Allah’ın yardımı ve 10 bin yıllık genlerimizden gelen güçle dış politika, siyaset, ekonomi, savunma ve sosyal alanda olmazları başarabilen milletimizin, ortaya konan bu kadar derin karanlığa rağmen hiçbir şeyden endişe etmeden, korkmadan, yılmadan geleceğe cesaretle yürüdüğünü biliyoruz.  

Gelişmişlerin küresel menfaat paylaşımlarının ezici baskılarına karşı politikalarla süpersonik kalkanlar oluşturan milletimiz, 2023 yılının sağlayacağı milli ve küresel avantajları kullanarak geçmişten ve bugünden daha güçlü ve enerjik olarak dünyada varlığını, adını istikbaldeki asırlara yazdırmaya şimdiden odaklanmış, buna da inanmışız…

***

Dünyanın elan görüntüsüne bakalım:

Enerji krizi her yeri kaplamış… dünyada pahalılık artmış… enflasyonlar zirve yapmış… bölgesel belki de cihana yayılan savaş senaryoları insanlığa tehdit olmuş… Nihayetinde konvansiyonel, nükleer, belki de biyolojik harp modellerinin denendiği yerkürede insanlık çıkış yollarına yönelmiş…

Aslında çıkış kolay… Şayet hayat varsa, ümit ve kurtuluş da var! Hak, hukuk ve adaletin sağlandığı, insanların sevgiyle sarmaş dolaş olduğu yeryüzü elbette çiçek bahçesine dönecek...

İşte en kestirme formül; Hakka rıza ve Hakka ittibadan geçiyor. Bakın o zaman kapalı ve tıkalı yollar bir bir nasıl açılıyor…

Dünyada genel konjonktürün değişmediğini kimse söyleyemez. Önemli olan bu konjonktüre Hak ve hakkaniyeti hakim kılarak yön verebilmek. İnsan olmanın, doğruya ve hikmete ulaşmanın yolu da bu değil mi zaten!

***

Karamsarlığa, bedbinliğe gerek var mı bilmem! Ama tek bildiğim “Hayat varsa ümit var, çıkış da var!”

Geçmişte hırslar ve şehvetler ummanında  boğulmuş ve hatta yok olmuş bedbaht insan topluluklarını düşününce bugüne projeksiyon tutarak Mehmet Akif’in şu dizeleri aklıma geliyor:

“Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete râm ol / Yol varsa budur bilmiyorum, başka çıkar yol…”

Şayet Yüce Yaradan, bir şeyi emretmişse ve bir şeyi men etmişse mutlaka bir hikmeti vardır…

Mamafih dünyanın bugün en fazla ıstırabını çektiği ve zulme uğradığı konu faizdir. Faiz hakimiyeti maalesef dünyayı göz göre göre iktisadi, içtimai ve siyasi felakete sürüklüyor.

Diğer taraftan bugün inandırılan “Faizsiz yaşanamaz” mottosunun, insanlığa ve hatta ötesinde Allah ve Peygamberine açılmış bir savaş olduğunu bilmek lazım!

Nas açık… Bakara Suresi, 278 – 279’uncu ayetler… “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve eğer mü’minlerseniz faizden kalanı bırakın. Eğer böyle yapmazsanız, o zaman Allah’a ve Rasûlüne karşı savaş açmış olduğunuzu bilin.”

Alemlerin rabbi olan Allah’a karşı savaşı kim kazanır, bir düşünün…

İnsanlar mı, Yüce Yaradan mı?

***

Tabii söylemim iman edenlere… Gayrısı bizi ilgilendirmiyor… Bugün ekonomik savaş veren Türkiye’nin Allah’a dayanması, sa’ye sarılması yani gece gündüz çalışması, üretmesi, hikmete râm olması ve faizden hassasiyetle uzaklaşması elzem ki refaha erişebilsin…

Yeri geldi de tekrarlamak zorunda kalıyorum…

Devletin yabancı paraya en fazla ihtiyaç duyduğu ve enflasyonların patladığı bir zamanda üretim ve istihdam için verilen kredileri dövize çeviren adam, “Millet ne olursa olsun, ben kazancıma bakarım” diyerek keyif çatıyorsa gemi tabanının delinmeye doğru gittiğini söylüyorum.  

Açıkçası, serbest piyasanın ahlâk ve etik dışı kullanıldığı ortamı hazırlayan saikleri bir kere gözünüzün önüne getirin de bakalım altından faizle birlikte neler çıkacak, göreceksiniz!

Dolayısıyla faiz ekonominin bir cüzü gibi gösterilse dahi çıkar yol olmadığını, faizi imanî dereceye taşıyanların toplumu ifsat etmeye çalıştıklarını ifade ediyorum.

Son söz olarak hayat varsa, yaşıyorsak faizden kurtulma ümidimizin de olduğunu tekrar etmek istiyorum.