Dolar $
32.25
%-0.05 -0.01
Euro €
34.66
%-0.16 -0.05
Sterlin £
40.3
%-0.24 -0.09
Çeyrek Altın
3917.64
%-0.22 -8.64
SON DAKİKA

Kalkınma Yolu Projesinde Tehditler ve Fırsatlar

Liberal bakış açısı, ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin ve entegrasyon seviyesinin artması durumunda çatışma yerine barış ortamının oluşacağını ve birbirine bağımlılıkları artan ülkelerin işbirliklerini de arttırmaya çalışacaklarını belirtiyor.

Dünyada bitmek tükenmek bilmeyen çatışmalar ve kaos ortamı liberal düşünceyi zaman zaman sorgulamamıza sebep olsa da, birçok alanda ihtilaf içinde olan ülkelerin konu ticarete geldiğinde ilişkilerini bir şekide sürdürdüğüne de şahit oluyoruz. Doğuda Kuşak-yol, batıda Global Gateway projesinden bahsederken, geçtiğimiz günlerde gündeme gelen “Kalkınma Yolu” Projesiyle gözler bu defa Irak ve Türkiye’ye çevrildi. Ülkeler arası ticareti arttırmanın olmazsa olmazı lojistik bağlantıları ve altyapıyı güçlendirmek…

Irak ve Türkiye arasındaki diplomatik görüşmeler sonrasında Kalkınma Yolu Projesiyle  ilgili resmi açıklamalar geçtiğimiz Mart ayında yetkili ağızlardan dile getirildi. Proje, Basra Körfezi ile Türkiye’yi otoyollar, demiryolları, sanayi bölgeleri gibi altyapılarla birbirine bağlamayı amaçlıyor. Basra’nın Faw limanıından Türkiye’ye uzanan 1.200 km bir yoldan bahsediliyor. Projenin hayata geçirilmesiyle birlikte, Irak Doğu-Batı aksında işbirlikleri açısından kritik bir öneme sahip olmayı ve ekonomik kalkınmasını gerçekleştirmeyi hedefliyor. “Yeni İpek Yolu” olarak anılan projede İpek Yolu’nun devamı niteliğine bir vizyondan bahsetmek mümkün. 

Projenin 2029'da tamamlanması planlanıyor, eğer bu gerçekleşirse bölgenin çehresi de değişecektir, peki Projenin analizini yaptığımızda karşılaşılabilecek fırsatlar ve tehditler nedir?

            Fırsatlar

• Çeşitlendirme: Proje hayata geçirilirse Irak’ın daha ziyade petrole dayalı ekonmisini çeşitlenmiş olacak.

• Cazibe merkezi haline gelme: Bölge, yatırımlar için cezibe merkezi haline gelebilir, bu durum domino etkisi yaratabilir ve farklı projeler hayata geçirilebilir. Ekonomik entegrasyon, jeopolitik değişimleri beraberinde getirebilir. Bölgenin yeni bir cazibe merkezi haline gelmesiyle iş imkanları artarsa, bölgedeki silahlı gruplar bu entegrasyona dahil olabilir, Irak ve Türkiye başta olmak üzere projede yer alacak ülkeler güvenlik risklerinin yerini ticaret işbirliklerinin almasına çalışabilir.   

• Süre ve maliyet optimizasyonu sağlanması: Proje süre avantajı sağlayacağından maliyetler düşecektir, güvenli bir rota oluşturulmasıyla yerel ve uluslararası lojistik firmalarının bölgede daha aktif çalışması sağlanabilir, malların daha yüksek kapasitede taşınması sayesinde bölge ekonomisi hareketlenecektir. 

             Tehditler

• Mısır’ın muhtemel tepkisi: Kalkınma Yolu Projesi’nin maliyet ve zaman avantajı sağlaması, Süveyş Kanalı’nın daha az tercih edilmesine ve dolayısıyla Mısır’ın Süveyş Kanalından elde etiği gelirin azalmasına sebep olabilir. Elbette, yeni projenin kısa zamanda Süveyş Kanalı’nın yerine geçmesi ya da kanalın önemini tamamen yitirmesine sebep olması zor ancak Irak-Türkiye hattına yeni bir vizyon kazandırması önem arz eden bir konu. Süveyş Kanalı’na alternatif bir rota yaratılması sebebiyle Mısır bu prjeden rahatsızlık duyabilir.

• İran’ın muhtemel tepkisi: İran, bölgesel bir güç olma gayretine paralel olarak, yakın coğrafyasındaki gelişmelere son derece hassas davranan bir aktör. Bu çerçevede, İran bölgede Irak ve Türkiye’nin etki alanının artmasından endişe duyabilir.

• Finansman sorunu : Tahminlere göre Projenin toplam maliyeti 20 milyar dolar olacak ve bu finansmanı kim sağlayacak sorusu gündeme geliyor. Ekonomik kırılganlıklar barındıran Irak’ın bunu tek başına karşılaması oldukça zor, bu yüzden projenin finansmanı  uluslararası finans kuruluşlarınca ya da özel sektör destekleriyle sağlanabilir.

• ABD-Çin rekabetinin Kuşak-Yol üzerinden devam etmesi: Aslında Proje, Kuşak-Yol ile yakından bağlantılı ve bunun Ortadoğu ayağının bir parçası. Proje, sadece Irak’ın değil Körfez ülkelerinin de Avrupa ile daha efektif şekilde bağlanmasını kolaylaştıracak bir yenilik getirecek, bu durumda Ortadoğu’da Çin’in konumunun güçlenmesinden ABD rahatsızlık duyabilir. Rusya-Ukrayna Savaşı sonradında Rusya’nın Avrupa enerji pazarında güç kaybetmesi, alternatif enerji kaynaklarının önemini arttırdı. ABD, özellikle LNG alanında daha da güçlendi, kendine alternatiflerin olması/daha da güçlenmesi ve farklı yöntemler/rotalarla diğer aktörlerin öne çıkması ABD’nin isteyeceği bir durum değil. Hele ki Çin’in desteğiyle bunun olması ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. 

Bütün tehditlere ragmen, Projeyle birlikte bölgesel entegrasyonun artması muhtemel ve bu durum bölge ülkeleri arasında lojistik, ekonomik ve siyasi bağları güçlendirecektir. Türkiye Projenin neresinde yer alıyor diye baktığımızda, tam da kalbinde yer aldığı belirtilebilir. Projenin tamamlanmasıyla Irak-Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlenmesi ve Irak’tan Türkiye’ye olan enerji ihracatının artması kuvvetle muhtemel.Orta Kuşak üzerinden Batı’ya açılan kapı olarak Türkiye’nin fırsatları ve tehditleri dikkatle analiz edip sürdürülebilir ve gerçekçi politikalar üretmesi bölgesel ve küresel ölçekte önemli değişimlerin yaşanmasını sağlayabilir.