İnsanlar gündem oluşturmak ve ne yapsak da insanları galeyana getirsek çabası içerisinde görüyorum. Bunun en kolay bir yolu da dini konu üzerinden polemik oluşturmak istemeleridir. İnsanların hassas bir noktaları olduğunu bildikleri için gidilebilecek en kolay yolu din konusunda gönderme yapmak oluyor.
Zorluklarla geçen uzun süreden sonra çocuklarımız yüz yüze eğitime başladı. Okula gönderilen çocuklarının sağlığından endişe duyan ebeveynler korku içindeler. Kovid 19 virüsünün başımıza ne tür işler açacağını ya da çocukların üzerinde nasıl bir etki bırakacağını bilemiyoruz. Her seferinde farklı bir varyantla karşı karşıya maruz kalındığı için alınan tedbirler yeterli gelecek mi? Ya da gereken önlemler yeterli derecede alındı mı?
Günlerdir Afganistan'ı konuşuyoruz. Yirmi yıldır Amerika 83 milyar dolar yatırım yaptı, Afganistan'da askerlerini eğitti. Amerika'nın eğitimli askerleri hiçbir şekilde güç göstermeden başkent Kabil'i teslim etti. Haberlerde gördüğümüz kabil havaalanında yaşanan uçağın arkasında ve çevresinde tekerleklerine yapışan Amerikan işbirlikçilerini Taliban'dan nasıl kaçmaya çalıştıklarını hatırlarsınız.
Yaşanılan bunca trajik olaylar karşısında geleceği hayal edemeyecek hale geldi. Hayat böyle bir şey olsa gerek, geçmişe baktığımızda savaşlar, depremler, seller yaşanmış ve şimdi ise tekrar biz yaşıyoruz. Bir ülkenin daha yok oluşunu izliyoruz.
İslam dini insanlara hiçbir zaman ayrımcılık yapmaz. Bizim dinimiz hoşgörü dinidir. Dinimizde ırkçılık yoktur. Şimdiye kadar zorda kalan ve yardıma ihtiyacı olan diğer ülkelere yardıma koşan ilk Türkiye olmuştur. Halkımız olarak 'da hiçbir zaman kenarda bekleyip seyretmedik.
Türkiye bir yangın yeri çünkü ormanlarımız çam ağaçlarından oluşuyor. Çam ağacının bir çıra gibi çok kolay bir şekilde alev alması ve dağılması gerçeğini bilerek hazırlıkları tam olması gerekir. Üstelik her yıl alevlere maruz kalındığı düşünürsek önleminin alınması gerekiyordu. İnsanların ocakları söndü. Hayvanlar çığlık atarak can verdi. Ağaçlar kül oldu.
Açlık, sefalet ve çaresiz hallerini gördükçe duyarsız kalamıyorsun, küçük bir çocuğun alışmaya çalıştığı ortamda Suriyeli olduğu için ayrımcılık yapılması küçük düşürülmesinden dolayı kendini mezarlıkta astığı haberini okuduğumda bu daha çok acı verdi. Savaştan kaçan insanların çaresizliği, burada ötekileştirilerek yaşadıkları haksızlık karşısında gergin davranışlarını anlayabilirsin.
Hayat bizi yordu savaşlar kavgalar hastalıklar bir de üstüne kısıtlamalar olunca insanları çileden çıkardı.