Dolar $
32.48
%-0.11 -0.03
Euro €
34.72
%-0.72 -0.25
Sterlin £
40.75
%-0.43 -0.17
Çeyrek Altın
3985.41
%-0.17 -6.73
SON DAKİKA
Son Yazıları

Ekonominin önü açılıyor

15 Ara 2019

ABD/Çin ticaret müzakerelerinde anlaşma sağlanması Türkiye başta tüm ülke ekonomilerinde bahar havası estiriyor. İngiltere'nin AB'den ayrılması süreci olan Brexit'te tarihin netleşmesi, Doğu Akdeniz, Ortadoğu, Güney Asya gibi bölgelerde jeopolitik risklerin azalması iyimserliği daha da artırıyor.

Sedat YILMAZ

ABD/Çin ticaret müzakerelerinde kısmi anlaşma sağlanması, Brexit sürecinin netleşmesi, jeopolitik risklerin azalması ve küresel ekonomide iyimserliğin artması gelecek yıla dair olumlu sinyaller veriyor. Küresel merkez bankalarının negatif faiz politikasında istikrar sağlama çalışmaları da dünyayı rahatlatıyor.

Merkez Bankası (TCMB) ekonomide yaşanan küresel ve ulusal iyileşmelerle büyüme, istihdam ve üretime destek için faiz indirimlerine devam ediyor. Türkiye’de ekonominin olumluya döndüğünün en önemli göstergesi işsizlik rakamları hariç sanayi üretimindeki artış, faiz ve enflasyonun gerilemesi, cari dengenin ihracat lehine dengelenmesi olarak gösteriliyor.

Sanayi üretimi Ekim’de aylık yüzde 0,9 düşse de yıllık yüzde 3,8 oranındaki yükseliş, Türkiye’nin son çeyrekteki büyümesine yönelik iyi bir işaret sergiliyor. Yılsonu gelecek yüzde 1 ve üzerindeki büyümeler 2018 Ağustos’undan bu yana ekonomide yaşanan olumsuzlukları geride bırakmanın bir göstergesi şeklinde değerlendiriliyor. Tabii büyümeye ve sanayi üretimine katkı açısından Merkez Bankası’nın (TCMB) efsane faiz indirimlerini de unutmamak gerekiyor.

ekonomi1

Ekim verisi olumluya dönüş işareti

Sanayi üretimindeki dalgalanmayı bazen ihracat, bazen üretim projeksiyonunda çeşitli yazılarla gündeme taşımıştık. ABD/Çin ticaret görüşmeleri, Brexit,  jeopolitik riskler ve kaybolan güven ortamı dünyayı yakından etkilemiş ve tüm ülkelerin sanayi üretimleri yıl boyunca dalgalı bir seyre mahkum olmuştu.

Söz konusu gelişmeler paralelinde Türkiye’de sanayi üretimi de yaklaşık 1,5 yıldır derin dalgalı bir seyir izliyordu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Ekim ayı sanayi üretim verisiyle olumlu havaya girildiğine dair parametreler daha net bilgiler veriyor.  Sanayi üretiminin önümüzde açıklanacak Kasım ve Aralık verileriyle daha mutedil bir seyre gireceği kanaati artık ağırlık kazanıyor.

“Sanayi üretiminde kırılganlık devam ediyor mu?” şeklindeki bir soruya menfi cevap vermektense bardağın dolu tarafına bakıp “Toparlanma sürüyor” demek daha doğru olacağı kanaatini taşıyorum.

Tabii, faizlerdeki düşüş, kredi büyümesi ve artan iç ve dış talep sanayi üretimine ne kadar destek verecek, bunu ilerideki aylar daha iyi gösterecek.

sanayi2

Ağustos –Ekim döneminden iyi sinyal

Yorumlar Eylül’de hesaplanan aylık yüzde 3,4’lük artışın Ekim’deki aylık yüzde 0,9 gerileme ile dengelendiği yolunda. Kasım ve Aralık verilerinde sanayi üretimindeki artışı, yükselen ihracat ve düşen faizlerle oluşan kredi büyümesine bağlamak lazım.

