SON DAKİKA

Gıda terörü

Farkında mısınız başlık bile ne kadar ürkütücü geliyor. Ama bu terörü ne yazık ki bizler uzun zamandır yaşıyoruz öyle değil mi?

Bakanlık zaman zaman sağlıksız şekilde vatandaşa hileli ürün satıcılarını vs açıklıyor, cezalar kesiliyor.

Sonra ne oluyor derseniz de inanın sonra hiç bir şey olmuyor!

Aynı şekilde bu gıda sahtekarları aynen sağlıksız ürettikleri gıdaları bizlere sunmaya devam ediyor.

Gıda terörü ve sağlıksız gıda üreticileri…

Ekonomiye ve vatandaşa yansımaları…

Alın size başka bir başlık daha!

Son yıllarda gıda güvenliği, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de büyük bir sorun haline geldi.

Sağlıksız gıda üretimi ve gıda terörü, hem bireylerin sağlığını tehdit etmekte hem de ekonomiye ciddi olumsuz etkilerde bulunmakta.

Gıda güvenliğinin sağlanması, sadece bireylerin sağlığı için değil, aynı zamanda toplumun genel refahı için de son derece önemlidir.

Peki ne bu gıda terörü? 

Gıda terörü, gıda ürünlerinin kasıtlı olarak sağlıksız, sahte veya zararlı maddelerle karıştırılması veya bu tür ürünlerin piyasaya sürülmesi anlamına geliyor.

Bu tür uygulamalar, tüketicilerin sağlığını doğrudan tehdit ederken, aynı zamanda güvenilir gıda üreticileri üzerinde de olumsuz bir baskı oluşturmakta.

Sağlıksız gıda üreticileri, kısa vadeli kar hırsıyla hareket ederek, toplumun sağlığını hiçe saymaktalar.

Peki gıda güvenliği nasıl sağlanır?

Gıda güvenliğini sağlamak için atılması gereken adımlar oldukça önemli tabi ki.

En önemlisi denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi.

Gıda üretim tesislerinin ve satış noktalarının düzenli olarak denetlenmesi, sağlıksız ürünlerin piyasaya sürülmesini önleyebilir.

Devletin bu alandaki denetimlerini artırması, gıda güvenliğini sağlamak adına kritik bir adım peki neden yapılmıyor?

Belki sesimiz daha gür çıkarsa veya almamakla , yememekle ilgili yaptırımlar yapabilirsek kararlı bir şekilde o zaman belki sonuçlar olumlu yansıyabilir.

Ama ben neden zannetmiyorum bunların olabilmesine, çünkü emsal teşkil edecek cezalar uygulanmıyor. Net!

Eğer uygulansa mesela bu hafta yaşanılan ve ön planda olan malum köfte zincirinin ülke genelinde ki tüm işletmeleri üretim Tesisi dahil kapatılsa süresiz ve işletme ruhsatları iptal olsa işte ceza bu dersin öyle değil mi?

Yapıldı mı? Hayır! Yapılacak mı? Hayır!

Hatta şunu söyleyeyim bu hafta bu köfte zinciri hakkında ki haberler çıkmasına rağmen dün  tesadüfen o markanın bir şubesinden geçerken içeri baktığımda ne yazık ki içinde insanların kalabalık şekilde yemeklerini yediğini , alışverişlerini yaptığını gördüm.

Evet çok yazık demekten öteye bir şey diyemiyoruz öyle değil mi bu duruma.

Fazla uzakta değil Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere dünyanın hiç bir yerinde böyle fütursuzca hileli bir satış , üretim vatandaşın sağlığına direkt etki edecek en ufak sağlıksız bir üretim de o işletme anında yok edilir kapatılır vs.

Neden yurtdışında marketlerde gördüğümüz o kaliteli ürünler , sebzeler yemekler bizleri cezbediyor , şaşkına çeviriyor çünkü o kadar önemli ki halk sağlığı en ufak riskli bir ürünün bırakın raflarda yer alması üretim sahasının kapısından bile çıkması hatta abartmıyorum üretim hatası bile olmaması üzerine insanlar eğitimli bilgili olarak bu sektörlerde çalıştırılıyor.

