Dolar $
32.53
%0.05 0.01
Euro €
34.93
%-0.3 -0.1
Sterlin £
40.72
%-0.32 -0.13
Çeyrek Altın
3993.2
%0.02 0.97
SON DAKİKA
Son Yazıları

Faiz kolaycılıktan başka bir şey değil!

09 Haz 2021

ABD Merkez Bankası'nın (FED) 15-16 Haziran tarihlerinde yapacağı Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısı sonrasında özellikle taper tantrum'a yönelik açıklamaları Türkiye gibi gelişen ülkeler açısından fevkalade önemli.

Uluslararası piyasalarda gerilemeye yüz tutan dolardaki değer kaybı, beklenti dahilinde olan söz konusu FED bildirisiyle birlikte tersine dönebilir. Yani sermaye çıkışlarıyla birlikte yerel paralar değer kaybedip, düşen dolara can suyu olabilirler ama küresel piyasalar bir kaos içine sürüklenebilir.

Taper tantrum’a yabancı gibi bakılmamalı. Çünkü hepimizin bildiği bir şey. FED’in pandemiye karşı kısa adı QE (Quantitave Easing) olan uyguladığı genişleme programının yükselen enflasyon sebebiyle faiz veya sıkılaştırma uygulamaları maharetiyle yavaşlatılması ve beraberinde ABD Hazine tahvil getirilerindeki artışın ortaya çıkması sonucu ihtimal dahilindeki piyasa paniği.

***

Taper tantrum özetle, FED’in genişleme politikasını azaltacağını ima etmesi, bildirmesi veya mümkün olup da azaltmasından kaynaklanacak piyasadaki bir stres hali. Mamafih taper tantrum’daki asıl endişe QE’nin, parasal gevşemenin azaltılması veya kesilmesi neticesinde piyasanın çökeceği korkusu.

Malumunuz FED, Hazine bonosu alımlarındaki hızı düşüreceğine işaret bile etse ABD tahvil getirileri gaza basıyor ve söz konusu durum küresel piyasalarda bir “tantrum” yani öfke nöbetine dönüşüyor. Hem de “taper” yani yükselerek sivrilen, can acıtan bir şekilde…

Taper tantrum’u biraz sahneleyelim…

QE’nin azaltılacağı düşüncesiyle piyasalar gelecekteki faiz artışları için beklentilerini revizyona koymaya başlar. Neticede gelişen piyasalarda yerel para birimlerinde değer kayıpları artar, devletler cari denge, borçlanma gibi dış finansman alanlarında güçlükler yaşar. Hisse senedi piyasalarında sert satışlar baş gösterir. Sermaye girişlerinde azalmayla beraber kuvvetli çıkışlar piyasaların dengesini bozar.

***

Bugün taper tantrum’un gerçekleşeceğine dair böyle bir hal, böyle bir durum var mı?

Var!.. Olabilir!.. Olmayabilir de!

Ancak bazı odakların taper tantrum’un olması için var güçleriyle çalıştıklarını hissetmiyor değiliz! Hem de iğneleye iğneleye duyuru üzerine duyuru, yorum üzerine yorum geçip kafa karıştırdıkları gözlerden kaçmıyor.

Tabii taper tantrum’un hayata geçmesi o kadar kolay değil. Zirâ öncelikle enflasyonu düşürmek için, faizleri artırmaya vesile olacak tahvil alım programlarını azaltmanın ötesinde çok farklı yollar bulunuyor...

Art niyet yoksa merkez bankaları bunları görüyor.

Mesela artan talebe karşı arzın yükseltilmesi… Talebin daha ucuz yollarla karşılanması... Üretim maliyetlerini yükselten dış kaynaklı girdilerin ithal ikameyle yerliye çevrilmesi… Parasal genişlemenin enflasyon artırıcı değil, üretime yönelik gerekli yerlere ulaşması için noktasal tedbirler alınması… Tasarruf bilincinin artırılması… Talebi baskılayacak uygulamalar hayata geçirilirken üreticinin korunması… Hatta maliyetleri artıran faizlerin düşürülmesi gibi birçok unsur parasal genişlemeyi azaltma iştiyakını frenleyebilir.

***

QE belki devlet bütçesine büyük yük getiriyor, ileride vergi, harç ve buna benzer uygulamalarla enflasyona davetiye çıkarıyor ancak ekonominin bir denge ve yönetim işi olduğu da unutulmamalı!

Yoksa “Enflasyon artıyor” diye destekleri kısmak, hemen ardından faizleri yükseltmek ve “enflasyonu düşürücü araç olarak sadece faizi görmek” kolaycılıktan ve ekonomiye kafa yormamaktan başka bir şey olmasa gerek.

İktisat ilmi der ki, “Ekonomide faizle oynamak kadar tehlikeli bir şey olamaz!”

Evet, ekonomi üretim – tüketim, arz – talep ise ne üretimle ne tüketimle akrabalığı, kan bağı ve yakınlığı olmayan faizi bence iktisattan uzak tutmak lâzım, derim.

Tüm kutsal kitaplar “Acaba faizi niçin yasaklamış”, bir düşünelim!

***

Mamafih şu küresel salgın ortamında zannederim aklı başında hiçbir merkez bankası faiz artırma yoluna gitmeyeceği gibi ekonomiyi desteklemek için parasal genişlemeyi de sekteye uğratmaz.

17 Haziran’da Para Politikası Kurulu’nu (PPK) toplayacak TCMB’nin “Enflasyon artıyor… Enflasyon dinamikleri çok güçlü… Dış ve iç riskler fiyatlamaları yukarı yönde destekliyor…” düşüncesini elinin altında tuttuğunu, ancak bu riskleri faiz ile değil, maliye politikalarının desteklediği farklı iktisadi yöntemlerle azaltacağı, minimize edeceği ve politikasını bu çizgide oluşturacağı kanaatini taşıyorum.

FED’in bu yıl 15-16 Haziran’ın ardından 27 – 28 Temmuz, 21 – 22 Eylül, 2 – 3 Kasım ve 14 – 15 Aralık faiz toplantıları var.

Dolayısıyla FED’in bu ayki FMOC toplantısının TCMB PPK’sından bir gün önce olması zamanlama açısından önemi haiz. FED’den çıkacak sonuçlar, Şahap Kavcıoğlu başkanlığındaki TCMB’nin ileriye dönük politika belirlemesinde işini kolaylaştırabilecek bir öngörü olabilecek nitelikte.


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları