Dolar $
32.25
%-0.07 -0.02
Euro €
34.97
%-0.04 -0.01
Sterlin £
40.59
%-0.08 -0.03
Çeyrek Altın
3958.63
%0 -0.06
SON DAKİKA

Aile ekonominin temeli...

Aile yapısı Türkler için çok önemlidir. Toplumu ayakta tutan temel öğelerdendir. Biliyorsunuz ki aile, insan türünü üretmek ve sürdürmek gereksiniminden doğmuştur.

Aile ortamında çocuğun ihtiyacının zamanında ve yeterince karşılanması gelecekte sağlıklı nesillerin oluşmasına ve güçlü toplumların varlığına destek verir. Aile üyeleri arasındaki ilişkiler ve aile ortamı, psiko-sosyal yönden gelişen bireyin en çok etkileşime uğradığı yerdir. Toplumun aile yapısı ne kadar sağlam olursa, o toplum da o kadar güçlü olur.  Aile toplumun özüdür. Manevi değerlerini kaybeden aile yapısı çöken ülkenin manevi çöküşü de hızlı olacaktır. Bu nedenle yabancı kültürün değişik ortamlarda dayattığı aile düzeni, bizi birbirimizden ayıran en büyük güç olacaktır. Bir dönem evden ayrılıp kendi başına ya da başka bir arkadaşıyla yaşamak çok ayıp sayılırdı. Hatta mümkün de değildi. Ama birden ailesini beğenmeyen onlarla yaşamak istemeyen bireyler ortaya çıktı. Derken Pandemi ve Ekonomik zorluklar yine ailenin birleşmesini ve aynı mekanda yaşamasını sağladı. Ama artık eskisi gibi bir uyum da kalmadı birçok evde. Bu beni ziyadesiyle üzüyor. Bugünkü yazımı aslında böyle yazmayacaktım ama etrafa bakınca bu konuya değinmeden de geçemedim. Ben aslında 3 nesil bir arada yaşayan ya da Anadolu’nun değişik yörelerindeki ailelerin birbirlerine yaptıkları desteği bunun da ülke ekonomisine olan katkısından söz edecektim. 

Belki köydeki bir akrabanızın size yolladığı bulgur ya da un büyük şehirlerdeki fiyat tekelini kıracaktır. Kardeşim bana kendi ürünü olan Dalaman’dan bal ve narenciye yolluyor. Hem doğal gıda alıyorum hem de harcayacağım parayı tasarruf ediyorum. 

Aile bütçesinin olmazsa olmazı gelir gider dengesinin oluşturulmasıdır. Gelir gider dengesi, aile bireylerine imkanlarını hangi kalemlere harcandığını takip etme imkanı sunar. Aslında yıllardan beri belki hatırlarsınız, 4T denilen maddeler ile bütçe yapılırdı. Tahmin, tahdit, tasdik ve tevzin bunları denk tutarsanız hayat kolay olur. 

Ailelerin büyük şehirlerde kapitalist düzene ayak uydurmadaki zorluklarına köydeki akrabalar yetişiyor. Ekonomik açıdan dağılan birçok aile de eşi ile sorun yaşadığını belirten evli bireylerin sorun yaşadıkları konular incelendiğinde, bireylerin %5,6'sı harcamalar, %5,5'i ailece birlikte vakit geçirmeme, %4,9'u gelirinin yeterli olmaması, %3,7'si ev ile ilgili sorumluluklar ve %3,6'sı sigara alışkanlığı ortaya çıkmış. 

Yani anlaşılan ekonomik zorluklar ailelerin dağılmasında çok fazla yer tutmuyor ama yine de yüzde 20 ye yakın bir kesim bu nedenle aileyi bölmek zorunda kalıyor.   

Yapılan araştırma, kentte yeni kimlik edinme sürecinde kır kökenli göçmenin, yeni çevresinde kendisine sağlanamayan ekonomik, sosyal ve duygusal güvenceyi hemşerilik aracılığıyla diğer göçmenlerle kurduğu ilişkiler ağı ile elde etmeye yönelmesi sonucunda, kendini köylü olarak tanımlamayı sürdürdüğünü göstermektedir.

Geçtiğimiz günlerde Sophie Lewis isimli bir yazarın önerisi çok tartışıldı. Tartışma nedeni Lewis, Aileyi Ortadan Kaldırmak istiyor. 19. Yüzyıl Fournier komünlerinin kadınları aileleri için yemek pişirme "zorluğundan" "özgürleştirdiğini" anlatıyor. Lewis, mutfaksız haneler fikrini toplu çocuk bakımını içerecek şekilde genişletmek istiyor. 

Çekirdek evin yasal ve ekonomik yapısı, sevgi ve yakınlığı suistimal edip, mülkiyet ve kıtlık şeklinde ortaya çıkabilir. Çocuklar özel mülktür, yasal olarak sahip olunur ve ekonomik olarak tamamen ebeveynlerine bağımlıdır. Çocuklara bakmak, yemek pişirmek ve temizlik yapmak gibi zorlu işler saklanıyor ve değersizleştiriliyor, kadınlar tarafından bedavaya ya da ev işçileri tarafından rezalet derecede düşük ücretlere yapılıyor. Bu düşünce yıllarca aile fikrini yıkmak isteyen grupların savunduğu bir fikir oldu. 

"Aileyi ortadan kaldırırsak," diye yazıyor Magaque, "Toplumumuzdaki en temel özelleştirme ve kıtlık birimini ortadan kaldırırız. Herkes için daha fazla ilgi, daha fazla sevgi.” 

Ben bu fikre katılmıyorum. Bence ülkemizdeki aile yapısı çok önemli. Zaten bizim felsefemiz komşumuz açsa biz tok yatmayız. Ama yeni dayatılan küresel dünya düzeninde aileden başlayarak vatan, millet, din ve dili ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bu fikirlerini de bize dayatmak için salgın hastalıklar başta olmak üzere değişik ekonomik düzeni öne sürüyorlar. 

Düşünsenize yıllar önce kominizim için yapılan bu baskı günümüzde de dijital dünya düzeni içinde Çin’de denenmeye başladı bile. 2023 yılında vatanımıza ailemize dostlarımıza komşularımıza sahip çıkıp mutlu yaşayalım. Mutlu yıllar…