SON DAKİKA
Son Yazıları

Hidrojen, ayrı yönetilmeli

21 Nis 2023

Bu başlığı açıklamak gerek. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı içinde, hidrojenden sorumlu bir bakan yardımcılığı oluşturulmalı.

Önerinin sahibi Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği (H2DER) Başkanı Yusuf Günay. Hidrojen konusunda dünyadaki gelişim, AB içindeki beklenti ve hedefler, Türkiye’nin potansiyeli ve ekonomik değeri göz önünde bulundurulunca, bu öneri gerçek bir zemine oturuyor. 

AB’nin 2030 yılına dek senede 10 milyon ton yeşil hidrojen üretim, 10 milyon ton da ithal etme kararı var. Bütün iklim ve çevre hassasiyetleri, enerji arz güvenliği ve fosil yakıtlardan çıkma kararlılığı, yeşil hidrojeni tercihten ziyade zorunlu dönüşüm olarak karşımıza çıkarıyor. Peki, bu alanda gelişmeler nasıl?

Uluslararası Hidrojen Geliştirme Programı (H2-Uppp) Projesi kapsamında MENA bölgesinden AHK (Yurtdışındaki Alman Ticaret Odaları) ve GIZ (Gesellschaft für Internationale Zusammenarbeit/Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu) temsilcileri Bölgesel bir Çalıştay için Istanbul’da bir araya geldi. Bu kapsamda Alman Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı Finansman Araçları ve Hidrojen Girişimleri Daire Başkanı Dr. Christian Storost’un değerlendirmeleri de son derece önemliydi. Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği (H2DER) temsilcileri ile düzenlenen toplantıda, dernek genel sekreteri bulundum. 

Bildiğiniz gibi sınırda karbon vergisi düzenlemesi 3 yıl sonra 2026’da yürürlüğe giriyor.

Herhangi bir erteleme de görünmüyor. 

Dolayısı ile, uluslararası ticarette rekabete, bir önemli koşul daha ekleniyor. Üretim yöntem ve süreçlerinde karbon salımı, bu vergi yoluyla maliyetinize yansıyacak. Rekabet etmek, avantajını korumak isteyen, yeşil dönüşüme uymak zorunda kalacak. 

Bu sürecin en değerli araçlarından biri yeşil hidrojen, yakın gelecekte başrolde olacak. Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik elde ediyor, bu elektrikle suyu ayrıştırıp hidrojen üretiyorsunuz, yeşil hidrojen! Suyun diğer yarısı, oksijen de hemen hastanelere ya da sanayiye… Bu hidrojen bri enerji depolama aracı, aynı zamanda bir yakıt. Yakmak, oksijenle birleştirmek demek. Bu durumda atık, saf su oluyor. Böylesine değerli bir mekanizma, hızla gelişiyor. 

H2DER üyelerinden “Akfen Yenilenebilir Enerji” evsahipliğinde, Novotel Bosphorus Hotel’de gerçekleşen toplantı, Türkiye’nin müthiş potansiyeli ile neler yapılabileceğinin konuşulduğu değeri bir platform oldu. 

AHK Türkiye adına toplantıyı organize eden “Kamu ile Teşvikli Projeler, Pazar Araştırmaları ve Fuarlar’ Bölüm Müdürü Pauline Seyfert, işbirliği olanakları ve potansiyelin keşfedilecek kadar geniş ve değerli olduğuna işaret etti. GIZ Türkiye, Proje Direktörü Bülent Cindil de bu yeni enerji alanında Türkiye’deki gelişmelerin AB’de de dikkatle izlendiğini, ortak çalışma ve eğitim programları kararlılığını anlattı. 

Başa dönelim. Sektörün önemli paydaşları bir araya gelip farklı sözcüklerle aynı vurguyu yapıyor: Türkiye, yenilenebilir enerjide müthiş potansiyele sahip. Devamı yeşil hidrojen üretimidir. Yeşil hidrojen, AB için de önemlidir. Türkiye, AB’nin hatta özelde Almanya’nın yeşil hidrojen tedarikçisi olabilir. Almanya, çeşitli işbirlikteliklerine hazır. Türkiye’de hem özel sektör hem de kamuda bu konuya büyük ilgi ve kararlılık var. O zaman, ülke geleceğini de gözeterek, sadece hidrojenden sorumlu bir bakan yardımcılığı oluşturmanın, yapısal kararlılığı sunmanın ve süreçleri hızlandırmanın tam zamanıdır. 

------------

Hidrojende öncelikli adımlar

H2DER Başkanı Yusuf Günay, iş birliği içinde yürümenin kaçınılmaz göründüğü vurguluyor. Günay, Almanya’nın Türkiye’ye ilgi ve desteğini görmekten memnuniyet duyarak stratejik adımları şöyle sıralıyor:

*Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı atışında, sadece hidrojenden sorumlu bir bakan yardımcılığı ihdas edilmeli.

*Yeşil hidrojen üretimi ile ilgili mevzuat ve standardizasyon hızla belirlenmeli.

*AB’nin boru hatlarının gösterildiği “European Backbone” haritalamasına Türkiye’nin boru hatları da entegre edilmeli. 

*Saf yeşil hidrojen taşınabilmesi için yeni bir boru hattı gündeme alınmalıdır. 

*Almanya gibi Türkiye ile işbirliğine hazır AB ülkelerine dönük, yatırımcıları bilgilendirecek, iş ortaklıkları için teşvik edici yapılar, zeminler sağlanmalı. 

*Sektörün gelişimi, yeni istihdam alanlarına dönük eğitim programları üretilmeli.

*Türkiye’deki yatırımcıların, uluslararası fon ve teşviklere erişimi kolaylaştırılmalı.

*Türkiye’de özel hidrojen üretim alanları oluşturulması desteklenmeli.

*Rüzgar (RES) ve güneş (GES) santrallerinden elektrik üretimi, yeşil hidrojen üretim alanlarında özel yapılandırmaya sahip olmalı ve desteklenmeli.

--------

2. Dünya Fair Play Fotoğraf yarışması  

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Fair Play komisyonu tarafından ilki 2018 yılında düzenlenen TMOK Dünya Fair Play Fotoğraf Yarışması’nın ikincisi düzenleniyor. Dünya çapında ilgi gören ilk yarışmada İzmir 9 Eylül Gazetesi’nden Mutlu Yılmaz brinci olmuşu. Covid-19 salgını nedeniyle ara verilen yarışmanın duyurusu, uluslararası spor ve medya kuruluşlarında da yapıldı. 

TMOK Fair Play Komisyonu başkanı Erdoğan Arıpınar, ülkemizi derinden sarsan deprem felaktinin ardından böğde pek çok fair play olayına tanık olduğumuzu vurguladı ve bu nedenle deprem içerikli özel ve ayrı bir sayfa açmaya karar verdiklerini söyledi. 

TMOK Fair Play Komisyonu 2. Başkanı ve Avrupa Fair Play Birliği (EFPM) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bilge Donuk ise bu sene bir Fair Play Sertifika Programı başlatacaklarını duyurdu. 

Fair Play Komisyonu Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Sevim Güllü, komisyonun en çok ilgi gören çalışmaları arasındaki Üniversiteler Fair Play Kervanı’nın 67 üniversitede yaklaşık 200.000 öğrenciye ulaştığını anlattı. Kervan projesi Eylül ayında kaldığı yerden devam edecektir. 

TMOK Fair Play Komisyonu Başkan Yardımcısı Remzi Yılmaz ise 2. Dünya Fair Play Fotoğraf Yarışması hakkında bilgi verdi. Yarışmaya siyah-beyaz ya da renkli fotoğraflar katılabiliyor. 2020 yılından itibaren çekilmiş tüm fotoğraflara açık. Eserlerin en geç 10 Aralık 2023 tarihine kadar fairplay@olimpiyat.org.tr adresine e-posta ile gönderilmesi gerekiyor. 

----------

Tarafkörlük ve futbol

Futbol maçlarına, taraftar gözlüklerini çıkarıp bakamıyoruz. Bu da bir hastalık yaratıyor: tarafkörlük! Gözüyle gördüğüne de inanmayan taraftar… Hislerine, arzularına uygun imaj üretiyor beyninde.  “Ne olursa olsun kazanmak” fikriyle besleniyor.

En bi’ öz algıyı, kendine üretiyor, kendini ikna ediyor, sonra savunuyor. Bu süreci, maddi çıkarları için sosyal medyada sergileyen gazeteci sanılan kişileri kastetmiyorum, onları değerlendirmeye de almıyorum. Ne yazık ki, tarafkörlük sınır tanımıyor. Rakibin, başkalarının hakkını yemek, saygı göstermemek bu bakışın parçası. Bakıp görmüyor, görüp kabullenmiyorlar. Sonunda iyiler kazanır, iyilik kazanır; biz buna inanırız.

Hakkaniyet, adil bakış, başarıdan önemlidir, kazanmaktan da. Açın gözlerinizi!


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları
ajet 160x600