırıldığını öğrenmek için sınıf öğretmenini ziyarete gelir. Öğretmen veli görüşmesi, gerilimli bir sürece dönüşür. Tartışmanın dozu arttıkça anne Corryn oğlu Gidion’un farklı yönlerini tanımaya başlarken, öğretmeninin Gidion’u ne kadar yanlış değerlendirdiği ortaya çıkar. Tartışma devam ettikçe öğretmen ve anne çözülmesi neredeyse imkansız bir düğümle iç içe geçerler.

Büyük İskender

Oyun adını Büyük İskender’in “Gordion’un Düğümü” efsanesinden alıyor. Oyunun yazarı Johanna Adams antik Yunan efsanesine atıfta bulunmuş. Efsaneye göre kimsenin çözemediği Gordion’un Düğümünü Büyük İskender çözmeye karar verir. Çözemeyince de öfkelenip kılıcıyla düğümü ikiye böler. Oyun da anne ve öğretmenin düğümlenen diyaloğunun nasıl çözüleceğini/çözülemeyeceğini       adım adım izleyiciye anlatıyor.

Yaratıcı sahneleme

Tiyatroya adım attığınızda sanki bir okula gelmiş gibi oluyorsunuz. Bir yerlerden gelen çocuk sesleri bu hissi yaratıyor. Belli ki teneffüs saati. Daha sonra tiyatro salonuna değil sanki bir sınıfa giriyorsunuz. Yuvarlak sahnenin ortasında masalar, sandalyeler vs. Seyirciler de çepeçevre oturuyor. Sınıfta bir öğretmen-veli görüşmesi var. Anne Corryn kısa bir süre önce intihar etmiş olan oğlunun okuldan niçin uzaklaştırıldığını öğrenmek için gelmiş okula. 

Aşk, öfke, korkaklık, masumiyet, ifade özgürlüğü... Düğüm herkesi etkileyen konularla adeta kördüğüm haline geliyor. Oyunun yönetmeni Ersim Umulu oyunla ilgili “ Gidion öğretmene göre hasta ve sapkın, anne içinse yaratıcı ve şair. Gidion bir sanat dehası mı? Yoksa Sosoyopat mı? Ya da her iksi mi? Bu iki bakış açısını izlerken, seyircimize soruyoruz sizce hangisi” bir yorumda bulunuyor. Aslında gerçek dediğimiz şeyin net bir tanımı da yok gibi.

Başarılı iş birliği 

Daha önce “Bak Bizim Şarkımız Çalıyor” oyununda yine beraber çalışan yönetmen Ersin Umulu ve oyuncu Özge Özder’in işbirliği “Gidion’un Düğümü” oyununda da başarılı bir şekilde devam ediyor. Demek ki birbirlerinin dilinden iyi anlıyorlar. Özge Özder canlandırdığı Anne Corryn karakterini oynamıyor, adeta rolde yaşıyor ve bizlere de yaşatıyor.. Bence bu yılki bütün ödüller Özge Özder’e. Ve Özgür Kaymak, siz de tam bir takım oyuncususunuz. Oyunda kimse kimseden rol çalmadı ama hikaye hepimizin gönlünü çaldı. 

İBB Şehir Tiyatroları’na alkış!

Oyunun yönetmeni Ersin Umulu A’dan Z’ye oyunun her saniyesini zihninde tasarlamış ve oyunu sahneye öyle koymuş. Karakterler gerçekten yaşıyor.       Ayrıca sahneyi çok iyi kullanmış. Seyirciyi de oyunun içine alarak enteresan          bir deneyim yaşatıyor. Sevgili Umulu’nun seçtiği konu ve iş birliği yaptığı ekip şahane bir oyunun sahnelenmesini sağlamış. Başta Ersin Umulu olmak üzere tüm ekibi tebrik ederim.

Malum eğitim sistemimizdeki gerek müfredat gerekse uygulamalar daima tartışma yaratıyor. Bugünkü konjüktürde bıçak sırtı bir konuyu sahneleyen             İBB Şehir Tiyatroları’na kocaman bir alkış! Gidion’un Düğümü’nü mutlaka izleyin.