Belirsizliklerle nereye kadar?
Enflasyonda zayıflama dönemi sürecine girildiğine dâir rivayetler fazla. Rakamlarla rivayetleri sıralasak iki yazı boyu yere ihtiyaç var. Ama asıl enflasyonda sorulması gereken "Tepe noktası"…
Enflasyonda olması gereken
yere ulaştık mı, ulaşmadık mı? Veya enflasyon rakamları daha nereye kadar
gider? Yok yok, söz konusu rivayetlere göre enflasyon nereye kadar gidemez?
Bence en doğru soru bu zannederim!
Mâdem nisanda aylık bazda
en az yüzde 2,5 manşet enflasyonda bekliyorduk da rakam niçin yüzde 1,69 geldi?
Yıllık yüzde 20,33 bekliyorduk da niçin 19,50’ye demir attık?
Enflasyonun gidişâtında
gerçek manada irdelenmesi gereken mahal burası!
Çoğu analist olayı zayıf
talebe bağlıyor… Burası tamam… Ama bu talepsizlik gıda fiyatlarının yıllık
yüzde 32’ye yaklaşmasına, Merkez Bankası’na karşı rezerv ve sıkılaştırmada yaşanan
tartışmalara ve emtia fiyatlarındaki artışlara rağmen nasıl oluştu?
Buna cevap bulmamız
lâzım…
***
Maamafih enflasyon
rakamları açıklandıktan hemen sonra döviz kuru ile faizin durumuna baktım. Kur
ve faizin enflasyondan etkilendiğini pek görmedim. Dolarda hafif bir yükseliş
var… Euroda ise hafif bir gerileme… Sebebi ise euro/dolar paritesi kaynaklı.
Yani para ve sermaye piyasaları kur ve faiz konusunda enflasyona karşı oldukça
temkinli…
Enflasyonun düşeceğine
artık herkes inanıyor sanki… En azından analistlerin dediği baz etkisi var ya!
İşte bu sebeple manşet enflasyon siyasette veya ekonomide önemli bir olumsuzluk
olmadığı sürece yaz aylarında yerlerde sürünecek.
Keşke fiyatların son 4
ayda bir ileri bir geri yaptığı ortamda Merkez Bankası belirsizliklerini
üzerinden atabilseydi de enflasyon bu ay yüzde 15’leri görseydi.
***
Piyasa analistlerinin
pozitif bir şaşkınlık yaşadığını rahatça söyleyebilirim. Zirâ enflasyonun 0,21
puan da olsa bu derece aşağı yönlü boyun eğeceğini hiç kimse beklemiyordu. Bir
analistin yorumunu da analiz ettim… “Bizim beklentimiz yüzde 2,2’ydi. Ama
enflasyonun daha aşağıda gerçekleştiğini gördük. Bir bakıma şaşırdık...” diyor…
Şaşırmak lâzım tabi… Gıda
fiyatları son 15 yılın zirvesine çıkmış. Aylardır gıdadan çeken enflasyon gıda
fiyatlarının daha yükseldiği bir ayda gerilemesi hakikaten düşünülecek bir
olay.
O zaman işi kalem kalem
masaya yatıralım… Bu ay yüzde 1,4’lük artış ile gıda enflasyonu yıllık yüzde
31,86’ya gelmiş… Taze meyve ve sebze kalemi ise yüzde 3,7 düşse de işlenmemiş
gıda tarafındaki yüzde 1,8’lik artış gıda enflasyonunu yüksek tutmuş. Ayrıca
alkollü içecekler ve tütün kaleminin aylık yüzde 6,8 artması da enflasyonun
yüzde 19’larda kalmasını desteklemiş…
***
İyi de bu enflasyonu aşağı
çeken şey ne?
Olay şu… Fiyatlar ne kadar
artarsa artsın, vatandaş giderek harcamaktan elini eteğini çekiyor… Veya
ihtiyaçlarını ileriye öteliyor… Eline avucuna bakıyor… Olsa da olur, olmasa da
olur, diyor. Nitekim bunu çeyreklerde ve yılsonu büyümelerde rahatlıkla
görebileceğiz.
Merkez Bankası, 70 doların
altına inmesinin muhal olduğu mahalde Brent’te petrol fiyatlarını hâlâ 67 dolar
hesaplarken enerji maliyetlerinin ekonomiye nasıl yansıyacağını henüz
hesaplayan yok gibi. Ya kur geçişgenliğine ne diyeceksiniz? Bir de siyasetteki
angajmanlar devreye girerse riskler nasıl savulacak?
Ardından hiç kimse
tüketici fiyatlarıyla üretici fiyatları arasında açılan makasa dikkat etmiyor…
Bir tarafta yüzde 19,50… Diğer tarafta yüzde 30,12… Yaklaşık 11 puanlık bir
açıklık… Peki bu makas nasıl izole edilecek? Üretici fiyatları artarken
tüketici fiyatların gerilemesi ileriye potansiyel bir fiyat birikimi
oluşturabilir mi, buna bakmak lazım derim.
***
Tabi enflasyon denilince
faizler akla geliyor. Merkez Bankası bundan sonra nasıl bir projeksiyon
izleyecek, takip hep o yönde. Kısa süreçte faizlerle oynamama sinyali aldığımız
Merkez Bankası’nın sıkılaştırmadan vazgeçmesi diye bir yola gireceğini söylemek
zor.
“Merkez, Haziran’da faiz
indirimi için toplanacak” diyenlere, “Temkinli olun… Büyüme noktasında bu yılki
zafiyetimizi kabul edip, gelecek yıla odaklanalım” derim.
Bakınız, ekonomik
büyümenin öncü göstergelerinden İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat PMI
(Satın Alma Yöneticileri Endeksi) 46,8 olan Mart’taki değer Nisan’da 46,3’e
geriledi. İstanbul PMI ile ilgili daha iyi sinyal verdi. Mart’taki 46,6
seviyesi Nisan’da küçük de olsa 46,8’e çıktı. Söz konusu değerler TL’deki
zayıflığı daha da artırabilir.
Dolayısıyla Merkez
Bankası’nın faizle dansında bu yılı es geçsek daha iyi olur kanaatimdeyim.
Son söz: Nisan ayı
enflasyonundan benim anladığım; enflasyon görünümüne ilişkin belirsizliklerin
henüz giderilememiş olması. Belirsizliklerin âcilen giderilmesi kanaatimce
bugün için yapılacak en iyi iş.