Ekim’de yıllık yüzde 3,8 artan sanayi üretimi geçen Eylül’de de yıllık bazda yüzde 3,4 oranında bir yükseliş kaydetmişti. 2018 Ağustos’undaki krizi düşündüğümüzde Ağustos – Ekim arasındaki toplam sanayi üretiminin bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,4 oranında artmışsa ekonomide ciddi bir kıpırdanmadan söz etmeliyiz. Zira geriye doğru baktığımızda bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3 daralan sanayi üretimi, üçüncü çeyrekte de bu daralmayı yüzde 0,25’e taşımıştı. Söz konusu verilerle önümüzdeki son çeyrekte sanayi üretiminin daha iyi geleceği kuşkusuz. 

Analistlerin dördüncü çeyrek beklentileri hakikaten önemli. Dördüncü çeyrekte yüzde 6’ya yakın bir artış bekleyen analistler yılın tamamında ise sanayi üretiminde toplam GSYH büyüme oranının üzerinde bir artışa imza atılacağını tahmin ediyor.

Şayet ülkeye yeniden güçlü sermaye gelir, ihracata dayalı bir büyüme modeli ağırlık kazanır ve gerçekleştirilecek yatırımların yerli sermaye ve iç tasarruflarla karşılanması yoluna gidilirse elbette düzelme çok çabuk hayata geçer. Orta vadede 2022’ye kadar olan zaman diliminde büyümeler beklentilerin üzerinde bir ivmeyle gerçekleşir. İşsizlik azalır, üretim ve ihracat artar, cari denge ve bütçe gerçekleşmelerinde fazlalar oluşur. Enflasyonla birlikte faizler de düşüş trendinde istikrar kazanır.

ekonomi3

Dünyada genişlemeci politika trendi

Küresel merkez bankaları, 2008 yılındaki krizin etkilerinin silinmesi ve dünyanın yeni bir kriz beklentisinin ortadan kaldırılması adına negatif faiz politikasında ısrarcı görünüyor. Bu haftanın baskın gündemi haline gelen merkez bankaları, faiz kararlarıyla genişlemeci politikaların devamından yana olduklarını gösterdiler. ABD Merkez Bankası (FED), Avrupa Merkez Bankası (ECB), Rusya merkez bankaları para politikalarında yaklaşık aynı paralelde faiz kararı verdiler.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da taşıdığı yüksek faizi, gelişen ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki farkı kapatabilmek adına Temmuz ayından bu yana dört Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında tam 12 puan birden faiz düşürdü. TCMB fırsatı kaçırmadan elindeki tüm avantajlarını kullandı ve yeni yıla yüzde 12’lik bir politika faiziyle girmiş oldu. Merkez Bankası raporunda, yurt içi ve yurt dışı risklerin giderek azaldığı ve iyileşmenin desteğiyle makro ekonomide olumlu bir havanın yakalandığına dair ifadeler kullanıldı. Merkez Bankası, piyasa beklentileri üzerinde faiz düşürürken küresel merkez bankalarından da etkilendiği söylenebilir.

TCMB’nin faiz indirmede ne kadar haklı olduğu da ortaya çıkıyor. Faizlerin yüksek kalması durumunda ülkede batmadık şirket kalmayacak. Koskoca TEMSA’nın faaliyetlerini durdurma sebebi olarak bankaları göstermesi bunun açık bir örneği.

TEMSA açıklamasını görüşlerinize ve yorumlarınıza bırakıyorum…

“Yatırım, üretim ve ihracatı devam ettirme arzusundayız. Ancak bankaların kredilerini vadesinden önce, erken çağırması ve uygulanan hacizler nedeni ile şirketimiz faaliyetlerini mecburen durdurmak zorunda kalmıştır…”

sanayi1

FED faiz artışını bir yıl erteledi

FED Başkanı Jerome Powell, makro ekonomik gelişmelerden memnun ama temkinliliği de elden bırakmıyor ve negatif faiz politikalarında biraz ağır kalıyor. Gelecek bir yıl içinde faiz artışını gündeminden çıkaran FED Başkanı Powell, asıl 2020 yılını değil de 2021 yılındaki dünya ekonomisine yönelik gelişmeleri görmek istiyor.

 FED faizlerini 1,5 – 1,75 aralığında tutacağı ve yıllık yüzde 2’lik bir büyümeyi öngördüğü ortada. 2020 yılındaki başkanlık seçimlerine kadar idare-i maslahat yapacak olan Powell, risklere karşı da ekonomideki olumlu görünümü korumaya çalışacak ve enflasyonu bir miktar daha yukarı çekmeyi deneyecek.

FED’in beklemeye geçtiği artık kesinlik kazandı. Bunda Powell’ı cesaretlendiren husus yürüttüğü faiz politikası. 3 defa üst üste faiz indiren ve söz konusu indirimlerle ekonomide iyimserliği gören Powell’ın stabil beklentiye geçmesi de normal. FED, Trump’ın tüm öfkelenmelerine karşılık Dot Plot Grafiği’ni son dönemde iyi okuyor ve yerinde kararlar alıyor.

Dolayısıyla Powell’ın 2020 yılını mevcut faizlerle idare etme yolunu seçeceği, 2021 yılında ise faizlerin dozunu biraz artırıp ortalama yüzde 1,9’a, daha sonra 2022 yılında ise yüzde 2’nin üzerine çıkarmayı hedefleyeceği sanılıyor. FED’in ABD için büyüme hedefleri de faizler seviyesinde. FED’i en fazla zorlayacak ortam enflasyonun beklentiler ve borçlanma maliyetlerinin yükselmesi. Ancak mevcut enflasyon, büyüme ve  diğer makro datalardaki ılımlı seyir FED’in elini rahatlatıyor.

ABD/Çin’in kısmi anlaşmasını da yazmadan olmaz… 120 milyar dolarlık Çin ürününe yönelik vergi yüzde 7,5’e düşürüldü. 160 milyar dolarlık ürüne yüzde 15 vergi uygulaması ertelendi. 250 milyar dolarlık Çin ürünü üzerindeki yüzde 25 vergi ise henüz korunuyor.

sanayi3

Lagarde ilk sınavını verdi

 Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, Aralık faiz kararıyla ilk imtihanını başarıyla geçti diyemeyiz. Çünkü Lagard, henüz eski başkan Draghi’nin politika izlerini takip ediyor. Nitekim ECB piyasa beklentileri doğrultusunda faiz oranlarını değiştirmedi. ECB temel refinansman faizini yüzde sıfır, mevduat imkanı faizini yüzde 0,5 ve marjinal borç verme faizini yüzde 0,25’te tuttu. Lagarde de diğer merkez bankası başkanları gibi büyüme, sanayi üretimi ve enflasyon projeksiyonları üzerinde fazlasıyla duruyor. Lagarde ECB için majör bir değişim getirir mi, diye sorarsanız ben buna “hayır” diye cevap veririm. Lagarde “Tüm araçları kullanmaya hazırız. Kullanılabilecek bir sonraki araç mali politika” derken aslında genişlemeci politikaları işaret etti. 20 milyar euroluk tahvil alımları devam ediyor. Varlık alımları yeni başkanın politikasını daha iyi ortaya koyacağı kanaatini taşıyorum.

Ekonomistler de son durumu yorumlarken ABD/Çin ticaret anlaşmazlığı ve Brexit’teki belirsizliğin  ortadan kalmasıyla küresel ekonominin bayram havasına girdiğini, İngiltere seçimlerinden çıkan güçlü neticenin Başbakan  Boris Johnson’ı politikalarında elini kuvvetlendirdiğini belirtiyorlar.

Başkanlığını Boris Johnson’ın yaptığı Muhafazakar Parti’nin tek başına iktidara gelmesinin ardından sterlin, ABD doları karşısında yüzde 1,88 değerlenerek 1,3409’a yükseldi. Sterlin, euro karşısında ise yaklaşık son üç buçuk senenin en yüksek seviyesine ulaştı

ECB gibi negatif faiz uygulayan merkez bankalarının başında gelen Japon BOJ da faizlerin düşük kalmasını destekleyenlerden. BOJ Başkanı Haruhiko Kuroda enflasyonun düşmesinden korkuyor ve faiz oranlarında düşüşlere devam edeceğini söylüyor. Kuroda ABD/Çin ticaret müzakerelerinde anlaşmanın sağlanmasını da küresel ekonomi için son derece iyi bir gelişme olduğunu vurguluyor.

Petrol fiyatı arttı, altın hafif düştü

ABD/Çin ticaret görüşmelerinde sağlanan kısmi anlaşma petrol fiyatlarını varil başı brentte 65 dolar seviyesine taşıdı. Amerikan tipi WTI petrolü de son 3 ay içinde ilk kez 60 doları aştı. OPEC ülkelerinin petrol üretiminde kısıtlamayı artırmalarından sonra yükselişe geçen petrol fiyatları, bu defa da ABD/Çin anlaşmasıyla  yükseldi. Petrolün bundan sonra fiyatta yüksek kalacağı, ancak OPEC’in de Mart ayına kadar bir toplantısının olmadığı düşünüldüğünde üretimin artırılmasına yönelik girişimlerin olacağına dair söylentiler yok değil. Petrol piyasasının şu andaki riski büyük bir arz fazlasına sahip olması. OPEC yılsonuna kadar günlük üretimin 0,98 milyon varilde kalacağı, yeni yıl ile birlikte talebe göre günlük arzın artırılabileceği üzerinde duruluyor.

ABD/Çin ticaret müzakerelerinde kısmi anlaşmanın sağlanması petrolde fiyatları artırırken altın fiyatları ise hafif geriledi. Altın fiyatlarındaki düşüşü, uluslararası piyasalarda dolar fiyatlarındaki gerileme önledi. Analistlerin genel yorumu, ABD/Çin anlaşmasının küresel büyümeye pozitif etkisinin olacağı, altın fiyatlarında negatif gelişmenin olacağı, ancak altın fiyatlarındaki gerilemeyi, dolardaki düşüşlerin engelleyebileceği şeklinde.

Yarın işsizlik rakamları açıklanıyor

Gelecek haftanın gündeminde yurt içinde Eylül ayı işsizlik oranları ile Kasım ayı Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi ile ilgili veriler var. Yine TCMB’nin açıklayacağı Para Politikası Toplantı Özeti, tüketici güven endeksi ve Kasım ayı konut satışları da diğer önemli gündem maddeleri arasında.  ABD Senatosu 1915 olaylarını sözde Ermeni soykırımını tanıyan tasarıyı oybirliğiyle onayladı. Yasal olarak bunun bir bağlayıcılığı bulunmuyor ama ABD’den gelen böyle bir karar sıkıntı veriyor. Tasarıyla ilgili gelişmeler yine piyasaların gündeminde.

Yurt dışında ise İngiltere Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası faiz kararı, ABD’de; PMI, sanayi üretimi, kapasite kullanım, cari işlemler dengesi, işsizlik başvuruları, enflasyon ve büyüme verileri takip edilecek. Euro Bölgesi ve Almanya’da PMI, enflasyon, dış ticaret ve cari denge verileri açıklanacak. Japonya’da; dış ticaret, enflasyon, Çin’de ise sanayi üretimi ve perakende satışlar piyasaların takibinde olacak.

Bütün yatırım araçları kazandırdı

Yurt içinde faizlerde düşüş eğiliminin sürmesi, yurt dışında ABD/Çin arasında yürütülen ticaret müzakerelerine ilişkin iyimserlik ve İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma süreci olan Brexit’te çıkışın kesinleşmesi piyasalarda risk iştahını artıyor. 

Borsa İstanbul'da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 1,48, altının gram fiyatı yüzde 1,18, dolar/TL yüzde 0,9 ve euro/TL yüzde 1,58 yükseliş kaydetti.

BIST 100 endeksi, en yüksek 111.910,40, en düşük 107.464,90 puanı gördükten sonra haftayı 110.476,59 puandan tamamladı. Kapalıçarşı’da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış 275,20 lira, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 1,16 değer kazancıyla 1833 lira oldu. Geçen hafta 443 lira olan çeyrek altının satış fiyatı bu hafta 448 liraya çıktı. Dolar yüzde 0,69 değer kazanarak 5,8247 liraya, euro da yüzde 1,58 artarak 6,4860 liraya yükseldi. 

Hafta sonunda 1000 TL’lik yatırım; borsada 1014,8 TL, dolarda 1009 TL, euroda 1015,8 TL ve altında 1011,8 TL oldu.

BIST 100…

Borsa İstanbul BIST 100 endeksi sanayi üretimi verisindeki artışla 112.000 sınıra kadar çıkmasının ardından ABD Senatosu’ndan gelen Ermeni soykırımı ile ilgili haberle borsa 110.000 sınırına kadar geriledi. Daha sonra gelen alımlarla borsa haftayı 110.476 puandan tamamladı. BIST 100 endeksinin 111.200 puanın üzerinde kalıcı olması durumunda yükseliş eğiliminin 115.000 sınırına dayanacağı tahmin ediliyor. Aşağı sarkmalarda ise  109.400 kuvvetli destek görünümünde.

DOLAR/TL…

ABD/Çin anlaşması, Brexit’in netliğe kavuşması, TCMB’nin sert faiz indirimiyle sanayi üretimindeki yüksek oran kurda gelgitleri beraberinde getirdi. Haftayı 5,82 seviyesinden kapatan dolar/TL paritesinde 5,78’ler güçlü destek konumunda. 5,80 aşağı kırılmadığı sürece 5,90 ve 5,95’ler gündeme gelebilir. Aşağı harekette ise 5,70’ler en dip seviye olarak görülüyor.

ekonomi2

EURO/TL…

Euronun güçlenmesinde ECB’nin yeni başkanı Christine Lagarde’ın ilk faiz kararı toplantısı etkili oldu. Ayrıca ABD/Çin ticaret görüşmelerinde anlaşma sağlanmasıyla euro, dolar karşısında değer kaybetti ve 1,11 seviyelerine geriledi. Özellikle Lagarde’ın faizleri sabit bıraktığı toplantı sonunda yaptığı maliye politikalarıyla ilgili açıklama euroya destek veriyor. Türk Lirası ise TCMB’nin faiz indirmesiyle döviz karşısında güç kaybetti. Sanayi üretimiyle ise kuvvetlendi. Teknik olarak 6,48 seviyesindeki euro/TL’de 6,45 pivot bölge. Buranın güçlenmesi durumunda 6,52’ler gündeme gelebilir. 6,45’in aşağı yönlü kırılması durumunda 6,35’ler beklenebilir.

ONS ALTIN…

FED’in faiz oranlarını uzun süre koruyacağına dair haberlerle fiyatta sabit kalan ons altın, ABD/Çin anlaşması üzerine kayıplarını 1464 dolara kadar taşıdıktan sonra anlaşmalardaki pürüzlerin gerginlik oluşturmasıyla yeniden 1475 dolara kadar yükseldi. Altının yükselmesini engelleyen diğer sebep ise ABD 10 yıllıklarındaki getiri artışları. Ons altında 1470 dolar belirleyici pivot. Buranın güçlenmesi durumunda 1480 ve üzeri gündeme gelebilir. Aşağı sarkmalarda ise destek olarak 1460 ve 1455’ler takip edilebilir.

PETROL…

OPEC toplantısında alınan kısıntı kararıyla brentte 64 doları geçen petrol Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) kısıntının gelecek yıl arz fazlasının önüne geçemeyeceğini ve petrol stoklarının ilk çeyrekte günlük 700 bin varil artabileceğini bildirmesi üzerine fiyatlar tekrar geri geldi. Ancak ABD/Çin anlaşmasının ardından yükselen fiyatlar brentte 65 doları, WTI’de 60 doları yakaladı. Teknik olarak 64 dolar fiyatı koruyan brentin bu seviyeden aşağı fazla gelme ihtimali yok. WTI’de de 59 dolar alt sınır görüntüsü veriyor. Üst sınır ise 61 dolar. Brentte üst sınırın 66 dolar olduğu tahmin ediliyor.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları