Beton yığınlarının arasında sessiz çığlıklar
Deprem olduğu sıralarda bu haftaki köşe yazımı hazırlıyordum fakat deprem olunca hazırladığım yazıyı sonraki haftaya bırakıp bu hafta deprem konusunu ele almak istedim.
Sürekli depremler yaşadığımız halde ülkece acilen çözüm bulmak strateji üretmek gerekiyorken tatmin edecek düzeyde bile çalışmalar yürütmüyoruz. Hiç zaman kaybetmeden topyekûn adımlar gerekiyor zira deprem bu ülkenin bir gerçeğidir...
Deprem, toprağın altında biriken enerjiyle başlar, ancak gerçek dayanıklılık ve güç, bu enerjiyle başa çıkmak için toplum olarak bir araya gelmekte yatar. Topyekûn bir seferberlik söz konusu olursa deprem dert ve endişemiz olmaktan çıkar. Depremin ardındaki sessiz çığlığı duymak ve bu doğal olaya karşı hazırlıklı olmak, gelecekteki zorlu anlarda ayakta durmamızı sağlayacak olan temel unsurlardan biridir bunu unutmamalıyız. Dolayısıyla son yaşadığımız büyük depremlerden bir an önce ders çıkarmalıyız.
Daha önce yaşanan depremlerde arkadaşlarımı, tanıdıklarımı kaybettim; iliklerime kadar yaşadığım korkunç depremlere şahit oldum.
Gözümün önünde şehrin yerle bir olduğunu da gördüm. Ne kadar acı olduğunu unutamıyorum...
Çok acı çekmiştim...
Şimdi gözlerimi kapatıp deprem esnasında yaşadığım o anları düşündüm: "Etrafta ilk sesin ardından sanki bir daha hiç durmayacak gibi sallanan korkunç sarsıntı! Düşen binalar... Ardından seslerini ayırt edemediğimiz polis, itfaiye, ambulans sirenleri ve insan çığlıkları!..
Her yer kandı, her yer siren sesiydi, her yer yerle birdi, her yer cansız bedenlerle doluydu…
Şehir hüngür hüngür ağlıyordu…
Şimdi o günleri düşününce bir kez daha gözlerim doldu...
Depremlerde kaybettiğimiz canları rahmetle anıyorum.
Daha birkaç ay önce yaşadığımız depremleri bile unuttuk...
Artık ülkece deprem gerçeğinin farkında olmamız lazım...
Deprem için öncelikle yetkililer artık bir an önce harekete geçmeli. Özellikle İstanbul'da yaşanabilecek depremde diğer bölgelerimize göre daha fazla zayiat olabilir.
Deprem beklenilen şehirlerde olağanüstü hal önlemi alınarak insanlarımız geçici olarak farklı şehirlere kaydırılmalı ya da açık alanlarda geçici prefabrikler yapılmalı. Bu süreçte ne kadar kısa sürede kentsel dönüşüm tamamıyla yapılabilirse çok iyi olur.
Bizde ne üzücü ki, her şey iş işten geçtikten sonra adım atılıyor bizim toplum genelinde böyle bir yapımız var. Oysa önceden önlem alınsa çok iyi olur; en azından bizler bir daha deprem göreyecek olsak da olmasak da gelecek nesilleri de korumuş oluruz.
Önemli olan, can değil mi?
Yakın zamanda yaşadığımız fekalet ve can kaybı ortada. Bu depremlerden kendimize ders alıp vazife çıkarmalıyız. Biliyorsunuz, Japonlar vakti halinde depremlerden çok çektiği halde günümüzde Japonya'da çok çok büyük depremler bile öldürmüyor...
Çünkü önlemi almışlardı...
Deprem sırasında oluşan tsunami felaketinde çok can kaybına rağmen onda da dertlenip üzülmekten ziyade çözüm odaklı çabalara atıldılar ve sahillerde yerden yükselen dayanıklı duvar inşa ettiler. Bizde de üzülmekten ziyade her şeyi bırakıp çözüme odaklanılmasını dilerdim...
TOKİ evleri tünel kalıp, perde beton, radye temel gibi sistemler kullanıldığı için daha güvenli oluyor. Dolayısıyla öncelikli olarak TOKİ eliyle yapılmasını öneririm.
Diğer önerilerim
- Acil durum tahliye yolları ve toplanma noktaları arttırılmalıdır.
- Okullarda ve iş yerlerinde deprem tatbikatları arttırılmalıdır.
- Televizyon kanallarında ve sosyal medya mecralarında deprem kamu spotları arttırılmalıdır.
- Deprem sonrası ekipmanlar arttırılmalıdır.
- Kentsel dönüşümler bir an önce başlatılmalıdır.
Ne yapılacaksa bir an önce yapılması gerekiyor çünkü ne üzücü ki deprem beklemiyor...
Dilerim ki hiçbir zaman felaket görmeyiz...