Dolar $
32.3
%0.06 0.02
Euro €
34.95
%0.31 0.1
Sterlin £
40.65
%0.17 0.07
Çeyrek Altın
3978.51
%0.5 19.59
SON DAKİKA

Çevreci ekonominin fiyatı

Bazen ekonomi denince aklımıza hep ülke ekonomisi geliyor. Oysa bu ekonomi çocuk yaşlarda alınan harçlıklarla başlıyor.

Benim çocukluk zamanımda kimden ne kadar para gelebilir bilirdik. Hatta oradan gelecek paralarla faktoring bile yapılabilirdi. Ama daha sonra aile bütçesi vs derken hayatın gerçekleri bizi sarmaya başladı. Belki de sarsmaya başladı demek daha doğru.  Ben bugün son yıllarda gerçekten önemli konuların başında gelen çevremizi koruma saygılı olma konusunda fikrimi paylaşmak istiyorum sizinle.  

Çevreci olmak için küresel ekonomide köklü bir dönüşüme ihtiyacımız olacak. Yeşil bir ekonominin fiyatı nedir? Hemen size baştan söyleyeyim. Şimdilik yılda fazladan 3.5 trilyon dolar. McKinsey tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmak yılda fazladan 3,5 trilyon dolar harcamak gerekiyor. Baksanıza kış geldi gidiyor bırakın kar yağmasını hava soğumadı bile. Dünya bu 3.5 trilyon doları nasıl tedarik edecek?  Bu, iş kayıplarına yol açacaktır, ancak düşük karbonlu bir dünyada yaratılan daha fazla sayıda yeni roller ortaya koyacaktır. Aslında ülkelerin liderleri yeşil bir ekonomiye geçişi sadece bir meydan okumadan ziyade, bir fırsat olarak görmeleri gerekiyor. Dünyanın dört bir yanındaki politikacılar net-sıfır emisyona bağlılıklarını belirtmeye hevesliydiler. Bunun için çalışmalar da yapıldı. Ve şimdi yeni bir rapor bize bu geçişin tam olarak ne kadara mal olacağını söylüyor. Danışmanlık firması McKinsey, 2050'de net sıfıra ulaşma şansımız varsa, hükümetler, işletmeler ve bireyler tarafından enerji ve arazi kullanım sistemlerine yapılan toplam küresel harcamanın her yıl yılda 3.5 trilyon dolar artması gerektiğini söylüyor. Bu, bugünün yatırım seviyesinde %60'lık bir artış ve küresel kurumsal kârın yarısına, dünya vergi gelirinin dörtte birine ve hane harcamalarının %7'sine eşdeğer. 1 trilyon doların da yüksek emisyonlu varlıklardan düşük karbonlu varlıklara yeniden tahsis edilmesi gerekecek ve küresel ekonomide köklü bir dönüşüme yol açacaktır. Biz bu işi ülkelre ve yöneticilere devretmiş yapsınlar diye bekliyoruz. Ama hane harcamalarının da yüzde yedilik bir kısmının bu dünya için harcanması gerekiyor. Artık su kullanırken bizim derenin suyu gibi değil de dünyamızın az kalan suyu diye düşünmek lazım. Ormanlarımıza akarsularımıza sahip çıkmalıyız. Günlük yaşamlar üzerindeki en göze çarpan etkiler arasında artan enerji faturaları, yüksek emisyonlu endüstrilerdeki iş kayıpları, insanların yediklerindeki değişiklikler ve evleri ısıtmak ve seyahat etmek için fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı sona erdirmek için artan harcamalar yer alacak.

Küresel düzen bizi bu dünyaya yavaş yavaş hazırlıyor. Ama, benim bu Raporda pek anlayamadığım, fosil yakıtlardan uzaklaşmanın 185 milyon istihdama mal olmasına rağmen, yeşil ekonominin 2050 yılına kadar sekiz milyonu yenilenebilir enerji, hidrojen ve biyoyakıt dahil olmak üzere 200 milyon yeni istihdam yaratacağı belirtiliyor. Bunu anlamak gerekiyor. Fosil yakıt kullanırsak 185 milyon işsiz kalacak. Çevreci olursak 200 milyon kişi iş bulacak.  

Tüketiciler, ev ısıtma sistemlerini ve fosil yakıtlarla çalışan arabaları değiştirme maliyetiyle karşı karşıya kalacak ve et gibi yüksek emisyonlu gıdalardan kaçınmak için diyetlerini değiştirmek zorunda kalacaklar. Ancak McKinsey, elektrikli bir araca sahip olmanın ve çalıştırmanın toplam maliyetlerinin 2025 yılına kadar dünyanın birçok yerinde benzinli veya dizel araçlardan daha düşük olacağını söylüyor. 

Bizi aslında dünyanın yüksek emisyonlu enerjiden düşük emisyonlu enerjiye geçiş çalışmaları kıtlıklarla savaş değil de ne olacak şu seçimlerin hali, acaba bu arada emekli olsak da aylık bir gelir işini halletsek mi, dünyayı ben mi kurtaracağım, enflasyon acaba bizi daha ne kadar etkileyecek konuları daha çok ilgilendiriyor. 

Zaten, yeşil bir ekonomiye ulaşmanın, ülkeler ve şirketler arasında benzeri görülmemiş bir iş birliğini gerektireceğini biliyoruz. Bu bizim dışımızda oynanan bir oyun. Ben bugün bu yazıyı neden mi yazıyorum. 2023 Davos toplantısında konuşan Dünya Ekonomik Forumu Başkanının gelecekle ilgili konuşmasından birkaç aya kalmaz bu senaryoların gündeme gelebileceğini düşündüğümden sizi de haberdar edeyim istedim. 

Ülke ve iş dünyası liderlerinin yeşil ekonomiye geçişi bir fırsat olarak görmeleri gerekiyor. Biz daha Paris iklim anlaşmasının durumunu halka doğru dürüst anlatamıyoruz. Sokakta kime sorsanız imzaladık mı imzalamadık mı bilmez. 

İş başa gelince nedense “vıy” diyoruz.