Dolar $
32.54
%0.06 0.02
Euro €
34.97
%-0.22 -0.07
Sterlin £
40.74
%-0.25 -0.1
Çeyrek Altın
3989.46
%-0.07 -2.72
SON DAKİKA

Kadın olmak zor iş

Genellemeye baktığımızda suç oranı erkeklerin olduğunu görsek de son zamanlarda kadınların sayısında artış olduğunu görüyoruz. Kadın suçluluğu birçok yönüyle araştırılmış ve tartışılmış olsa da önleyici ve rehabilite edici hizmetlere yönelik çalışmalar oldukça az olduğunu görüyoruz.

Kadın olmak zor bir iş, hele birde cezaevinde, kadın tutuklulara yönelik baskılar, cinsel taciz olaylarını duymaktayız. Birçok cezaevinde olduğu gibi en büyük sorunun sağlık haklarının engellenmesi ya da hastane yüzü göremeden ölen mahkûm kadınlarını haberlerden takip etmekteyiz. Kadın ceza evlerinin önünden geçip giderken dışardan çok sakin fakat görünenden çok daha farklı olduğunun yaşanmışlıklardan ya da medya aracılığı ile haberdar olabiliyoruz. Duymadığımız sessiz çığlıklarına kulak vermenin zamanı gelmedi mi?

İşkence ya da tecavüz vakalarında doktorluk olduysanız uğradığınız kötü muameleyi rapora işletmeniz neredeyse olanaksızdır. Çocuk mahkûmlara yapılan taciz, işkence, tecavüz oranları tahmini sayılardan daha fazla görülmektedir. Sıkı bir denetim içinde tutulduğu mahkûmların yaşadıkları sır gibi saklı tutulurken basına ulaşma imkânı bulmuş olanların anlatımlarından haber alabiliyoruz.

“Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gören 2 mahkûm, sığınma evinden hastaneye gelen 19 yaşındaki B.A.’ya tecavüz ederek kaçtı.” 

Sincan Cezaevi: 55 yaşındaki gardiyanın 22 yaşındaki kadın mahkûma tecavüz ettiği iddia edildi. Kadın mahkûm gardiyandan davacı oldu.”

Anneleri ile beraber doğumdan sonra cezaevinde yaşamak zorunda kalan çocuklar, ceza infaz sisteminde karşılaşılan en can yakıcı sorunlardan biridir.

Çocuklar ya akrabaların yanında kalmak zorunda ya da anneleri ile birlikte cezaevinde ya da anne istemezse devlet koruması altında olan çocuk yuvalarına yerleştirilmektedir. Çocuklarından ayrılmak istemeyen anneler çoğunlukla, çocuklarına bakacak aile fertleri olsa dahi ya güvenlik sorunlarından dolayı ya da emzirme döneminde yanlarında olmalarını istemelerinden dolayı çocuklarını bırakmıyorlar.

Anne mahpusların yanında, hapiste tutulan 0-6 yaş arası çocuk sayısı 291’i erkek 269’u kız çocuğu olmak üzere toplamda 560 çocuk hüküm giymiş anneleri ile birlikte yaşamaktadır. Mahpuslarda yetişen çocuklar dışlanıyorlar, oyuncaksız büyüyorlar, annelerine verilen ekmeği paylaşmak durumunda kalıyorlar. Çocuklar için yatak yok. Her seferinde x-ray cihazlarından geçmek zorunda kalıyorlar. Gökyüzüne hasret büyüyorlar arkadaşları olmadan…

Kadının aile içindeki bulunduğu konumundan dolayı, kadının hapsedilmesiyle sorunların derinlikleri de artmaktadır. Genel olarak başka ülkelere de baktığımızda evi çekip çeviren kadın olduğu için bu rollerin değişmesi aile içindeki dinamizmin alt üst olmasına ve işin içinden çıkılmaz sorunların oluştuğunu görüyoruz. Kadınların hapsedilmesiyle yaşanan sorunlar, erkeklerin hapsedilmesinden daha derin sorunlar açmaktadır. Kadın her ne sebepten dolayı ne suç işlemiş olursa olsun bu suçun cezasını çektikten sonra da toplum hayatına dönüş çok sancılı olmaktadır. İnfaz sürecinde, aile desteğini kaybetmiş, işini kaybetmiş, sosyal desteğini kaybetmiş olmaktadır. Dolayısıyla hayata adapte olma sürecinde sıfırdan başlamak zorundadır. İşlediği suçtan dolayı damgalanmakta ayrımcılıklara maruz kalmaktadır. Tahliye sonrası en fazla gereksinim duydukları sosyal hizmetler, sağlık güvencesi,  aynı zamanda barınma işsizlik gibi birçok sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Daha çok incinmekte ve dışlanmış olmanın etkisi ile bu durumda suç işleme konumundadır. 

Yapılan araştırmalarda kadınların suçluluk alanlarına baktığımız da, aile içi şiddet, istismar, madde bağımlılığı, yoksulluk kadın suçluluğuyla doğrudan bağlantılıdır. Özellikle büyük bir yer tutan cinayetlerin adam öldürme olarak gözlemlenmektedir. Yapılan çalışmalarda kadınların kocalarını, sürekli dayak yedikleri için öldürdüklerini göstermektedir. Çoğu kadının cezaevinde bulunmasının nedeni kendisine şiddet uygulayan kocasını ya da yakınını öldürmek olduğunu görüyoruz.

Bazı istisnai suçlar dışında erkeklerin işledikleri suçlar toplumsal hafızaya kazınmaz. Etkileri geçicidir ve toplumsal hoşgörü erkekler için daha çok ve hızlıdır ve daha çabuk unutulur. Kadın için bu geçerli değil toplumsal baskı, aileden dışlanmış belki de bakmakla yükümlü olduğu çocukları olan ve erkeklere oranla daha az maaşla çalıştırılan kadın mahkûmlar hayata 1-0 başlamak zorunda bırakılıyorlar.