Bir müşteri mağazaya girdiğinde, aslında bir satış sürecine değil, bir deneyime adım atıyor artık.
İnternetten alışverişin gölgesinde kalan mağazalar için kurtuluş reçetesi ne olabilir? Cevap: "Deneyim" ve onu körükleyen durum: etkinlik pazarlaması.
Bugünün dijital dünyasında trafik çekmek yetmiyor. Gerçek başarı, bu trafiği müşteriye dönüştürebilmekte gizli. İşte tam bu noktada içerik pazarlaması devreye giriyor. Çünkü artık tüketici "satılmak" değil, "bilgilendirilmek" istiyor.
Bir sabah Instagram'da bir ürün görüyorsunuz. Öğleye doğru sepetinizde. Akşamına kapınızda.
Bir gün, sıradan bir kahve zincirinin önünden geçerken içeriden gelen kahve kokusuna kapılıp içeri girdim.
Bir restorana gittiniz. Menüde "el yapımı burger" yazıyor. Sipariş verdiniz, lezzetini merak ediyorsunuz. Ama mutfağın kapısı aralık ve içeride donmuş köftelerin sıralandığını görüyorsunuz. O an ne hissedersiniz?
Günümüz perakende dünyasında müşteriler artık yalnızca fiyat ve ürün kalitesine değil, markaların etik duruşuna da büyük önem veriyor. Şeffaflık ve güven, rekabet avantajı sağlayan unsurlar olmaktan çıkıp, müşteri sadakatini inşa eden temel taşlar haline geldi.
Geleneksel ekonomik model olan "al, yap, at" yaklaşımı uzun yıllardır dünya ekonomisini şekillendiriyor. Ancak bu modelin sürdürülebilir olmadığı artık çok açık. Doğal kaynakların hızla tükenmesi, atık yönetimi sorunları ve çevresel tahribat, döngüsel ekonomiyi kaçınılmaz bir gereklilik haline getirdi.