Li, Wang gibi bazı araştırmacıların yaptığı çalışmaların sonucuna göre depremde ölmek fakir milletlerin kaderi. Benim düşünceme göre ise ülke gelir düzeyi her şeyi açıklamaya yeten bir kıstas değil.
Satranç ile ilk tanışmam sanırım 1984 yılında oldu. Henüz 9 yaşında olmama rağmen bu oyunu oynayabilen insanlara olan hayranlığım, kısa sürede bunun bir oyun olmadığı bir savaş stratejisi olabileceği konusunda tuhaf bir hisse kapılmamı sağladı.
Son zamanlarda depremin iyice unutulduğunu görüyorum ve bu kabullenme sanki öğrenilmiş bir çaresizlikmiş gibi geliyor bana.
DuvarBugün felsefeci yanım, görüşlerini en fazla beğendiğim filozofun gözlüklerinden şu an yaşadıklarımızı yorumlamak istedi. Bu nedenle filozofun Duvar adındaki hikayesinden yola çıkmak istedim. Ancak yine de filozofumuzu birlikte tanıyalım istiyorum.
Ekonomik kriz ülkemizi işgal ettiği için son zamanlarda para ile ilgili yazılmış en iyi kitaplardan birisini sizin için analiz etmek istedim.
Yapay zeka, kanser hücreleri gibi çoğalarak dünyayı istila ederken, insanlar cep telefonlarının renkli camlarının gönüllü tutsağı oldular.
Tuhaf bir soru biliyorum ancak inanın bana bu sorunun cevabı hiç önemli değil. Peki Einstein yaşarken Almanya Başbakanı kimdi? Maalesef bu da çok önemli değil…
Geçen hafta 17 Ağustos 1999 depreminin 25. yılına girdik. Ve hiçbir 17 Ağustos bu kadar sessiz sedasız geçmemişti. Kim bilir belki 6 Şubat depremlerinden sonraki sürecin unutulması için depremi hatırlatacak programların en aza indirildiği adeta halen çözülemeyen bu problemin devletin acizliği gibi gözükmemesi adına sesinin kısılması gerekiyordu belki de…