İşte buna gıda güvenliği deniliyor.

Üreticilerin, tüketicilerin ve gıda sektöründe çalışanların gıda güvenliği konusunda eğitilmesi, sağlıklı gıda üretiminin yaygınlaşmasına yardımcı olmakla beraber farkındalık artırma kampanyaları, toplumun bu konuda bilinçlenmesini sağlayabiliyor.

Sağlıksız gıda üretimi yapan firmalara karşı caydırıcı cezaların uygulanması, bu tür faaliyetlerin önüne geçebilir.

İşletmeleri süresiz kapatarak , ruhsatlarını iptale dilerek başlanabilir.

Denetimdeki sıklıklar artırılabilir.

Yasal düzenlemelerin sıkı bir şekilde uygulanması, güvenilir gıda üretimini teşvik eder.

Yazıyoruz ama uygulamada otur sıfır durumları var ne yazık ki.

Tarım ve Orman Bakanlığı dışında daha önce söyledim gıda çok bambaşka bir konu ve kesinlikle Gıda Bakanlığı kurulmalı konusunda uzun zamandan beri ısrar edenlerdenim.

Gıda ürünlerinin kalitesini ve güvenliğini belgeleyen sertifikasyon sistemlerinin oluşturulması, tüketicilerin sağlıklı ürün seçimini kolaylaştırır.

Aynı şey restoranlar için de geçerli yeme içme sektörü de ne yazık ki sabıkası yüksek hale geldi.

Ekonomiye ve vatandaşa olumsuz yansımaları

Gıda terörünün ve sağlıksız gıda üretiminin ilk ve en belirgin etkisi, halk sağlığına yansıyan olumsuz sonuçlar elbette.

Gıda kaynaklı hastalıklar, sağlık harcamalarını artırırken, iş gücü kaybına da yol açıyor .

Bunun yanı sıra, gıda güvenliği sorunları nedeniyle tüketicilerin sağlıksız ürünlerden uzaklaşması, güvenilir gıda üreticilerini olumsuz etkiler ve ekonomik kayıplara neden olması çok komplike bir zincirleme reaksiyon aslında.

Ayrıca, gıda güvenliği sorunları, uluslararası ticarette de güvenilirlik sorunları yaratmakta.

İhracat pazarlarında yaşanacak olumsuzluklar, ülke ekonomisine ağır darbe vurabilir ve  bu durum, hem üreticilerin hem de tüketicilerin zarar görmesine yol açacak en önemli unsur da aslında.

Sonuç olarak, gıda terörü ve sağlıksız gıda üretimi, toplumun sağlığını tehdit eden önemli bir sorun.

Vatandaşı böylesine kandırmak, hileli ,haksız kazanç sağlamak ve bir kaç bin ceza ile kurtularak genel  üretime devam etmek…

İşte bunlar bizlerin bu ülkeye has yaşadığımız olumsuzluklar.

Bu da gıda terörünün devam etmesi  demek ve hatta bizlerinde bu gıda teröristlerine karşı onların bu olumsuz hileli ürünleri ,satışları yapmalarına satın alarak, o ürünlerini tüketerek

suçlarına ortak olmamız demek.

Türkiye’nin de üyesi olduğu BM Gıda ve Tarım Örgütü FAO ne yapıyor bu durumda asıl merak ettiğim o benim bu konuda.

Hadi bizim bakanlık yasalara göre hareket edip para cezası , üretimi kısa süreli durdurma yapıyor ama FAO ne yapıyor üyesi olan Türkiye de ki bu gıda terörüne karşı?

Merak içerisindeyim...

Gıda güvenliğini sağlamak için atılacak adımlar, yalnızca bireylerin sağlığını korumakla kalmayacak, aynı zamanda ülke ekonomisinin de sürdürülebilirliğine katkıda bulunmakta tabii ki de.

Bu nedenle, gıda güvenliği konusuna gereken önemin verilmesi, hepimizin ortak sorumluluğunda ama şikayetten öteye de gidemiyoruz.

Yanıtı aslında hepimizde olan bir durum.

Ama neden işte yapamıyoruz cevabı da bizde, çözümü de bizde aslında…