Dolar $
32.46
%-0.15 -0.05
Euro €
34.79
%-0.54 -0.19
Sterlin £
40.61
%-0.45 -0.18
Çeyrek Altın
3997.17
%0.12 4.89
SON DAKİKA
Son Yazıları

Ortaklık; risk azaltır sermaye büyütür

22 Haz 2020

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, sektörlerin zor dönemlerde finansal sıkıntılar yaşadığını belirterek riskleri azaltmak, piyasayı canlı tutmak, tasarruf ve finansman yönetimiyle sermaye ve iş geliştirmek için firmaların ortaklık yapıp şirketleşebileceklerini ve küresel işletmeler haline gelebileceğini söyledi.

Başarılı şirketler her zaman başarılı ortaklıklar sayesinde gelişir ve büyür. Ancak kötü ortaklıklar da başarılı şirketlere sekte vurabilir. Dolayısıyla ticaretin her alanında olduğu gibi güvenin yanında doğru ortaklığı yapabilmek de önem arz ediyor.

Özellikle ticarette ortaklık, kültürümüzün bir parçası. Dinimizin öngördüğü en önemli ticari uygulamalardan biri… Belli miktarda sermaye koyarak ticaretten elde edilecek kârı paylaşmak mal ortaklığı… Mal yerine sanat ve mesleklerini ortaya koyarak yapılan birliktelik iş ortaklığı… Söz konusu ticari birlikteliklere mufavaza, inan ve mudarabe de deniyor. Sermaye, mal, kredi ve itibar ile kurulan ortaklıklar da müşareke şeklinde geleneğimizde iş modeli olarak yerini almış. Bahsedilen ortaklıklar bugün daha sistemli bir şekilde ticaret hayatında icra ediliyor.

Ortaklar kâr, zarar ve yükümlülükleri belirlenen oranlara göre paylaşırlar. Ortaklıkta en büyük dezavantaj ortakların tüm yasal borç ve yükümlülüklerini yetkileri dahilinde sınırsız kullanmaları şeklinde ifade edilir. Onun için güven esaslı her şeyin şeffaf olarak ortaya konduğu yazıya dökülmüş ve ortakların sınırları belirlenmiş ortaklıklar hem uzun ömürlü hem de verimi yüksek oluyor. Ortaklığın avantajları da var… Günümüzdeki işletme ortaklığı; kâr ve zararın her bir sahibi için bireysel ve vergi beyannamesi üzerinde raporlanmasına izin verir. Diğer taraftan kurulması ve iş ortamlarının açılması nispeten kolay olan ortaklıklarda ortaklar yetenek ve güçlerini daha iyi şekilde kullanabilir.

Ticarette ortaklığın gücü

Güvenin yanında eski dilde mükatebe denilen her ortağın tüm yükümlülükleri, sorumluluğu, yetkisi, sınırı ve gücünün net bir şekilde yazıya dökülmesi ve kâr dağıtımı da ona göre yapılması şirket ömürlerini uzatıyor.  

Örnekleri de ortada… İşletmelerde kurumlar arası ortaklık, bireysel ortaklıklardan daha başarılı olduğu gözleniyor. Zira kurumsal ortaklıklarda karar vericiler, işletme bilgisine sahip deneyimli yöneticiler şirketlerini bir müddet sonra küresel hale dahi getirebiliyor.

İşletmelerin bugün en çok zorluk çektiği alan finansman. Özellikle kriz ve daralmalarda firmalar üretim, istihdam ve pazarlamada sıkıntılar çekerken ayakta kalma konusunda da sermayeye ihtiyaç duyuyor. Öz sermaye ve tasarrufların yetersiz kaldığı durumlarda işletmeler günün de finansman modeli olan bankacılık kanalıyla kredili borçlanmaya sarılıyor.

Mal, sermaye, yetenek, itibar, işletme, finans yönetimi ve pazar bilgisi gibi birçok yönü bir araya getirip kurulan ortaklıklar ise ekonomik daralmalara karşı en dayanıklı müesseseler olarak hayatiyetini devam ettiriyor.

Finans önemli ihtiyaç

Koronavirüs pandemisinin hâlâ etkisini devam ettirdiği ve küresel korumacılık sebebiyle ülke ekonomilerinin daraldığı günümüzdeki olumsuzlukları aşmada şirket ortaklıklarının önemini İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç ile değerlendirdik.

İşletmelerin hayatiyetini sürdürmesi için bugün en fazla ihtiyaç duyulanın finans olduğunu ve söz konusu ihtiyacın giderilmesinde neler yapılmasını dile getiren İTO Başkanı Avdagiç, ülkelerin en büyük hedefinin ekonomik büyümeyi sağlamak, toplumsal refahı temin edip artırmak olduğunu, bunun da işletmeler marifetiyle yapıldığını ve burada özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelere (KOBİ) büyük iş düştüğünü söylüyor.

KOBİ’lerin esnek üretim yapıları, değişen şartlara hızla uyum sağlayabilen dinamik ve bürokratik olmayan yönetim tarzlarıyla yenilikçi ve değişime ayak uydurabildiğini belirten Şekib Avdagiç, gelişmenin ve sürdürülebilir kalkınmanın temel taşları olan KOBİ’lere özel ilginin gösterilmesi ve finans ihtiyaçlarının giderilmesi gerektiğini dile getiriyor.

Üretimin olmazsa olmazı

KOBİ’lerin söz konusu niteliklerini sürdürebilmeleri, ülke ekonomisine verimli ve üretken bir şekilde katkıda bulunmaları için finansman ihtiyacının karşılanması gereğine vurgu yapan Avdagiç,  “Finansman, üretimin olmazsa olmazı. İşletmeler ihtiyaçları olan finansmanı ya öz kaynaklarıyla sağlar ya da bankalar vasıtasıyla. Ağırlıkla da yurtiçi veya yurtdışı bankalardan finans ihtiyaçlarını temin ederek faaliyetlerini sürdürmeye çalışırlar” bilgisini veriyor.

Kriz ve ekonomik daralma gibi kritik dönemlerde finansman ihtiyacının büyük bir sıkıntı olarak KOBİ’lerin karşısına çıktığını anlatan Şekib Avdagiç, “Dolayısıyla işletmeler ile finans çevreleri, yani bankalar arasındaki ilişki çok hayati bir konu olarak gündeme geliyor” diyor.

Kredi bulmak kadar, borçlanmadan elde edilen finansın yönetiminin fevkalade önemli olduğunu vurgulayan İTO Başkanı Avdagiç, “İşletmelerde finans yönetimi temel konu. Çünkü finansal yönetimini iyi yapamayan bir işletme küresel ekonomide bir kriz olması durumunda borçlarının yüksek olmasından dolayı iflasa sürüklenebilir” uyarısını yapıyor.

Sorunu bitirecek çözümler

Finans ve sermaye sorunlarını bitirecek çözüm ne olabilir, şeklindeki sorumuzu cevaplayan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, bunun iki temel çözümü bulunduğunu, birincisinin tasarruf bilincini geliştirme, diğerinin ise bankacılık sistemi olduğunu söylüyor.

Modern ekonomide temel aktörlerden biri haline gelmek isteniyorsa oyunun kurallarına göre oynanması gerektiğinin altını çizen Şekib Avdagiç, “Batı’daki sanayi devrimi sonrası oluşan ekonomik yapının da temel direklerinden biri tasarruftur. Bir toplumun tasarrufu ne kadar çoksa ekonomik gelişmesi için kendi öz kaynakları da o kadar çok demektir. Çünkü tasarruf, eşittir yatırım demektir. Böylece yatırım için sermaye sorununu çözmüş olursunuz” diyor.

Bankacılık sisteminin de finans ihtiyacının karşılanmasında önemli bir müessese olduğuna dikkat çeken Avdagiç, işletmeler ile bankalar arasındaki sağlıklı ilişkinin ekonomiler için olmazsa olmaz olduğunu belirtiyor ve Almanya örneğini veriyor.

Şekib Avdagiç, “Almanya, çeşitli nedenlerle geç kaldığı sanayileşme yarışında arayı hızla kapatıp öne geçmeyi başardı. Bunu ortaya koyduğu finansman yöntemiyle gerçekleştirdi. 1800’lerin sonundan itibaren Alman bankaları ve finans çevreleri, yerli sanayiyi geliştirmeyi ödev olarak gördüler. Devletin koordinasyonunda özel sektörü, milli bir sorumluluğu yerine getirme ruhuyla finanse ettiler. Kat ettikleri mesafe ortada… Biz de bunu başarmak zorundayız. Sermaye ve finans sorununu da kendi iç dinamiklerimizle çözmeyi başarmalıyız” ifadelerini kullanıyor.

Yeni normal ve finans ihtiyacı

Pandemi ile birlikte ticarette de değişiklikler olduğunu ve gelecekte olacağını dile getiren İTO Başkanı Avdagiç, “Öncelikle şunun altını çizmeliyiz: Koronavirüs salgını etkisinden bir şey kaybetmedi. Bulaştığı insan sayısı artarken, Kovid-19’a karşı kesin bir tedavi ve aşı da henüz bulunamadı. Bu nedenle sağlığımıza olduğu gibi ekonomimiz ve ticaretimizin üzerindeki olumsuz etkilerinin süreceği tahmin ediliyor. Azalan ve ne zaman düzeleceği belli olmayan talep ile bozulan tedarik zinciri, işletmelerde nakit ve işletme sermayesi sorunlarına yol açtı. Tüm ülkeler gibi bizde de hükümet bu sorunu ortadan kaldıracak öncü tedbirler aldı. Bir yandan bazı kredi ve destek paketlerini devreye sokarken, diğer yandan bankalara şirketlerle ilişkilerinde rehber olacak kurallar ve ilkeler ortaya koydu. Ancak pandemiyle piyasaların bozulmasına, işletmelerin nakit sıkıntısı çeken müşterilerden alacaklarını zamanında tahsil edememesine yol açtı. Bu da nakit akışları bozdu, finansmana olan ihtiyacı daha da artırdı” bilgisini veriyor.

Bilançolar sağlam olmalı

Söz konusu kriz dönemlerinde çeşitli alternatif kredilerin önemi artarken daha çok birleşme ve satın alma gibi alternatif opsiyonların değerlendirilmesinin de öne çıktığını ifade eden Avdagiç, daralma dönemlerinde işletmelerdeki bilançoların sağlam olmasını istiyor. Bu noktada hükümete, bankalara ve işletmelere önemli sorumluluklar düştüğünü belirten Şekib Avdagiç şöyle diyor:

“Bu sorumluluklar hakkıyla yerine geldiğinde ortaya çıkan finans darlığı ve borçluluk ortadan kaldırılabilir. Birincisi; hükümetimizin Kısa Çalışma Ödeneği gibi destekler ile vergi ödemelerinin vadelendirilmesi gibi uygulamaları çeşitlendirerek, pandeminin etkisi ortadan kaldırılıncaya kadar devam ettirmesi önemli. İkincisi; bankalar, varlık ve kazanç sebepleri olan reel sektörün ayakta durması için ‘kolaylaştırıcı’ her türlü önlemi en uygun şartlarda temin etmeliler. Bu yöndeki uygulamalarından kısa dönem beklentileri sebebiyle vazgeçmemelidirler. Üçüncü olarak da; şirketlerimiz nakit akışlarını çok daha dikkatli yönetmeli.”

İTO Başkanı Avdagiç, ayrıca işletmelerin maliyet yönetimine önem vermelerini, öz kaynaklarına yönelmelerini tavsiye ederken, “İşletmemizi kişisel zenginliğimiz için vasat olarak görmeyeceğiz, kişisel varlıklarımızı şirketlerimizi zor dönemlerde yaşatmak için kullanacağız ki, kendimiz ve ülkemiz için üretimin çarklarını çalışır vaziyette tutalım” tavsiyesinde bulunuyor.

Pandemiye esir olmayalım

Pandeminin küresel ekonomi ve ticaretine zarar verirden diğer yandan birçok yeniliği de beraberinde getirdiğini vurgulayan Şekib Avdagiç, burada başı çeken gelişmenin dijital dönüşüm olduğunu vurguluyor.

İşletmelerin bundan sonra “Dijital dönüşüm ile daha dinamik bir arz zincirine nasıl sahip olabiliriz? İmalatınızı daha rekabetçi hale nasıl getirebiliriz?  Arz zinciri büyük bir maliyet ve risk olmadan yeni bir coğrafyaya (pazara) nasıl taşınabilir?” sorularını kendilerine sormalarını ve bir yol haritası belirlemesinin gereğine vurgu yapan Avdagiç, “Evet, koronavirüs tarihin akışını hızlandırdı. Bir anlamda ünlü ekonomist Milton Friedman’ı doğruladı. Friedman şöyle diyordu: ‘Ancak gerçek ya da hissedilen kriz, reel bir değişim ortaya çıkarabilir. Bu kriz çıktığında alınan önlemler daha önce kullanılmamış fikirlere dayanır…’ Biz de korona günlerinde kazananların, gerçek değişimi yapanlar olacağına inanıyoruz. Süreci covid-19’a esir olmadan yönetmeliyiz” diyor.

İşimizi büyütmek zorundayız

Geçmişteki ticari hayatta ortaklığa dayalı iş modelinin başarıyla uygulandığını ve sistemin adeta geleneksel hale geldiğini hatırlatan İTO Başkanı Avdagiç, “Geleneğimizde, riski azaltmak, piyasayı canlı tutmak için yüzlerce yıl başarıyla uygulanmıştır. Model ile küçük ölçekli şirket anlayışından, uzak mesafeli büyük hacimli işler yapabilen şirketler ortaya çıkmış. Bu durum bugün de mümkün” diyor.

Türk tarihindeki ortaklık ve şirketleşmenin Batı’daki sanayi devrimine giden yolda bir ilham kaynağı olduğunu  belirten Avdagiç, “Sistemin bir diğer özelliği de doğru bir şekilde uygulanabilirse, sistem dışındaki birikimlerin de üretimin içine çekilmesi mümkün olacak. Böylece hem mevcut ve kârlı sektörlerdeki şirketler, üretimlerine devam edecek, hem de finansman ihtiyacı için öz kaynaklar ve tasarruflar kullanılacak” şeklinde konuşuyor.

Yeni finans modelleri şart

Finansman ihtiyacı için bugün ‘ortaklık’ yerine borçlanmanın tercih edildiğini ve modelin ticarette yaygın olarak kullanıldığının altını çizen İTO Başkanı Şekib Avdagiç, kredi sürecinin iyi yönetilemediği borca dayalı finansla desteklenen işletmelerde büyük sorunların oluştuğunu belirtti. Avdagiç, borca dayalı finans sisteminde yatırımlar ve ihtiyaçlar için kredi tedarik edemeyen işletmelerin sektörden çekilme riski ile karşı karşıya kaldığını, kredi temin edebilen birçok firmanın ise kriz ve daralmalarda aşırı borçlanma sebebiyle iflas etmekten kurtulamadığını dile getirdi. Avdagiç, “Bu açıdan işletmeler iş büyütme ile finansman ihtiyacını sorunsuz olarak sermaye piyasaları ve ortaklığa dayalı finansman modelleriyle giderebilir” diyor.

Avdagiç, hem işletme ortaklıkları hem reel sektörün sermaye piyasalarından daha fazla kaynak temin edilmesini sağlayan vergisel teşviklerin bugün için önemi haiz olduğunu, aynı zamanda KOBİ’ler için girişim sermayesi yatırım fonu modeli ile borçlanma aracı ihtiyaçlarını kolaylaştıracak düzenlemeleri beklediklerini belirtiyor ve “Bu gibi uygulamalarla reel sektör şirketlerinin sermaye piyasasını kullanması desteklenecek ve kaynak bulma ihtiyacı da karşılanmış olacak. Yeni normalde yeni finans modelleri devreye girmeli” ifadelerini kullanıyor.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları