Dolar $
32.25
%-0.05 -0.01
Euro €
34.7
%-0.06 -0.02
Sterlin £
40.35
%-0.14 -0.05
Çeyrek Altın
3917.65
%-0.22 -8.63
SON DAKİKA

Wagner isyanı ve dezenformasyon

Rus paralı askerlerini ifade eden Wagner'in kuruluşuyla ilgili kesin bilgiye ulaşmak kolay değil. Devletlerin resmi ordularının asker sayısı, icraatları, askeri envanterleri bile güvenlik gerekçeleriyle ve günümüz siber saldırıları sebebiyle tam olarak kamuoyuyla paylaşılmazken, Wagner gibi paralı askerler hakkında dezenformasyona uğramamış- berrak bilgiye ulaşmak oldukça zor. Wagner'in Libya, Suriye ve Ukrayna'da çatışmalarda görev aldığı biliniyor.

Ukrayna Savaşı ilk patlak verdiğinde de Rus generaller bir bildiri yayınlayarak, hatta çokça izlenen bir video çekerek yapılanların yanlışlığını, Rus topraklarının doğrudan tehdit altında olmadığı sürece saldırmanın ve savaşa girmenin hata olacağını söylemişlerdi. O tarihlerde de “darbe” iddiaları gündeme gelmişti ancak bunun içi doldurulamadı, çünkü büyük bir orduya, otoriter bir yapıya sahip Rusya’da, balyoz gibi inen devlet gücüyle Putin’e başkaldırmak kolay bir iş değil. Benzer şekilde, uçaklar, helikopterler, devasa bir asker gücü, hatta nükleer silaha sahip bir ordunun baş komutanına kafa tutmak, yıllardır devleti yönetme tecrübesine, istihbarat geçmişine sahip bir lideri devirmek de hiç kolay değil. Putin’in, Ukrayna Savaşıyla ilgili beklentileri belki tam olarak gerçekleşmedi ancak Putin hala çok güçlü bir figür ve ciddi bir halk desteğine de sahip. Bu sebeple Wagner’in başkaldırısının ya da buna benzer yapıların Rus devletini, Rus nizamını sarsacak kadar güçlü olma ihtimali son derece zayıf.

Kırım ilhak edildikten sonra Rus halkının Putin’e olan desteği artmıştı. Rus kültüründe lider, korunup kollanması gereken ve dıştan gelecek eleştirilerle daha da güçlenen, daha fazla destek alan bir figür. Ukrayna Savaşı’nın başlangıcında “Bu Rusların Savaşı değil, Putin’in Savaşı” pankartları açıldığında belki bir tepki varmış gibi algılanmış olabilir ancak bu tepki kısa süreliydi ve fazla etkili olamadı.

Dile Getirilenler ve Gölgede Kalanlar

Her ne kadar sürekli “darbe” üzerinde durulsa da Wagner’in başındaki Prigojin yaşananların bir “adalet yürüyüşü” olduğunu vurguladı. Putin, Wagner için “hain” dedi diye lanse edildi, en çok bu sözlerin üzerinde duruldu ancak Putin Wagner’in hepsini kapsayacak şekilde bunu söylemedi, kişisel çıkarlardan bahsetti, yani yöneticileri işaret etti, bütün askerleri zan altında bırakmadı, hatta önceki çatışmalar sırasında hayatlarını kaybeden Wagner askerlerini saygıyla andı. Yaşanan olaylar sonrasında yaptığı açıklamada, Ukrayna Savaşıyla birlikte Putin’in konuşmalarındaki vücut dili ve söylemlerinin keskinliği bir defa daha kendini gösterdi, Putin gergin sayılabilecek bir vücut dili ve tonlamayla ifadeler kullandı, Wagner askerlerinin yapılan yanlışlığa düşmemesi gerektiğini söyledi. Zaten Wagner de gökten inmiş bir yapı değil, birçok eski Rus askeri ve eski hükümlüler Wagner’in içinde yer alıyor.

Prigojin, kendi askerlerinin öldürülmesi gerekçesiyle ne kadar sert eleştirilerde hatta tehditlerde bulunduysa da “Rus kanı dökülmemesi” gerektiğini sürecin başından itibaren ifade etti, benzer şekilde Putin de 1917 olaylarını örnek göstererek Rus askerlerinin birbirini kırmasının kabule edilemez olduğunu vurguladı, yani her iki taraf da yüksek tondan konuşmanın yanında “kan dökülmemesi” paydasında birleşmiş gibiydi.

