SON DAKİKA

Savunma sanayiinde yeni dönem

İDEF 2025 çok hızlı başladı, beklentilerin yine ötesinde ses getiren iş birliktelikleri yankıları ile de bitti, 2026 hazırlıkları, heyecanı da şimdiden sardı sektör oyuncularını…

Türkiye de savunma sanayine baktığımızda son 10 yılda savunma sanayisinde adeta bir dönüşüm yaşıyor demek özeti aslında konunun…

2000’li yıllarda %20 olan yerlilik oranı bugün yüzde 80’lerin üzerine çıkmış durumda.

Baykar’ın geliştirdiği Bayraktar TB2 ve Akıncı SİHA’ları, TUSAŞ’ın ANKA ve Hürjet, Roketsan’ın seyir füzeleri, ASELSAN’ın radar ve elektronik harp sistemleriyle Türkiye, Savunma sanayinde dünyada söz sahibi ülkeler arasına çoktan girdi.

Özellikle bu markalar İDEF 2025 de görücüye çıkarttıkları eserleriyle fazlasıyla ilgi ve ticari bağlantı sağladılar; bunu da söylemeden geçmemek gerek.

2024 yılı itibarıyla Türkiye’nin savunma ve havacılık ihracatı 5,5 milyar doları geçtiğini görüyoruz.

2025 rakamlarına baktığımızda Türkiye’nin 2025 ilk beş ayında savunma ve havacılık sanayi ihracatını yüzde 29 artırarak 2 milyar 980 milyon dolara ulaştığını görüyoruz ki beklenti aslında yıl sonuna kadar 8,5 milyar dolar.

Yerli üretime baktığımızda üretim oranı yüzde 81'e çıkarken, bu oran 2025'te yüzde 82'ye yükseltilmesi hedefleniyor.

ABD, Katar, Azerbaycan, Polonya ve Ukrayna gibi birçok ülke Türk savunma ürünlerini tercih ediyor.

İhracat rakamlarda da bunu doğruluyor.

Ayrıca Türk şirketleri uluslararası ihalelerde ortak üretim ve mühendislik ihracatı gibi sofistike modellerle öne çıkıyor ki bakın burası çok önemli, ayrı ele alınası başlıklar aslında.

Savunma sanayinin ekonomik boyutuna bakarsak da; Savunma sanayi, doğrudan sadece güvenlik değil, aynı zamanda AR-GE, mühendislik, ihracat ve döviz girdisi açısından stratejik önem sarf ediyor.

Birçok ülke için bu sektör, yüksek teknoloji üretiminin itici gücü olarak görülmekte aslında.

Ayrıca, savunma dışı sivil sanayiye teknoloji aktarımı da bu sektörün önemli yan etkilerinden biri durumunda.

Savunma için geliştirilen yazılımlar, drone sistemleri ve sensör teknolojileri bugün tarımdan ulaşıma birçok alanda kullanılabiliyor.

Geleneksel silah sistemlerinin yanı sıra insansız hava araçları (İHA/SİHA), siber savunma, yapay zeka tabanlı komuta kontrol sistemleri, uzay tabanlı güvenlik çözümleri ve elektronik harp sistemleri, artık savunma sanayisinin en fazla rağbet gören ürünleri arasında.

Bu teknoloji odaklı dönüşüm, silah ihracatının klasik sat-yap mantığından çıkıp, artık ortak üretim, teknoloji transferi ve lisanslı imalat gibi yeni modellerle geliştiğini gösteriyor fazlasıyla.

Yani Savunma artık sadece güvenlik değil; yüksek katma değerli ihracat ve teknolojik prestij meselesi.

Küresel savunma sanayisinde de savaşlar ve olası tehdit durumlarına karşı savunma harcamalarına bakıldığında rekor bir artış görülüyor.

2024 verilerine göre dünyada savunma harcamaları ilk kez 2,5 trilyon doları aştı. Listenin başında, her zamanki gibi Amerika Birleşik Devletleri var; onu Çin, Rusya, Hindistan, Suudi Arabistan ve İngiltere takip ediyor.

Ancak dikkat çekici olan, bu tabloda artık Asya, Orta Doğu ve hatta Afrika ülkelerinin ağırlığının giderek artması.

İşte küresel tehdit giriyor buralarda devreye.

Küresel silah ticareti pazarının ise yaklaşık 600 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.

ABD, Fransa ve Rusya dünyanın en büyük silah ihracatçıları olmaya devam ederken, son yıllarda Çin ve Türkiye gibi ülkeler de dikkat çekici yükselişler sergiliyorlar.

Savunma sanayi, artık sadece askeri bir mesele değil; ekonomik bağımsızlık, diplomatik güç ve küresel rekabetçilik için de belirleyici bir faktör.

Türkiye’nin bu alandaki yükselişi, yalnızca savunma değil; ihracat stratejisi ve teknolojik kalkınma yolculuğunun da önemli bir parçası.

Silahlar sessizce konuşuyor; ama arka planda büyük bir ekonomik ve teknolojik mücadele yaşanıyor.

Ve bu mücadelede kazananlar, sadece silahı olanlar değil, o silahı üretebilen, satabilen ve kontrol edebilenler olacak…

Savunma sanayinde hedeflere kilitlenme çoktan yapıldı, sanılanın aksine çok büyük bir hedefe hızla, koşarcasına gidiliyor…