Dolar $
32.58
%0.21 0.07
Euro €
35.04
%0.15 0.05
Sterlin £
40.82
%0.06 0.02
Çeyrek Altın
4012.17
%0.5 19.71
SON DAKİKA
Son Yazıları

Rayından çıkarılan kişisel markalaşma

22 Oca 2021

Marka pazarlamanın en yaygın etkisine sahip alanı. Sahip olduğumuz, hayattaki en uzun ve en vefalı dostumuz ismimiz bile aslında bir markalama çalışması. Bizi kimlik olarak diğer insanlardan ayırt ediyor. Tıpkı markanın asıl var olma nedenlerinden biri gibi.

Günümüzde sosyal medyanın yarattığı akım ve popülerite ile tekrar karşımıza çıkan markalama çalışması gündemde. Fakat bu kez daha yoğun, daha kontrolsüz ve daha niteliksiz bir şekilde.

Bahsettiğim marka türünün adı ise; “Kişisel Markalaşma”. Özet bir tanımla; insanların kişisel beceri, iş (uğraş) ve farkındalıkları üzerine inşa ettikleri markalama çalışması. Bunu yaparken marka olan şey, kişinin adı ile üretilen ya da sunulan hizmet değil, bizzat kişinin kendisi. Bu tanım, profesyonelce yapılan markalama çalışmalarında görünen ve muhtevası olan durum.

Konuyu normal düzeyde ve aslına uygun şekilde irdelediğimizde kişisel markalama gayet olması gereken bir durum. Ki, tarih boyunca bunu defalarca gördük. Bugün tarihe nam olmuş insanları hepsi aslında bir marka isim. 

Sözleri, felsefeleri, ideolojileri, sanatları, bilimleri bu insanları değerli kıldı toplumlar nazarında. Yapılan pozitif yöndeki davranışların doğal bir sonucu olarak isimleri markalaştı. Aynı şekilde ortaya koydukları da. Ve hiçbiri, günümüzdekiler gibi markalaşma uğruna ne karakterden tavizler verdi ne de bu yolda parasal maliyetlere katlandı.

Sizce Sokrates ya da İbn-i Haldun marka isim olmalıyım, diye düşünmüş müdür? Bence, asla. Tarihin değerler sıralamasında en üstte olanların dışında da markalaşan isimler var. Bu yeri gelir yerel olur, yeri gelir ulusal olur. Ama markalaşabilir. 

Bugün özellikle tıp doktorları markalaşmıştır. Psikologlar, akademisyenler ve bilimsel katkı sağlayan ya da bilimsel metotlarla hareket eden herkes markalaşmaktadır. Sonuna kadar da hak edenler vardır. Kişisel markalama uğraşında diyetisyenleri, sosyal medya danışmanlarını, e-ticaret anlatıcılarını daha sık görüyorum.

Her halde son yılların markalaşmış ve küresel ölçekte tanınan kişisi; Steve Jobs. Tek tip giyinme ve aforizmalar çıkartma Jobs’dan alınan örneklerden.

Bakın, buraya kadar her şey olması gerektiği gibi. Ancak ifade edeceğim; kişilerin marka değeri ya da toplum için herhangi bir nitelik taşıyıcı özellikleri olmadan girdikleri markalaşma çalışmaları.

Markalama gayretlerini sosyal medyada gösteriyorlar. Kişisel markalama nedir, nasıl olur, diye araştırın. Karşınıza sosyal medyada nasıl popüler olacağınızı tarif ederler. Hangi dilde aratırsanız aratın, sonuç aynıdır. 

Sosyal medyada ya da online platformlarda biraz zaman geçirin, dediğimi anlayacaksınız. Çünkü en az bir ticari marka kadar, kişisel markalaşma için uğraşan insanların sponsorlu tanıtımlarını göreceksiniz.

Merak ettim, baktım. Zaten bir tanesine bakınca diğerleri de çıkıyor karşınıza, malum. İçerik üretme yok. Ürettiğini iddia edenler var. Onlarda kamera karşısında oynuyor. 

Bunların arasında gözüme çarpan durumdaki kişiler, kişisel markalaşarak itibar, imaj, sosyal konum kazanmaya çalışıyorlar. Amaç iki nokta; para kazanma ve ünlü olma. 

Bir konu hakkında içerik üretenlere bakıyorum, tamamen moda konular. Bu yolda gidenler bir de bunu kitap yazarak destekliyorlar. Kitabın içeriği mi? Çok önemli değil. Puntosu büyük olsun, bol fotoğraflı olsun yeter. Bu yine diğerine göre daha az gördüğüm bir durum.

Eleştirel bir yazı oldu, farkındayım. Ama tam olarak neden rahatsız olduğumu anladınız. Kişisel markalama elbette ki olmalı ancak yöntem olması gerekenin çok dışında. Merhaba arkadaşlar, lafından bıktım. Ne merhabayı kullanmak istiyorum ne de arkadaşları. Sizce de öyle, değil mi?


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları