Protesto hakkının hukuksal sınırları
19 Mart tarihinde İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla başlayan 'İmamoğlu protestolarında birçok genç tutuklandı. Bu kapsamda sormak isterim. Anayasada her vatandaşa tanınan protesto hakkı nedir, hangi gerekçelerle protesto hakkını kullanan bir vatandaş gözaltına alınabilir?
Anayasamızın 34. maddesi, her vatandaşa önceden izin almaksızın barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı tanır. Ancak bu hak mutlak bir hak değildir. Kamu düzeni, milli güvenlik, genel ahlak ya da başkalarının hak ve özgürlüklerini koruma gibi gerekçelerle sınırlandırılabilir.
Anayasa vatandaşlara protesto hakkı tanır ancak devletin temel görevi kamu düzenini ve güvenliğini korumaktır. Gösteriler barışçıl dahi başlasa eğer istihbarat birimlerinin elinde güvenlik tehdidi olduğuna dair bilgi varsa ya da protestolar toplumsal infiale dönüşme riski taşıyorsa, devletin önleyici tedbir alması zorunluluktur.
Bazı gösterilerin izin alınmaksızın düzenlenmiş olması, trafik akışını kesmesi, polise mukavemet veya kamu malına zarar verilmesi gibi durumlar varsa bu eylemler artık barışçıl protesto kapsamından çıkmış olur.
Ancak eylem sırasında şiddet, kamu düzenini bozma veya polise direnme söz konusuysa, bu kişiler suç işlemiş sayılabilir ve bu durumda gözaltı hukuken mümkün hale gelir. Burada önemli olan nokta da her olayın somut koşullarına göre ayrı ayrı değerlendirilmesidir.
Tutuklanan gençler arasında şiddete bulaşanlar veya örgüt çağrısıyla hareket edenler varsa, bu da Ceza Kanunu kapsamında ayrı bir değerlendirmeye tabi tutulur.
Protestolarla ilgili yaşanan son gelişmelerde protestolarda tutuklanan 131 kişi tahliye edildi; 59 kişi hakkında da tahliye kararı verildi. Tahliye kararı verilen kişiler 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefetle suçlanıyordu. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu nedir biraz açabilir misiniz?
2911 sayılı Kanun, vatandaşların ifade özgürlüğünü kullanabilmesi için gerekli düzenlemeleri içerir. Ancak bu özgürlük; kamu düzenini, genel asayişi, milli güvenliği ve halk sağlığını koruma gerekçeleriyle sınırlandırılabilir. Yani diğer taraftan da devletin toplumsal barışı ve güvenliği sağlamak için elinde bulundurduğu temel araçlardan biridir.
Kanun; toplantı veya gösteri yapmak isteyen grupların önceden bildirimde bulunmasını, belirlenen süre ve yer kurallarına uymasını, şiddet veya tahrike yer vermemesini şart koşar. Bu kurallara uymayanlar hakkında kanun ihlali oluşur.
Bu nedenle kanun; protestonun amacı barışçıl dahi olsa, kanuni usullere uymayan her eylemin potansiyel güvenlik riski taşıdığı gerekçesiyle cezai yaptırımlar öngörür.
• Madde 10: Bildirim zorunluluğu,
• Madde 22: Gösterinin dağıtılması koşulları,
• Madde 28: Zor kullanma yetkisi ve ceza hükümleri,
bu kanunun 3 ana maddesi olarak görülmektedir. Tutuklanan kişilerin büyük çoğunluğu, bu kanunun 3 ana maddesini ihlal etmiş olabilir.
Tahliye kararları da bu kişilerin şiddete başvurmadığı, ilk defa suç işlediği ya da tutuklamanın ölçüsüz bulunduğu gerekçeleriyle verilmiş olabilir.
Tahliyeler ise yargı sürecinin bağımsızlığını ve dengeleyici işleyişini gösterir. Ancak kanun ihlali tespit edilmişse, sanıklar hakkında ilerleyen süreçte yine hapis cezaları veya adli kontroller gündeme gelebilir. Devlet, gösterinin barışçıl mı yoksa organize yasa dışı bir çağrı mı olduğunu ayırt etmek zorundadır.
Protestolarda gözaltı ya da tutuklama durumunda gençlerin hukuki hakları nelerdir?
Gözaltına alınan gençlerin hakları, hukuk devleti ilkesi gereği güvence altındadır. Özellikle 18 yaş altı bireyler için çocuk hakları hukuku da devreye girer.
Her vatandaş gibi:
1-Savunma hakkı vardır: Gözaltına alındıkları anda avukat isteme hakları doğar.
2-Ailelerine haber verilmelidir: Reşit olmayanlar için bu zorunludur.
3-Gözaltı süresi sınırlıdır: Suçun niteliğine göre 24 saat ile 48 saat arasında değişir.
4-Kötü muameleye karşı koruma altındadırlar: İşkence, kötü muamele Anayasa’ya ve TCK’ya göre yasaktır.
Ancak bu hakların kötüye kullanılmaması da önemlidir. Protesto hakkı kullanılırken şayet kamu düzenini bozucu, provokatif veya şiddet içerikli davranışlar varsa, kolluk güçlerinin müdahalesi ve gözaltı-tutuklama işlemleri hukuki bir zorunluluk halini alabilir.