Dolar $
32.56
%0.12 0.04
Euro €
34.93
%-0.14 -0.05
Sterlin £
40.73
%-0.15 -0.06
Çeyrek Altın
4011.38
%0.48 18.92
SON DAKİKA
Son Yazıları

6,20 liralık kuru hak etmiyoruz!

08 May 2019

Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) yaklaşık 40 gündür beklenen kararı nihayet önceki akşam saatlerinde geldi. Ama ne geldi… Çoğu kapalı olduğu halde daha haberin ilk duyulduğu anda iğneler üzerine oturan piyasalarda ilk tepki döviz kuruyla başladı. Hemen kendini 6 liranın üzerine atan dolar kuru, günün ilk ışıklarıyla birlikte 6,18 lirayı görerek yapılacak seçimin gelecekte başta siyasî ve ekonomik etkilerinin olabileceği mesajını verdi.

Bir seçim kararı dâhi Türkiye’yi bu kadar gerebiliyorsa, bunun altındaki asıl sebepleri aramak lâzım. Zirâ Fitch Ratings Direktörü Paul Gamble’ın da dediği gibi seçimin tekrarı çok önemli değil. Önemli olan bu dalgalanmalara karşı duruş… Cari açığın, rezervlerin nu durumda? Büyük şoklara karşı direncini ölçebiliyor musun? Bilhassa borçlarda stres testlerine hazırlanmak gerekmiyor mu? İthalatı düşürürken yerli malları ihracata ne kadar dahil edebiliyorsun? Dış finansman ihtiyacında oluşan riskleri görüp tedbirlerini alabiliyor musun?

Bakınız yapılması gereken çok basit… Önce siyaset durgunlaşmalı, durağanlaşmalı, normalleşmeli… İnanın siyaset normalleşirse faizler de, bugün 465 puana çıkan CDS’ler de dengeye gelecek. Çünkü Türk ekonomisi ne 6,20 liralık dolar kurunu, ne de 500’lere yaklaşan CDS’leri hak ediyor.

Siyasetin normalleşmesiyle birlikte hemen en irilerinden başlayarak en küçüğüne kadar bir tane bile atlamadan yapısal reformları Türkiye’nin gündemine sokmak şart. Enflasyon, işsizlik tek rakamlara çekilmeli…  Cari açık sorunu reel olarak tamamen ortadan kaldırılmalı… İthalat düşerken yerli sanayiye ağırlık verilmeli… İnanın şu saydığımız iki üç kalem hakkıyla bile yapılsa işler bir anda düzelecek.

Korkum ne biliyor musunuz… 2019 yılının da kaybedilmesi… Özellikle siyasi cephede artan tansiyon; piyasa ve ekonomi cephesinde yeni bir belirsizliğin de kapısını aralıyor. Anladığım şu ki İstanbul seçiminin yapılacağı 23 Haziran’a kadar birçok enstrüman fiyatlansa da piyasalarda dalgalanma bitmeyecek. Bu dalgalanmalara yeni iç ve dış risk faktörleri de eklenirse “önümüzdeki 2 ay zor geçecek” görüntüsü sergiliyor.

Geçen yazılarımdan birinde “Bundan sonra seçimin ‘S’sinden bahsedene bir vatandaş olarak hakkımı helal etmiyorum…” demiştim. Neticede haklı çıktım… Keşke çıkmasaydım…

İşte ortaya çıkan manzara…

31 Mart seçimleri öncesinde 5,58 seviyesinde olan dolar/TL kurunun bugün 6,1 seviyelerine gelmesinde en önemli etken siyaset. Maalesef seçimden bu yana geçen yaklaşık 40 günlük süreçte seçimle ilgili belirsizlik giderilemedi. İki gün önce 430’larda olan CDS’lerimiz de ne yazık ki bugün itibariyle 465 seviyesine çıkarak risk priminde en kötü ülkeler portföyüne girdik.

Yüksek CDS’lerin arkasında elbette dış ve iç riskler mevcut… Bölgesel veya konjonktürel riskler peşimizi bırakmıyor… Kısa ve orta vadede ABD ile yaşanan Suriye krizini müteakip S-400 gerginliği, yine ABD’nin İran’ın enerji ihracatını önlemeye yönelik içinde Türkiye’nin de olduğu 8 ülkeye ithalat muafiyetini kaldırması Türk CDS’lerini yukarı taşıyan sebepler olarak öne çıkıyor.

Küresel ticarette korumacılığı bir kenara atamayız. Dünyada bolca tartışılan ticarî korumacılık küresel kaygı gibi görünse de Türkiye ekonomisinin baş belâlarından biri. Bilhassa ABD ile Çin arasında korumacılığa çözüm bulabilmek için yürütülen görüşmeler aynen bizim İstanbul seçimlerine benziyor. Nitekim daha birkaç gün önce ABD ile Çin arasındaki görüşmelerin sekteye uğrayacağına dâir haberler bile tüm dünya piyasalarını altüst etmeye yetti.  Yurt dışı satış baskısından Türkiye piyasaları da ciddi etkileniyor. Ama tedbir de almak gerekmez mi?

Sadece kur ve CDS tarafından değil ülkedeki 5 ve 10 yıllık tahvil faizleri yukarı yönlü hareketlendi. Yüzde 25’leri geçen 2 yıllık tahvil faizinin dünkü primi yüzde 4’leri geçti. 5 yıllıklar yüzde 24’ün hemen üstüne çıktı. 10 yıllık tahvil faizi ise yüzde 20,64’le prim üzerine prim yapıyor.

Sonuç ise şu: İş dünyasında hayal kırıklığı… “Hiç değilse seçimden sonra yılın kalan 3 çeyreğinde işleri toparlarız” diye umut besleyen iş dünyası, seçim belirsizliği ve tartışmaların uzaması ve hatta belirsizliklerin yılın ikinci yarısına da atlaması sebebiyle “Bu yılı da mı kaybettik?” diye soruyor.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları