Bunları her yazımızda, yayınımızda dile getirmeye gayret gösteriyoruz. 

Ancak bugün konuya başka bir açıdan yaklaşmak ve çiftçimizin akıttığı alın terinin, verdiği emeğin sadece bizi doyurmak amacını taşımadığını, üreticimizin çok önemli başka bir görevi yerine getirdiklerini gündeme getirmek istiyorum…       

Hem korumamız hem de en verimli şekilde kullanmamız gereken en önemli kaynak; toprak…

En az gelişmiş ülkeden, sanayi ötesi ülkelere kadar küresel salgın yaşadığımız bu günlerde, toprağın ve topraktan gelen üretimin ne kadar hayati olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

Tarımsal üretim ve gıda konusunda uluslararası anlamda acımasız bir döneme girdik. Kimse kimsenin gözünün yaşına bakmıyor ve bakmayacak. Bu dönemde toprağını koruyan, korurken de en verimli şekilde kullanan var olacak.   

Her ne kadar tarıma elverişli olmayan alanların tarıma açılması, bataklık ve göllerin kurutulması yollarıyla toprak miktarının artırılabileceği söylenebilirse de, kazanılan toprağın mevcut toprağa oranla hemen hemen hiç olduğu bir gerçektir.

Çoğaltma olanağı olmayan tek üretim aracı topraktır…

Toprak bağımsızlıktır, toprağın varlığı ve hakça dağılımı toplumsal adaletin sağlanmasının en önemli koşullarından biridir.  

Tarım sektöründe toprak ve gelir adaletsizliğini gideren, bir karış toprağı üretim için boş bırakmayan, tarım topraklarını amaç dışı kullanmayan, çiftçisinin üretimde kalması için ekonomik şartlarını zorlayıp destek olan ülkeler dünyaya hâkim olacak…

Tarih boyunca insanoğlunun yenmediği virüs yok… Ama açlıktan, kıtlıktan yıkılan, yok olan pek çok toplum var.

Tarım kesiminde var olan potansiyelden en üst düzeyde yararlanılması, mevcut ve gelecekteki somut projelerin işlerliği, ekonomik ve toplumsal yararın istenilen ölçekte sağlanması ve toplumsal yapıda gerekli değişikliklerin gerçekleşmesi için toprak – insan ilişkisinin yeniden düzenlenmesi bir ön koşuldur. 

Önce atıl olan tarım toprakları sonra da devletin mülkiyetindeki boş duran tüm araziler en etkin ve adaletli yöntemlerle gerçek çiftçiye en düşük bedellerle verilmelidir.  

***

Kiralık topraklara yatırım yapar mısınız? Herkesin kendi toprağının sahibi olması ve kendi toprağını işlemesi ileri teknolojiye dayalı tarım yapılmasının ön koşullarından biri değil midir? 

Hiçbir ülke tarımı toprağı-suyu-teknolojiyi en uygun biçimde kullanan doğru ve rasyonel tarım politikaları uygulamadan yeterince gelişemez. Toprak işlemeden-sulama ve gübrelemeye kadar toprağı doğru kullanmamızı sağlayan tarım teknikleri uygulanmadan gerekli büyüme olamaz. 

Tarım topraklarının Anayasa uyarınca toplum yararına kullanılmasında, alım, satımlarında daha etkin devlet denetiminin sağlanmadan ve yüksek verimli tarıma elverişli toprakların tarım dışı kullanımlar için niteliğinin değiştirilmesi önlenemeden hiçbir politika ve destek yeterli olmayacaktır. 

Genellikle oy beklentili siyasetlerle uygulanan tarımsal desteklemeler, verimliliği sağlayacak biçimde toprağı koruyan tarım uygulamalarına odaklanmadan, çiftçimizin kazanması ve toprağında kalması mümkün müdür?

Madem hayvancımız yeterince kazanamıyor, meraların otlakların kullanımındaki adaletsizlikler giderilemeden, bu alanların kalitesi artırılmadan yem maliyetleri düşebilir mi?  

Tarımla ilgili devlet desteklemeleri, yatırımları ve yardımları kooperatifleşmiş dar ve orta gelirli üreticilere dönük biçimde uygulanmadan bu süreçten çıkabilir miyiz? 

Çiftçi sadece üretim yapmaz, çiftçi toprağını korur, üretimden kazanırsa da toprağını daha verimli kılar, geliştirir. 

Çiftçilerimize sadece tarım topraklarını korudukları için bile minnettar olmalıyız. 

14 Mayıs Dünya Çiftçileri Günü kutlu olsun.