Dolar $
32.45
%-0.19 -0.06
Euro €
34.72
%-0.77 -0.26
Sterlin £
40.54
%-0.65 -0.26
Çeyrek Altın
3981.67
%-0.26 -10.42
SON DAKİKA
Son Yazıları

Günümüz fırsatçılarına küçük bir ders

28 Kas 2021

Bu yazımızı yürekli bir insanın fedakârlığını, marifet ve iltifat ilişkisi kapsamında anlatarak tamamlamış olalım.

Yakın bir dostumuz, Karadeniz sahilinin incilerinden, cennet köşelerinden biri olan Ordu’da 1990’lı yıllarda öğretmenlik yapmaktadır. Zümrüt yeşilin ve deniz mavisinin alabildiğine uzanıp gökyüzüyle ufuk sonsuzluğunda birleştiği güzelliği, adına türküler tutturulmuş şırıl şırıl akan dereleri, eğitim seviyesi yüksek naif insanları ve iki çocuğu, tek maaşı ile yüreğinde hedefleri olan gurbetçi öğretmeni...

O yıllarda ülke trafik, enflasyon ve terör canavarı ile boğuşmaktadır. Memur maaşları dahi çoğunlukla IMF’den alınan borçlarla ödenmektedir. Toplumu sıkboğaz eden acı reçeteler ve hükümet krizleri ülke gündeminden düşmemektedir.

Özellikle şehirlerde, maaşının 1/3 ünü kiraya veren öğretmenlerin okul saatleri dışında bulabildikleri işlerde çalışmaları skeçlere, parodilere konu olmaktadır.

Yine dostumuzun tasviriyle, Karadeniz coğrafyasında şehirlerarası ulaşım, sadece doğu-batı istikametinde sahil güzergâhında ve iki şeritle kısıtlanmış şekilde keskin virajların neden olduğu ağır bilançolu trafik kazalarının sıkça yaşandığı ortamda sağlanabilmektedir.

Bin bir emekle yetiştirilen fındık, bölgede önemli bir gelir kaynağı oluşturduğundan insanların refah seviyesi diğer illere göre biraz daha yüksekçe seyretmekte ve bu gelir farklılığı, eğitim niteliğinden, giyim kuşam tercihlerine ve konut kalitesine kadar birçok alanda kendini açıkça hissettirmektedir.

Böylesi bir ortamda öğretmenimiz eşi ve çocukları ile birlikte kiralık ev arayışını sürdürürken yolları Mehmet Amca ile  namı diğer Muhtar Amca’yla kesişir.

Muhtar Amca hayatını alın teriyle kazandığı her halinden belli olan yaşı 70’e dayanmış bir Karadeniz delikanlısıdır. Yüzündeki çizgiler, çok şeyler gördüğünü yaşadığını anlamak için yeterliydi. Tebessüm eden haliyle de iç huzurun, hak edilmiş mutluluğun resmini yansıtıyordu adeta.

Yurt dışında çalışmakta olan oğlu ile güçlerini birleştirmiş ve merkezi konumda satın aldıkları arsaya 4 katlı bir apartman inşa etmeyi başarabilmişlerdi.

Öğretmen dostumuz ile yolları kesiştiğinde, apartmanın birinci katı resmi unvanlı ve çift maaşlı bir aileye 4 ay önce kiralanmıştı. Bir üst kat ise daha uygun bir fiyatla öğretmen dostumuza verilince toparlanma ve taşıma işi aile dayanışması ile birkaç gün içinde tamamlanmıştır.

Mehmet Amca fırsat buldukça apartmanı uğrayıp kiracıları ile hal hatır etmeyi özellikle öğretmenimiz ile kahve çay ortamında sohbete koyulmayı önemserdi. Söylenilen her şeyi ilk defa duymuş gibi pürdikkat dinler, arada bir “O günün şartlarında eğitimi tamamlamak bize nasip olmadı” diye hayıflanırdı.

Kimselerin anlam veremediği şekliyle Mehmet Amca daha iyi konumdaki dairesini öğretmenimize diğer kiracılara göre daha uygun fiyatta vermişti. Bir yıl sonra kiralara zam yapma vakti geldiğinde ev sahibi, öğretmenimize diğer kiracılara nazaran yine çok cüzi miktarda bir artışı uygun görmüştü.

Resmi unvanlı kiracı şaka ile karışık şekilde, “Mehmet Amca ben daha eski kiracınım ve alt katta oturmama  rağmen daha fazla miktarda kira ödüyorum. Hocamızın ise tam tersi olarak, hem kira miktarı ve hem de artış oranı bize göre daha az. Bu bir ayrımcılık değil midir” diye sorunca...

Mehmet Amca bilge bir tavırla; “Bak dostum! Benim için eşitlik her zaman adalet değildir.  Siz çift maaş alıyorsunuz. Göreviniz gereği de, giyim kuşam dâhil birçok masrafınızı devletimiz karşılamaktadır. Hocamız ise tek maaşlı çalışıyor ve öğretmenlik gibi kutsal bir görevi ifa etmektedir.  Bu memlekete, bu şehre insan yetiştiriyor. Gerekirse hiç artış da yapmayabilirim. İşinize geliyorsa...” diyerek bir bakıma günümüz fırsatçılarının zayıflamış vicdanlarına yürekten haykırışlarla seslenmiş oluyordu.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları