Dolar $
32.4
%-0.01 -0
Euro €
34.6
%-0.03 -0.01
Sterlin £
40.52
%-0.01 -0
Çeyrek Altın
3881.65
%0.13 4.97
SON DAKİKA

Nohut, kuru fasulye, mercimek…

Galip Umut Özdil 13 Þub 2024

Protein ihtiyacımızı ya hayvansal ürünlerden ya da bakliyatlardan karşılayacağız ama bakliyat ürünlerinde de kendimize yetmediğimiz açıkça görülüyor.

Son 30 yılda üretim alanları yarı yarıya düşmüş, üretim yüzde 30 azalmış. 1990’da 2 milyon ton bakliyat üreten Türkiye’nin 2023 üretimi 1,3 milyon tona düşmüş.

Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre 2018, 2019 ve 2020 yıllarında 630 bin ton nohut üretmişiz, 2021 yılında 475 bin tona düşen üretim 2022’de 580 bin tona çıkmış, 2023 yılında da aynı seviyede kalmış. Nohutta 1990’lı yıllarda ihraç ettiğimiz ürün miktarını ancak üretebiliyoruz. 

Mercimek üretimi 350 bin tondan, 474 bin tona çıkmış ama tüketime yetmemiş, %40 açık var. 

Kuru fasulyeye baktığımızda 2021’de 305 bin ton olan üretim, 2022’de 270 bin tona, 2023’de ise 240 bin tona düşmüş. 

Mercimek ihracatında 3., nohut ihracatında 5., kuru fasulye ihracatında 10. olmuşuz ama kendi açığımızı kapatmak için ithalat yapmışız. 

711 bin ton ithalat, 520 bin ton ihracat, 200 bin ton açık…

Baklagil üretimine 2008 yılında bu yana 15 yılda 2,8 milyar lira destek sağlanmış buna karşın son beş yılda baklagil ithalatına ödediğimiz para 2 kat artmış, 500 milyon doları geçmiş. 

Prim desteği kilogram başına 50 kuruş ve bu destek 2018 yılından beri tek kuruş artmamış.

Baklagil piyasasının da uzun vadede istikrarlı olduğu pek söylenemez. Neden? 

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) 25 yıl aradan sonra 2018’de üreticilerimizin ürünlerini pazarlayabilmelerinin alternatifi olmuş, yetmemiş tüketicinin de en uygun fiyatlarla tüketim yapmasına destek vermiş. Her şey yolunda gitse TMO neden devreye girmek zorunda kalsın. 

Ucuzluk marketlerinde bile nohut 47 lira, kuru fasulye 63 lira, kırmızı mercimek 33 lira, yeşil mercimek 57 lira. Üretici fiyatları ise bu rakamların ya 3’te biri, ya yarısı...

Bakalım üretim planlamasında baklagillere özel bir önem verilecek mi? 

10 Şubat Dünya Bakliyat Günü’ydü. Kutlu ve afiyet olsun. 

***

İthal tohum merakı

2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı kanunla büyükşehirlerde belediye ve il sınırları birleştirildi. Mahalle olan köyler, büyükşehir belediyelerinin sorumluluğu altına girdi. 

Kenti yöneten belediyeler, kırsalı yeniden keşfetti. Adana, Mersin, Antalya, İzmir, Balıkesir, Muğla gibi önemli bir kırsal nüfusu olan illerde büyükşehir belediyelerinin projeleri arttı. 

Her büyükşehir belediyesinin en az 10 tarımsal projesi var artık. En çok tanıtımı ve reklamı da tarım projeleri üzerinden yapıyorlar üstelik. Girdi desteği vermeyen, yetmez girdinin kendisini vermeyen belediye kalmadı. 

Sera kuran, ürün işleme tesisi açan, hayvan dağıtan, kooperatif kuran, ürün satın alıp tüketiciyle buluşturan, eğitim veren belediyeler kentlerden çok kırsala hizmet götürme yarışına girdi. 

Proje konularından en önemlilerinden biri de tohum ile ilgili olanlardı. Tohum, fide, fidan dağıtımları mevsimime göre son hız devam ediyor. Kendi bünyesinde fide ve fidan üretip çiftçiye dağıtan, tohum eleme makineleriyle tohum temizliği yapan hatta tohum bankası kuran belediyelerimiz bile var.

Çiftçiye, kırsal alanlara, mahalle olan köylere yapılan her destek baş tacı ama dikkatlerden kaçan bir konuyu Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Hacı Ömer Güler gündeme getirdi. 

Güler, belediyelerimizin çiftçileri desteklemek için tohumluk dağıtmasını takdir ettiklerini, ancak bu tohumlukların ithal edilmesine karşı olduklarını söyledi. 

Belediyelerin Türkiye Tohumcular Birliğine her zaman ulaşabileceğini, birliğin 80 bini aşkın üyesinin 4 bininin tohum, fidan, fide ve süs bitkisi üreten firmalardan oluştuğunu hatırlatan Güler, ‘’İstenilen tohum çeşitlerini ve diğer bitki üretim materyallerini talep edilen miktarda, en uygun sürede ve ithalat değerinden çok daha ekonomik fiyatla yurt içi kaynaklardan karşılamaya hazırız.’’ diyerek milli bir çıkış yaptı.