Wagner’in başında yer alan Prigojin ve Rusya Federasyonu Savunma Bakanı Şoygu arasındaki kişisel kavga yeni değil, bir süredir devam ediyordu. Hem Prigojin hem de Şoygu Putin’e çok yakın isimler, zaten “Siloviki” denen ve yönetime yakın olmalarıyla bilinen güçlü simalar çoğu zaman asker kökenli kişilerden oluşuyor. Ukrayna müdahalesi sonrasında Wagner daha da güçlendi ve bundan cesaret alan Prigojin sadece bir asker gibi davranmayı bırakarak siyasete de karışmaya başladı. Prigojin’in temel iddiası, Rus ordusunun Ukrayna Savaşında elini taşın altına koymadığı ve Wagner bütün risklere rağmen savaşırken, Rus ordusunun fazla risk almadan, durumu nispeten uzaktan izlediğiydi, savaşla ilgili bilgilerin saklandığı ve Putin’in yanıltıldığı- yanlış yönlendirdiği de Prigojin’in iddialar arasında yer aldı.

Restleşme, kalkışma, çatışmaya doğru ilerlerken geri çekilme gibi farklı meseleleri içeren bir süreçten bahsedilebilir. ABD’de Trump yanlılarının Senato’yu bastığı bir dünyada Rusya’da bir kalkışma olması garip gelmiyor, “şaşırma” kotamızı post-truth dünyada oldukça yükseltmiş durumdayız. Batı basını-Rus basını aynı hikayeyi birbirinden çok farklı bakış açılarıyla anlatırken, bilgilerin son derece bulanık olduğu böylesi bir meselede dezenformasyona yoğun olarak rastlamak mümkün ve olay hala sıcaklığını korurken kesin yorumlara karşı temkinli olunabilir.

Uluslararası Konjonktürdeki Yansımalar Neler Olabilir?

Hem Şoygu hem de Prigojin Putin’e yakınlıklarıyla bilinen kişilerdi ve biri diğerini suçluyor pozisyonda yer aldı. Her halükârda Putin “kendi seçtiği adamlar arasında” bir seçim yapmış, hatta “kendi yakını tarafından arkasından vurulmuş” olacak. Ukrayna Savaşıyla güç kaybeden, nispeten yalnızlaşan Rusya’nın daha zor günlerle karşılaşacağı öngörülebilir. Kendi içindeki çatışmalarla başa çıkmaya çalışan ve birbirine düşmüş askerlerin olduğu bir ülke imajı daha fazla prestij kaybına sebep olabilir. Diğer taraftan, Putin’in vatana ihanet edenleri cezalandıran ve düzeni tekrar sağlayan bir “kahraman” olarak kendini lanse etmesi farklı bir bakış açısının yaratılmasını da sağlayabilir. 

Devlet içinde devlet, derin devlet, devlete alternatif yapı, gayri resmi yapı, gayrinizami yapılanma… Adının ne olduğunun pek bir önemi yok, öyle ya da böyle devletin gücüne alternatif bir güç yaratıldığında sonuçları yine devlete, halka ve güvenliğe zarar vermek oluyor. Bu örnekleri farklı isimlerde, farklı şekillerde gördük, Wagner ne ilk ne de son örnek… Devlet, belli kurallar çerçevesinde şiddet tekeline sahip olması gereken yegane yapılanma ise eğer, alternatif yapılar zamanla kontrolden çıkıp şiddeti yayabilme potansiyeline de sahip olabiliyor, Rusya’da yaşanan örnek bu çerçevede ele alınabilir. 

Ezcümle, taş yerli yerine konulmadığında düzen bozuluyor ve berrak bilgiye ulaşmanın gittikçe zorlaştığı günümüz dünyasında dezenformasyon çoğu zaman başroldeki yerini alıyor. Türk Akımı, Karadeniz’in güvenliği ve tahıl koridoru gibi meseleler Türkiye’nin güvenliğini doğrudan etkilediğinden, yakın coğrafyamızdaki gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyoruz, zira Rusya ya da Ukrayna’da olanlar kelebek etkisiyle bütün dünyada yankı bulurken, Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.