SON DAKİKA

Petrol ve milliyetçilik akımları

Şakir Akça 12 Þub 2025

Petrol, 19. yüzyılın sonlarına doğru sanayileşmiş dünyada önemli bir enerji kaynağı haline geldi. Bu dönüşüm, küresel ekonomiyi ve devletler arasındaki güç dengesini köklü bir şekilde değiştirdi.

Osmanlı İmparatorluğu için bu değişim, özellikle petrolün keşfi ve küresel ticaretin şekillenişiyle birlikte, İngiltere karşısında gerileyen bir güç yapısını beraberinde getirdi. Osmanlı'nın petrol karşısındaki yetersizliği, İngiltere'nin küresel hakimiyetini pekiştiren ve Osmanlı'nın dünya sahnesindeki yerini değiştiren bir sürece yol açtı.

Petrol, sanayi devrimiyle birlikte sadece endüstriyel üretimde değil, aynı zamanda askeri gücün temininde de kritik bir kaynak haline geldi. Özellikle 19. yüzyılın sonlarından itibaren, petrolün askeri araçların çalıştırılmasında, gemilerde ve sanayide kullanılmaya başlanması, küresel güçlerin bu kaynağa olan ilgisini artırdı. İngiltere, petrolün potansiyelini erken dönemde fark etti ve petrol kaynaklarına sahip topraklarda siyasi ve ekonomik hakimiyet kurmak için harekete geçti.

Osmanlı İmparatorluğu, 19. yüzyılda petrolün önemini anlayacak kadar erken bir dönemde sanayileşme hamlesi yapamadı. Ortadoğu ve Hazar bölgesindeki petrol yatakları, Osmanlı'nın kontrol ettiği topraklarda yer alıyordu. Ancak, Osmanlı'nın sanayileşme eksiklikleri, modern altyapıdan yoksunluğu ve ekonomik zorlukları, bu stratejik kaynağı etkin bir şekilde kullanmasını engelledi. İngiltere ve diğer Batılı güçler, Osmanlı topraklarındaki petrol kaynaklarını hızla keşfederek, bu kaynaklar üzerinde kontrol sağlamak için harekete geçtiler.

Irak’taki petrol yatakları, İngiltere için büyük bir cazibe merkeziydi. 1914'te Birinci Dünya Savaşı'na girerken, İngiltere, petrol üretim kapasitesini artırmak amacıyla bölgeye müdahale etti. Azerbaycan'daki petrol sahaları, Batı’nın gözdesi haline geldi ve özellikle Royal Dutch Shell gibi büyük şirketler, bölgedeki yatırımlarını artırdı.

İngiltere'nin sanayileşme süreci, ona küresel güç olma yolunda büyük avantajlar sağladı. Petrol, sanayinin temeli ve askeri gücün ana unsuru haline gelirken, İngiltere'nin dünya deniz yollarını kontrol etme yeteneği, onu petrol ticaretinde rakipsiz hale getirdi. Süveyş Kanalı ve Hindistan’a giden deniz yolları, İngiltere'nin petrolün küresel ticaretindeki rolünü pekiştirdi.

Osmanlı İmparatorluğu ise bu dönemde iç sorunlarla mücadele ediyordu. Uzun süren savaşlar, iç isyanlar ve ekonomik çöküş, Osmanlı'nın petrol gibi stratejik kaynakları kullanma kapasitesini ciddi şekilde sınırladı. İngiltere, petrol kaynakları ve deniz yollarını kontrol ederek, Osmanlı'nın bu alandaki gücünü kırdı. Bu durum, Osmanlı'nın dış politikasındaki zayıflamayı ve İngiltere’ye karşı gerileyen bir stratejik etkiyi pekiştirdi.

Osmanlı İmparatorluğu'nun 19. yüzyılda artan dış borçları, ekonomik olarak Batılı güçlere bağımlılığını derinleştirdi. Petrolün stratejik önemi arttıkça, Batılı devletler, Osmanlı'yı ekonomik bağımlılık yoluyla denetim altına almaya devam ettiler. İngiltere, petrol ticaretini güvence altına almak için Osmanlı'nın stratejik topraklarına daha fazla müdahale etti. Özellikle Osmanlı'nın Ortadoğu’daki petrol yataklarına, İngiltere'nin ekonomik ve siyasi olarak müdahale etmesi, Osmanlı'nın bu bölgedeki gücünü zayıflattı.

Sonuç: Osmanlı’nın gerileyen gücü ve İngiltere’nin küresel hegemonyası:

Petrolün keşfi ve İngiltere’nin bu kaynağı küresel bir güç olarak kullanma becerisi, Osmanlı İmparatorluğu'nu İngiltere karşısında zayıflatan ve aciz bırakan en önemli faktörlerden biri oldu. Osmanlı, petrolün stratejik önemini kavrayarak bu kaynağı kullanma konusunda geç kaldı ve sanayileşme gibi kritik adımları atamadı. İngiltere ise petrol keşfi ile hızlı bir şekilde sanayisini dönüştürüp, deniz yollarını kontrol ederek küresel ticaretin ve enerjinin merkezi oldu.

Bir zamanlar Akdeniz'i kontrol altına almış, donanma gücüyle dünyada söz sahibi olan Osmanlı İmparatorluğu, gücünü süreklilik olarak elinde tutamamıştır. Dünyada hızla ilerleyen sanayileşme devrimine ayak uyduramayarak, genç beyinleri yurt dışına göndermiş, yeni dünyanın bağımsızlık ve hürriyet çıkışları, imparatorluğun yetersiz ve zayıf kalmasına, yıpranması na neden olmuştur. İngiltere, dünyanın dört tarafında sömürge sistemini profesyonelce idare ederken, elindeki toprakları sömürerek krallığın hazinelerini doldurmaya ve stratejik güç savaşıyla Osmanlı’nın bel altına kendi yönetim ve siyasi ayağını, özgürlük, bağımsızlık ve milliyetçilik akımıyla rakiplerini zayıf düşürmüş, sanayileşmeyle rakiplerinin elindeki madenlere türlü kılıflarla el koyarak, siyasetteki entrika oyunlarını üstün performans la oynayarak, petrol yataklarını elinde bulundurup işleyemeyen Osmanlı'nın elindeki toprakları yorgun ve zayıf kalmasından faydalanarak almıştır.

Bu süreç, Osmanlı'nın dünya sahnesindeki gücünü büyük ölçüde kaybetmesine yol açtı. Petrol, küresel ekonomik güçlerin yeniden şekillenmesinde ve Osmanlı  İmparatorluğu'nun çöküşünde belirleyici bir faktör oldu. Sonuç olarak, petrolün keşfi, Osmanlı İmparatorluğu'nun İngiltere karşısındaki acziyetinin ve dünya haritasındaki yerinin değişmesinin önemli bir dönüm noktasıydı.