Bu fikir aslında 1999 depreminden sonraki 23 yıl boyunca hep kafamdaydı ancak yazacağım kitabın jeofizik detaylarla dolu bir ders kitabı niteliğinde olmasını istemedim.
Tuhaf bir Alman atasözüdür. Ülkemizde ise denetlenmek, kontrol edilmek karşı tarafa büyük bir hakaret olarak kabul edilir. Her şey ikili ilişkiler ile yürür, ya da tanıdıklar ile oysa hayat bu amatörlüğü kaldırmaz.
Bu gün bu konuyu iki açıdan ele almak istedim. Öncelikle daha dar çerçevede işletmelerde aidiyet duygusu bir türlü oluşmayan yetenekli, iyi eğitim almış personellerin işlerini bırakmalarındaki nedenleri daha sonrada daha büyük ölçekte beyin takımı dediğimiz ülkenin kaderini değiştirebilecek çok zeki ve iyi eğitim almış insanların neden ülkeyi terk ettikleri üzerinde durmak istedim.
Bu gün aslında neden hep iyi hissetmemiz gerektiği üzerine yazmak, hepimizi ilgilendiren önemli bir konuya açıklık getirmek istedim. Öncelikle neden iyi hissetmeliyiz?
Bu gün, tüm siyasi görüş ve önyargılarımdan sıyrılarak sadece sıradan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliğimle yazmak istedim.
Bu sorunun cevabı, hangi pencereden baktığınıza bağlıdır aslında… *Gerçekten durumu iyi olan zengin insanlar için ki bu grubun sayısı 85 milyon içinde 500 bin kişi kadar sanırım.
Prof. Dr. Celal Şengör sıra dışı gözlemleri olan uluslararası önemli bilimsel yayınlarıyla dünyaca kabul görmüş, benim de bu yönüyle çok önemsediğim bir yerbilimci meslektaşımdır. Geçenlerde Twitter'da yer alan bir paylaşımının doğru olma ihtimali , bu konuda beni de ciddi anlamda kaygılandırdı.
Kıymetli dostum Adana Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı Melih Baki'nin bir makalesinden alıntı yapmak istiyorum bugün.