İhracat yaparken ciddi kayıplar veriyoruz!
Türkiye geçen yıl 180,4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bir önceki yıla göre yüzde 2,04'lük bir ihracat artışı söz konusu. Bu yılki hedef 190 milyar dolar. Yüzde 5'lik bir artış hedefi konulmuş. 2019'daki ithalat rakamlarımızı hatırlatayım… Bir önceki yıla göre yüzde 9 azalışla 210,3 milyar dolarlık bir ithalat yapmışız.
Küresel
ekonomideki daralma bizim dış ticaret rakamlarımızı da olumsuz etkiliyor
elbette. Ancak bu olumsuzlukları gidermenin yolları da var. İhracat yaparken
ciddi kayıplar verdiğimizi hep göz ardı ediyoruz. Yani eksikliklerimizi
minimize etsek şu halde bile yıllık ihracatımız, ithalatımızla yaklaşık kafa
kafaya gelecek. Belki de biraz da geçerek dış ticarette fazla veren ülkeler
ligine çıkacağız.
Konuyu lojistiğe
getirmek istiyorum…
Uluslararası
Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) birkaç gün önce
sektöre damga vuracak bir rapor yayımladı. Dernek raporunda İngiltere’nin bu
ayın sonunda Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma süreci olan Brexit’ten tutun da
ABD/Çin ticaret savaşları ve Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) Ticaretin
Kolaylaştırılması Anlaşması’na kadar her şeyi ortaya dökmüş.
Ardından Uluslararası
Lojistik Performans Endeksi’ni yorumlayarak dış ticaret konusunda yol gösterici
de olmuş. Açıkçası, raporda öyle tespitler var ki dış ticaret ve sektörle
ilgilenenler mutlaka bu çalışmayı elde etmeli ve dikkatlice okumalı.
***
Dünyada ticaretin
yüzde 83’ü deniz yoluyla taşınıyor. Söz konusu yükün yüzde 91’i petrol ve
doğalgaz. Bizde de ihracatın üçte ikisi, yaklaşık yüzde 63’ü, ithalatın yüzde
90’ı yine denizden yapılıyor.
Bu yazımda sadece
karayoluyla gerçekleştirilen ihracattaki zafiyet ve kayıplardan bahsedeceğim.
Uluslararası
Nakliyeciler Derneği’nin (UND) 2018 yılı çalışmasında çarpıcı ifadelere
ulaştım.
Raporda, 86,4
milyar dolarlık ihracat yapılabilecekken söz konusu ihracat potansiyelinde 25,2
milyar dolarlık bir kaybın tespit edildiği belirtiliyor. Daha doğru bir
söylemle; 2018 yılında 61,2 milyar dolarlık ihracatı karayolu maharetiyle
gerçekleştirmişiz ancak lojistik sorunları kaynaklı 25,2 milyar dolarlık da bir
kayıp yaşamışız.
İşin ayrıntısını
UND rakamlarıyla açıklayalım…
Şöyle ki: 2018
yılında Avrupa’ya karayoluyla gerçekleştirilen 41,8 milyar dolarlık ihracatın
en elverişli sefer imkanlarıyla 59,9 milyar dolara, Bağımsız Devletler
Topluluğu ve Orta Asya ülkelerine yapılan 7,8 milyar dolarlık ihracatın 10,2
milyar dolara ve Ortadoğu ve Körfez ülkelerine yapılan 11,6 milyar dolarlık
ihracatın 16,3 milyar dolara çıkabileceği hesaplanmış ve böylece toplamda 25,2
milyar dolarlık bir kayıp yaşandığı belirlenmiş.
***
Kayıp nereden
kaynaklanıyor, diye soracaksınız… Tek kelime ile söyleyeyim… “Süre…”
Yani ihracatta
“Vakit nakittir” atasözünü hiçe sayarak malı yerine ulaştırmada ciddi zaman
harcamışız. Bu da ihracat maliyetlerini artırmış. 2018 yılında kayıp maliyeti
tam 25,2 milyar dolar olarak hesaplanmış. Olay bu!
Dünya Bankası
Doing Business raporunda da söz konusu durum sarih bir şekilde ifade ediliyor…
Deniyor ki: Türkiye’de ihracat süresi İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı
(OECD) ülkelerine göre yüzde 30 daha fazla. İhracat maliyetleri ise yüzde 140
daha yüksek.
Peki, nedir bu
maliyetler? Anlatalım…
UND raporunda;
Türkiye’de dış ticaret mevzuatındaki aşırı bürokrasi, gereksiz evrak yoğunluğu,
sınır kapılarındaki yetersiz kapasite kaynaklı beklemeler, kamu kurumları
arasındaki eş güdüm sorunları ve mevzuat uyumsuzlukları Türk taşımacılık
sektörünün zaman ve maliyet kaybını arttıran öncelikli konular olduğu
vurgulanıyor.
***
Aynı raporda
çarpıcı bir cümle daha kullanılıyor:
“Avrupa’ya yapılan
taşımalarda İstanbul’dan çıkış yapan bir aracın batı kara sınır kapılarından
ülkemiz gümrük bölgesini terk etmesi için ortalama 39 saat harcaması lojistik
maliyetlerin yükselmesine ve taşıma faaliyetlerinin verimsizleşmesine neden
olmaktadır…”
Yine daha yeni
açıklanan UTİKAD lojistik sektör raporunda Uluslar arası Lojistik Performans
Endeksi’nde Türkiye’nin 160 ülke arasında 47’nci sırada yer aldığı, hatta 2016
yılına kıyasla 6 kriterin hiçbirinde ilerleme kaydedemediği ve gerilediği ifade
ediliyor.
Diğer taraftan
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) Küresel Rekabet Endeksi’nde Türkiye 61’inci
sırada bulunması da dış ticarette yapılması gereken daha çok işin olduğunu
gösteriyor.
Maamafih ihracatın
artırılmasına dâir alınacak tedbirlerde halen dokunulması gereken yerler olduğu
gözleniyor.
Dolayısıyla, deniz
yolundaki ihracatı karıştırmıyorum… Sadece karayolunda “süre”den kaynaklı 25
milyar doların üzerinde bir kayıp yaşıyorsak, ihracatta yüksek hedeflere nasıl
ulaşılacak bunu merak ediyorum!