Dolar $
32.28
%-0.01 -0
Euro €
34.94
%-0.03 -0.01
Sterlin £
40.66
%-0.1 -0.04
Çeyrek Altın
3980.02
%-0.09 -3.46
SON DAKİKA

Borç, güven ve para...

Son yıllarda ekonomik durumun dünyada bu hale düşmesi sonucunda hayatımızda bazı ödeme konularında değişiklikler oldu. Artık bakkallardaki veresiye defterinin yerini bankaların kredi kartları almaya başladı. Kimse kimseden borç isteyemiyor.

Borç da veremiyor zaten ortada para da yok.  Ülkemizdeki yardımlaşma konusu diğer ülkelerden çok daha farklı işliyor. Komşumuz aç ise biz tok uyuyamıyoruz. Sınırlı doğal kaynakların olduğu bir dünyada, insanların sosyal olarak uyumlu varlıklar olduğu görüşüne dayanan, yeni, daha kapsamlı ve gittikçe yenileyici bir ekonomik model geliştirir. Aile yaşamının sevgi ve özenini, toplumun nezaketini ve işbirliğini, insan varlığının temel amacı olarak para alma- verme ve harcamada anlam ve ahlak arayışını etkileyen bir görüş. 

Kıssadan anlatmak gerekirse,  birisi ile konuşmaya başlarken size elimden gelen yardımı yaparım. Ama para yok! 

Aslında düşünsenize para olmadığı zamanları. O devirlerde evrensel, soyut bir değer ölçüsü yoktu; Çünkü gerçek para yok. Çünkü bildiğimiz şekliyle ticaret yoktu, çünkü malların ticaretinin yapılabileceği yerleşik bir pazar yoktu. Toplumları bir arada tutan, toplumsal zorunluluk ve statüydü. Bu küçük toplumlarda, ağırlığını kimin çektiğini ve kimin çekmediğini takip etmek kolay ve doğaldı. Günlük ihtiyaçların transferi, kavramsal bir mübadele birimine asla ihtiyaç duyulmayan gayri resmi bir karşılıklılık sistemi tarafından yapıldı. Hatta bazı dönemlerde kireç taşından yapılan ortası delik paralar ya da kumaşlardan yapılan paralar bir değiş tokuşlarda ara ödeme aracı olarak kullanılmış. Daha karmaşık toplumlarda, karşılıklılık hediye vererek resmileştirildi bu durum. Seri hediye alışverişi ittifaklar kurdu, yükümlülükler yarattı ve dayanışmayı ifade etti. 

Yani abi bin lira borç verir misin diyene bir metre kumaş veriliyordu o dönemlerde. Nereden nereye... Türkiye’de Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2021 yıl sonuna göre %10,4 oranında artarak 24,5 milyar ABD doları olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu %9,5 oranında artarak 80,3 milyar ABD doları olmuştur. Tabii ki bu borçları kumaş vererek ödeyemeyiz ama tekstil sektörü Maşallah bu sene çok başarılı ihracat yaparak ülkemize döviz kazandırdı. Şunu da hemen hatırlatayım ki; Haziran 2021'de 899 milyon doları aşkın ihracat yapan tekstil ve ham maddeleri sektörü, bu yılın aynı döneminde yüzde 9,5 artışla 984 milyon dolarlık ihracata ulaştı. Sektör Ocak-Haziran 2022'de geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,9 artışla 5 milyar 392 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Borçları da hatırlatmakta fayda var. Ülkemizde, Temmuz sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2021 yıl sonuna göre %10,7 oranında artışla 134,6 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku % 7,6 oranında artarak 55,3 milyar ABD doları olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku % 12,2 oranında artarak 49,5 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşmiştir. 

Gelelim yine “ne gerek vardı paraya?” sorusuna. Madeni paradan önce servet ve borç için muhasebe sistemleri vardı ve neler olup bittiği oldukça açıktı. Çok fazla inek ya da bir miktar koyun ya da çokça dolu bir kiler içinde arpa buğday vardı. O toplumun gücü, becerisi ve bilgisi, kontrol ettiği toprak ve mallardı.

Ancak madeni paralar, bir kez icat edildiklerinde artık sadece ölçüm cihazları, jetonlar değildi. Zenginliğin yüzünü ortaya çıkardı.

Bu karışıklık günümüzde de devam etmektedir. Para jetonları, hatta elektronik olanlar bile, değerli metaller artık para sistemlerimizde yer almadığında bile gerçek servet olarak görülüyor. Şu anda içinde yaşadığımız ticari hayal dünyasında bizi her zamankinden daha fazla arzuyla yönlendirmeye devam ediyor. 

Borcun gerçek zenginlik olarak yanlış yorumlandığı ve mülkiyet alanına uymayan niteliklerin, bakım, hava temizliği veya sağlık gibi niteliklerin, onları parayla, boş bir çabayla, parayla ölçüldüğü bir hayal dünyası. Hayal ama şu an yaşadığımız dünyanın gerçeği aslında.  Çünkü zamanımızda para, ancak yanıltıcı bir evrensel değer fikri, tüm öğeleri, eylemleri ve nitelikleri tek bir değerleme biçimine indirmeyi amaçlayan bir süreç. Sadece küçük bir azınlık tüm bunları anladığı sürece, geri kalanımız hem ahlaki hem de finansal sömürüye açığız.