Turgut Özal bacasız fabrikalar yapın demişti döneminde ki turizmcilere, turizm yatırımları yapmaları içinde tüm olanakları, teşvikleri seferber etmişti.

Bugünkü birçok büyük holding işte 1983’&den günümüze bu şekilde büyüyerek gelenlerden.

Kıtlık ve savaştan çıkmış, herkesin ekonomik sıkıntı içinde olduğu dönemde en önemli büyüme silahı sanayileşme ile kalkınma ile olurdu.

Kartalkaya’daki bu otel de işte o dönemlerden...

İşte o zamandan gelen, bacası tüten sanayi yatırımlarından biri de bu tesis...

Karne tatili ile aileleri, arkadaşları ile neşe içinde anılar biriktirmek üzere gittikleri

Bolu Kartalkaya’daki Grand Otel’e geldiklerinde sabahı olmayacak bir gecenin misafirleri olduklarından habersiz 78 masum can yok oldu.

Kocaman bir ihmaller zinciri içerinde dehşeti yaşayarak yok oldular.

Yangının dehşeti ile camlara koştular bir umut, hep bir ağızdan “Nereden çıkacağız”, “Çıkamıyoruz” diye haykırdılar.

Çıkamadılar ve hayaller içinde geldikleri otel mezarları oldu 78 kişiye.

Turizm alanı olan bir bölge ve dolayısıyla İl Özel İdare ve Kültür turizm bakanlığı yetki alanında olan bu otelin sahipleri, ortakları, genel müdürü nerede günlerdir?

Onların yerinde 3-4 gündür ekranlar fiks, TV’lerde konuklar oradan oraya geçiyor.

Bir de yeni dönem türeyen diyeceğim türediler çünkü çıktıkları TV kanallarından her yayın için hatırı sayılır paralar alan, hatta bu yolla haftada 4-5 programı sabitleyip sağlam paralar kazananlar var. Sanırsın bunlar bilirkişi, ellerindeki kalemi sallayarak, bacak bacak üstüne atıp oturarak ki bize mesleğe başladığımız da ilk öğretilendi izleyiciye ekran karşısında bile saygılı olunması gerektiği...

Şimdiki ekran cambazları bu bilinçte değiller ki uğraş anlatasın, işte bu cahil birkaç isim ekranlarda her akşam oradan oraya geçip en gündemde ki bir başlıkla ahkam kesercesine, karşısındakini dinlemeden, etmeden yüksek seslerle ortalığı daha çok bilgi kirliliğine sürükleyenlerin saçma saldırıları, teyide muhtaç konularda bile bilirkişi edaları tahammülün bile tahammül edemeyeceği durumlarda.

Sosyal çürümenin içindeyiz!

Biz bir evde, yan komşuda hatta bir mahallede bir cenaze olduğunda bile ailemiz bize aman sessiz olun, acıları var, cenazeleri var diye büyütülen bir nesiliz.

Ne bu şimdi en ufak bir şeyden para ile ekranlarda dolaşanların yarattığı bu bilgi kirliliği, sosyal medyalardaki hiçbir şey olmamış durumları…

Otel yanarken önündeki pistten kayağına devam edenlerin vurdum duymazlığı...

İşte bunların hepsi yazının başlığının direkt açılımı: Sosyal çürüme…

Siyasiler, yöneticiler şu an karşı karşıya…

Sorumluluk durumlarını bir kenara koyarak birbirlerine karşı kavgalara yangından birkaç saat sonra başladılar bile.

Susmak erdemdir. Bunu bilmemek mümkün mü peki derseniz de bizde maalesef mümkün. Hele ki bu kalem cambazları sayesinde daha da mümkün.

Kış turizmi üzerine bir yazı olacaktı aslında bu haftaki yazım. Sömestr de gelmişken tam da kışın ortasında tam ortama uygun bir yazı hazırlarken işte şimdi bunları yazmak durumları…

Kısa süreli sezonda kış turizmin ekonomiye yansımaları dünyada ve Türkiye’deki kış turizmi yatırımlarını hazırlamıştım notlarımı, ama gelin görün ki sınıfta kalmış bir öğrenci gibiyim şu an bildiğin yerden gelen soruları tam da cevaplayacakken bilmediğim bir yerden gelen bir soru tüm doğrularımı da götürüverdi bir anda...

Dünyada kayak tatili ülkemizle mukayeseli bir durumda bile değil.

Bir kere hem çok kaliteli hem çok güvenilir tesisler hem de ülkemizdeki tesislerden çok daha ucuz.

Çok arkadaşım var şu an bu hafta içinde gittikleri yurtdışında kayak tatilinde olan.

Anlatırlar hep, gösterişten uzak kaliteli kayak tatillerini.

Oralardaki tesisler bizde ki gibi ihtişamlı değil ama güvenilir.

Halamın oğlunun da Almanya Avusturya sınırında ki en önemli kayak kasabası Garmish’de bir konaklama tesisi var.

Gelen misafirlerin hepsi üst grup insanlar küçük şeylerden mutlu olabilen insanlar.

Avusturya, İsviçre, İtalya sınırı ve Güney Avrupa da o minicik dağ köyleri içinde gösterişten uzak kaliteli konaklama yerlerinde uygun fiyatla kayak tesisleri çok fazla.

Peki böylesi bir ihmaller zincirine dünyada yaşanmışlık var mı diye baktığımız da cevap net: YOK!

Zaten yabancı birisi bu yaşanılanları gördükçe dehşete düşmesi gayet normal.

Dünya da örneği yok mesela yangın merdiveni otelin içinde ve merdivenler halı ile kaplıymış. Ya yazarken bile zorlanıyorken nasıl olabilir bu durum?

Akıllara ziyan bir durum değil mi daha başka söze gerek yok.

Bir sosyal çürümenin içindeyiz!!

Kış turizm beklentileri, ekonomiye yansımaları vs geçiyoruz bu hafta.

Hiçbirine gere yok, gereği de yok zaten bunları konuşmanın.

Yürekler yanarken daha fazlasına, saçmalıklara hiç gerek yok!!

Susalım…

Acımız var,

Yasımız var…