Dolar $
32.54
%0.07 0.02
Euro €
34.96
%-0.07 -0.02
Sterlin £
40.74
%-0.14 -0.06
Çeyrek Altın
4011.99
%0.5 19.54
SON DAKİKA
Son Yazıları

PMI 50'yi aşarsa büyümenin önü açık!

03 Eyl 2019

Şimdiden birçok gazete başlığını "Daraldık!" şeklinde görüyor gibiyim… Elbette geleceği görme açısından daralmanın da bir ölçüsü olmalı. Yüzde 2'lik piyasa beklentisine karşılık yüzde 1,5 ile ikinci çeyreği kapatabiliyorsanız demek ki iyiye giden bir şeyler var… Ekonominin, 2019'un ilk çeyreğinde yıllık yüzde 2,6 küçüldüğünü belirtirken çeyrek anlamda yüzde 1,3 büyüdüğünü de bir yere yazalım.

Şahsen dün açıklanan gayrisafi yurt içi hasıladan (GSYH) ziyade Ağustos ayı Türkiye imalat PMI verisini daha fazla önemsiyorum…

Çünkü ortada Temmuz 2018’den bu yana “48” ile en yüksek seviyeye ulaşmış bir PMI verisi var. 50 ve 50’lerin üzerini görmeye de bence ramak kalmış… Üçüncü çeyrek bir atlama dönemi, dördüncü çeyrek ise büyük ihtimalle hem büyümede hem de PMI’de artıları ve daha yüksek rakamları göreceğimiz dönem olacak diye düşünüyorum.

Düşüncelerimi destekleyen son 1,5 yılda gözlenen yeni siparişlerde en ılımlı yavaşlama…  Sanayide yavaşlama var ama, her an iyileşmeye doğru hızlanmaya dönük bir temayül de söz konusu. Hem de dünyanın resesyona yöneldiği bir dönemde… Ayrıca İstanbul imalat PMI’in Ağustos’ta 49,6 olduğunu ve Temmuz ve Ağustos aylarında son 13 aylık dönemin en yüksek seviyesi olarak kayda geçtiğini unutmayalım. Yani artık büyüme ile birlikte sanayi üretiminde hızlanan bir ivmeyi gözlemleyeceğiz, diyorum.  

Bazıları belki bana at gözlüğüyle bakıyorsun, şeklinde yakıştırmalar yapabilir… Üçüncü çeyrekte durumun daha iyileşeceğini öncü göstergeler destekliyor. Toparlanma var… Elbette sapasağlam bir toparlanmadan söz etmiyorum ve kırılgan yapının hâlâ sürdüğünü belirtmek istiyorum. 2019 sonu itibariyle hem büyüme hem de sanayi üretimiyle alakalı beklentimi, Merkez Bankası’nın bundan sonra yapacağı faiz indirimlerine ve bu indirimlerin piyasaya yansımasına bağlıyorum. Ancak yılsonu eksi anlamda bir daralma beklemediğimi de şimdiden belirtmiş olayım.

Zira büyümedeki daralmanın en önemli sebeplerinden biri özel tüketime yönelik küçülme. Dolayısıyla yatırım tarafındaki yüzde 7,4’lük küçülmenin hızlanması ikinci çeyrekteki yüzde 1,5 daralmanın temel argümanlarından en önemlisi. Yüzde 1,5’luk küçülme daha büyük oranlarda gerçekleşebilirdi. Bu olumsuzluğu net ihracattaki artışlar, hanehalkı harcamaları ve mali canlanma hafifletti.

Baz etkisinin de devreye girmesiyle yılsonu büyümede artı rakamları dahi görme ihtimali bulunuyor. Zira yüzde 1,5’luk ikinci çeyrek daralması aslında Türkiye ekonomisinin geçen yılki resesyondan çok güçlü bir şekilde döndüğünün bir göstergesi. Şayet ekonomik ve jeopolitik belirsizlikler üretici ve tüketici güvenini zedelemezse büyümenin önü açık.

Büyüme, ekonominin gidişatını gösteren aslında bir şirket bilançosu gibi. Büyümenin ana unsurları olan üretim, tüketim ve gelir dengesinde yatırımların gerilemesi, ithalata dayalı iç talebin azalması ve buna bağlı işsizliğin artışını baş köşeye oturtursak daha net sonuçları elde ederiz.

Yıllık yüzde 23 daralan yatırımlar, yılın ilk çeyreğinde yüzde 12,5… Hanehalkı tüketimine göz atıyorsunuz; tabii ikinci çeyrek rakamıyla yıllık daralma yüzde 1,1… Birinci çeyrekte ise bu daralma yüzde 4,8 olarak gerçekleşmiş. Bir çeyrek daha geriye gittiğimizde yani 2018 yılının son çeyreğine baktığınızda hanehalkı tüketiminin yüzde 7,7 olduğunu görüyorsunuz.

Yani özel sektör iç talebini ortaya koyan yatırımlar ve hanehalkı harcamalarındaki daralmanın ortalaması yüzde 8’in üzerinde. Ancak bu daralmayı ihracattaki yüzde 8’lik artış izale ediyor. Gelecek aylarda bir de baz etkisiyle büyümenin yukarı yönlü olacağını hesaplar ortaya koyuyor. Zira hanehalkı toparlanmasını sağlayan da yine geçen yılki son çeyrekteki daralmadan kaynaklanan baz etkisi ile geçici vergi indirimleri…

Artan ihracat ve turizm gelirleri paralelinde gelişen yüksek bir iyimserliğe kapılmadan temkinli yürümekte fayda var. İş gücünde ödemelerin artması, maaşlara gelen zamlar harcamaları bir miktar daha ileri seviyeye taşıyacağı tahminleri ortada. Bu arada tarımda yaşanan yüzde 3,4’lük büyümeyi de yabana atmamak gerekiyor.

İkinci çeyrekteki yüzde 1,5’luk daralmayı üçüncü çeyrekte en azından sıfır seviyesine getirebilirsek resesyon etkilerinin azaltılması adına büyük bir iş yapmış oluruz. Zira bu yıl ilk çeyrekte artı yüzde 1,6 ve ikinci çeyrekte yüzde 1,2 artıda olduğumuzu unutmayalım.

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanımız Gürsel Baran’ın ifadesiyle “Büyümeden önce son virajı geçtik. Önümüzdeki günlerde büyüme rakamlarında daha etkili hissedilecek”…

Özellikle 2019 son çeyreğinin pozitif kapatılması için Merkez Bankası’nın faizleri indirme desteği ile politika yapıcıların kredi büyümesini sağlayacak adımları boşuna gayretler değil. Merkez Bankası’nın munzam karşılıklarla başlayan ve TLREF gibi enstrümanlarla devam eden kredi büyümesi çalışmalarına diğer finans kuruluşlarının da canı gönülden katılmasını salık veriyorum.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları