Dolar $
32.26
%-0.21 -0.06
Euro €
34.82
%0 0
Sterlin £
40.62
%-0.18 -0.07
Çeyrek Altın
3935.21
%0.58 22.5
SON DAKİKA
Bankacılık Cuma 13 Ekim 2023 02:59

ENFLASYON EN ÇOK BANKACILIK SEKTÖRÜNÜ YORUYOR

Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, "Bankacılık sektörü olarak enflasyon en çok bizi yoruyor. Çünkü enflasyona maruz kalan diğer şirketlerden farklı olarak, sabit yatırımlarımız düşük, bizim asıl sermayemiz para" dedi

Enflasyon en çok bankacılık sektörünü yoruyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, yaşanan enflasyonun en çok bankacılık sektörünü etkilediğini söyledi. Bankacılık sektörünün enflasyona maruz kalan diğer şirketlerden farklı olarak sabit yatırımlarının düşük olduğunu belirten Recep Baştuğ, “Bizim asıl sermayemiz para. Paranın tek korunacağı yer ise enflasyon kadar getiri elde etmek anlamına geliyor. Geçen yılın ortalama enflasyonu yüzde 72 iken bankacılığın sermaye getirisi yüzde 50’de kaldı. Bu yıl da yine yüzde 40 civarında kalacak bir sermaye getirisi var. Tabii bu sermaye getirisi enflasyon karşısında bankaların sermayelerini yitirdiğini gösteriyor. Bizim sermayelerimiz BBVA enflasyon muhasebesi uyguluyor. Bizim Türkiye'de yaptığımız bütün kar İspanya'da enflasyon muhasebesi ile konsolide ediliyor” dedi.  

ORTODOKS POLİTİKALARA KADEMELİ GEÇİŞ

Basınla sohbet toplantısında açıklamalarda bulunan Recep Baştup, birçoğumuzun gençlik zamanlarında kalan enflasyonla tekrar yüzleşildiğini kaydederek, “Zorlu bir dönemden geçiyoruz. Bunu ikiye bölmek lazım. Biri seçimden evvelki dönem, biri de seçimden sonraki dönem. Çünkü regülasyonlar, uygulamalar iki dönemde farklılaştı ve şu an dengelenme ve normalleşme sürecine başladık. Ortodoks politikalara kademeli bir geçiş söz konusu. Biz bu geçişi son derece pozitif ve doğru buluyoruz. Yerinde adımlar atıldığını görüyoruz. Normalleşme sürecinin de tüm partiler tarafından titizlikle yönetildiğini düşünüyoruz. Ama bunun için kademeli geçişin altını çiziyorum. O kademeli geçişte daha yapacağımız çok şeyler var. Yön, istikamet bize göre pozitif. Bu konuda çok doğru adımlar atıldığını görüyoruz. Doğal olarak bir süreç var. O sürecin daha başlarındayız. Biz 2022 sene sonunda 58,5 milyar lira kar yaptık. İspanya'da bu kar 10 milyar lira. Eğer Türkiye’de enflasyon muhasebesi uygulansaydı oluşacak olan kar bu civardaydı” diye konuştu. 

TÜRKİYE EKONOMİSİ DAHA DA BÜYÜYECEK

Türkiye’nin büyük bir ekonomiye sahip olduğunu, ekonominin çok daha büyüyeceğini ifade etti. Büyük karlılıklara artık alışılması gerektiğinin altını çizen Recep Baştuğ, “Mutlak değer olarak bunlar aslında daha da büyümesi gereken rakamlar. Bizim öz kaynak rakamımız 200 milyar civarında. Bu enflasyon ortamında 200 milyarın kendini reel olarak koruyabilmesi için etmesi gereken karlılık, minimum enflasyona yakın bir yerde olması gerekirken karlılıklar enflasyonun altında kaldı. Bunun nedeni geçtiğimiz yıl başlayıp 2023'ün ilk döneminde oluşan negatif marj ortamı. Çünkü seçimden evvelki dönemde hatırlarsınız politika faizi 8.5, bono faizleri 10-11, mevduat faizi 30-31'lerde, bireysel kredilerin faizi 30, tüzel kredilerin faizi 14, yani bir korelasyon ya da arada birbiriyle konuşmayan rakamlar vardı. Şimdi biz o zaman da sadeleşmeyi hep söylemiştik. Şimdi ciddi bir sadeleşmeye doğru yönlenme var. Bugünkü ortamda ne var? Politika faizi 30 oldu. Kredi faizleri 40 ile 50 aralığında mevduat faizleri yine 40-50 aralığında, bono faizleri 5 yıllık ve 10 yıllık yüzde 27-28’lere geldi, en azından arada bir korelasyon kuruldu, rakamlar birbiriyle konuşmaya başladı. Buna rağmen  kredilerin bunu yakalaması zaman alacak ve bilançolarda marj problemi 2023'ün ana sorunlarından biri olacak. 2024’te nispeten düzelecek, bu şekilde devam ederse” şeklinde konuştu.

KKM’DE 15,5 MİLYAR DOLARLIK BÜYÜKLÜĞE ULAŞTIK

Garanti BBVA olarak kur korumalı mevduatta toplamda 15,5 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştıklarını belirten Recep Baştuğ, “Özel sektör bankalarının hepsinden fazla, Türkiye bankacılığında da ikinci en büyük rakamı yaptık. Tabii bu büyüklüğe ulaşmazsanız olabilecek şeyler vardı. Bunlardan dolayı bilançolarımızda belli rakamda hazine bonosunu taşıyoruz. Bugünden sonra da bu büyüklüğü mevcut regülasyona göre dönüştürmezseniz karşılaşacağınız bazı şeyler var. Ama bu dönem oluşacak olan yükü bilançolar daha kolay atlatacak o belli. Bu normalleşmeyle birlikte yeni alınabilecek bono yükümlülükleri bizleri rahatsız etmez. Kısaca bankaların sermaye güçleri yeterli. Ancak bu enflasyon ortamında bu düşük karlılıklarla bunu etkileyecek şeyleri daha dikkatli tartmamız gerekiyor. KKM’de şu anki programda Türk Lirası'na dönüşümle alakalı çok net hedeflemeler var. Burada kaynağı Türk lirası olan KKM’nin normal Türk Lirası mevduata dönüşümü şu an itibariyle yüzde 50'leri bulmuş durumda. Diğer, kaynağı yabancı para olan dövizden dönüşen KKM’nin de vadesi geldikçe yaklaşık yüzde 6'sı TL standart mevduata dönmeye başladı. Başladığımızda bu dönüşüm oranı yüzde 1’di. Uygulanan politikalar bu istikamette gittiği müddetçe bu oran ufak ufak yukarıya doğru artacak ve bize göre yolda kurla alakalı çok sakin bir seyir, o orta vadeli planda düşünülen kur rakamlarına çok ani hareketler olmazsa bu çözülme bu şekilde devam edecek. Bir yıl bu şekilde devam etsek kur korumalı mevduatın yüzde 50'den fazlasının TL’ye döndüğünü görürüz. Kur korumalı mevduatın TL mevduata dönüşümünde pozitif bir yöne doğru döndük. En azından regülatörlerin de bu konuda mutlu olduğunu söyleyebilirim” açıklamasını yaptı.  

REGÜLASYON SINIRLAMALARIYLA YAŞIYORUZ

Recep Baştuğ, sözlerine şöyle devam etti: “Regülasyonun hala koyduğu sınırlamalarla yaşıyoruz. Biz toplam kredi büyümesini tüzel tarafta yüzde 2.5, bireysel tarafta ürün ürün değişmekle beraber yüzde 3 ile sınırlamış durumdayız. Şu an her iki tarafta da kredi büyümeleri bu sınırın altında. Çünkü kredi büyümesinin olmama nedeni şu; Mevduatın maliyetinin 40'larda 50'lerde olduğu ortamda bunu üzerine yaklaşık yüzde 8-9 zorunlu karşılık maliyeti geliyor. Doğal olarak, kredi fiyatları yüzde 50’li rakamlara yaklaşıyor. Bu fiyatlarla da şu an sınırlamaları zorlamadan işimize devam ediyoruz. Şu an piyasa bu konuda daha dengelenemedi. İhracat ve yatırım kredilerinde bu oranlar biraz daha düşük seviyelerde oran olarak. Ama bu oranlardan açıkçası bir yatırım olduğunu da söyleyemeyiz. Çünkü öyle bir Türk Lirası kredi kullanarak bu oranlarla yatırım yapılacak ortamda henüz yok. Bu da ümit ediyorum enflasyonun düşüşüyle beraber doğru yerlere gelecek.”

Türkiye’nin seçimden önce ve sonra kredi genişlemeleriyle birlikte olması gerekenin çok altında bir risk maliyeti ile çalıştığını ifade eden Recep Baştuğ, “Bugün Türkiye'de ‘Cost of Risk’ dediğimiz risk maliyetinin olması gerekeni, normal olanı yüzde 1-1.25'tir. Bu bizim hesabımız. Türkiye ne zaman normalleşirse buna yakın oranlarda bir kredi riski maliyeti ödememiz lazım. Geçtiğimiz yıllarda baktığımızda bu yıl da dahil 40-70 baz puan bandında bu çalkantının içinden geçen bir ülkede olmaması gerekecek boyutta risk maliyetleriyle yaşadık. 2024'te şunu bekliyoruz, özellikle bireysel portföylerde kısmi bir kötüleşme olacak, bu çok net. Çünkü 3 ay evvel yüzde 25-30'larla verilen kredilerin vadelerinde bu krediler yüzde 45-50'lerle verilmeye başlayacak. Bu faiz artışıyla doğal bir kötüleşme olacak. Ama bu kötüleşme bizi normal seviyelere getirecek. Tüzel tarafta bunu 2024'te beklemiyoruz. 2025'te orada bir negatif trend olabilir. Ama dediğim gibi bu negatif trendlerin tamamı bizi normale getirecek. Normalin ötesinde bir yer beklemiyoruz. Niye tüzel tarafta bunu hemen beklemiyoruz? Reel sektörün bilançosu çok sağlıklı. Seçime kadar yüzde 30’la mevduatı mal edip yüzde 14 ile kredi verdik. Bütün sektör bunu verdi. Bir taraftan bankacı olarak o şirket bilançolarını gördüğüme  seviniyorum çünkü çok güçlü bir sermaye birikimi yaratıldı. 2025’te doğal olarak faizler yükselecek, bu yükselişle ortada bir normalleşme olacağını düşünüyorum. Sektör bazlı sermaye karlılıklarına baktığımızda bankacılık hala ilk 10'da olamıyor ama diğer sektörler çok iyi. Sektörlerin kârlılığıyla alakalı bence bunu görmek lazım. Firma tarafında bir sıkıntı yok. Münferit şeyler yine olacaktır ama genel olarak orada bir sıkıntı beklemiyoruz” dedi. 

KKM VE ENFLASYON MUHASEBESİ

KKM’nin yaklaşık yüzde 30’unun TL kaynaklı, yüzde 70’inin ise yabancı para kaynaklı olduğu bilgisini veren Recep Baştuğ, “Yüzde 50’lik dönüşün yüzde 30’luk kısmında olan kaynağı Türk Lirası. Zaten müşteri Türk lirasındaydı, dövizle pek bir işi yoktu. Bu programa dahil oldu. Vadesi geldiğinde onlara verdiğimiz faizlerle onlar dönüyor. İkinci kısım 5 ve 6, hatta 6’ları da geçti biraz. Merkez Bankası regülasyonları doğru yere koydu oradaki tempo arttı. Temponun artma nedenleri, istikrara müşterilerimizin bakışı. Buradan anladığım şey kurların daha stabil ve sakin hareketi. Bizlerin verdiği faiz oranlarının piyasa gerçeğine yaklaşması. Enflasyonun artmış olduğu yerde bizim yüzde 40-45 gibi bir faizi vermemiz doğruydu. Dönüp de kur korumalı mevduata onu verirken karşılığında yüzde 20-25 faiz verseydik bu dönmezdi. Normalleşmenin bir sonucu olarak aslında buraya gelindi. Yani doğru faizi verdik, mevduat sahibi süreçteki dalgalanmalar ya da hareketlerle alakalı güvendi. Güveninin neticesinde bu parayı döndürdük. Enflasyon muhasebesiyle alakalı biz doğru yerde olmak istiyoruz. Kural ne diyor? Son 3 yılın kümüle enflasyonu 100’ün üzerindeyse enflasyon muhasebesine geçersiniz. Bugün BBVA’nın ülkeleri içinde Arjantin var Türkiye var böyle durumda olan. Arjantin yıllardır enflasyon muhasebesi uyguluyor. Bu kurala da uyulması gerekiyor. Sermayedarın beklediği bu” değerlendirmesini yaptı. 

SERMAYE ARTIŞINA İHTİYACIMIZ YOK

Recep Baştuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir genel sermaye yeterlilik rasyosu, bir de çekirdek sermaye yeterlilik rasyosu var. O çekirdek sermaye yeterlilik rasyosu, BDDK’nın bize verdiği imtiyazlardan arındırılmış haliyle, Garanti BBVA olarak biz yüzde 16'dayız konsolide. Üstüne bizim Tier2 dediğimiz 2. grup sermayeyi de eklediğimizde yüzde 18’e geliyoruz. Şimdi benchmark 12, muhasebe kurallarına göre bizim kâr payı dağıtabilmemiz için minimum olması gereken sermaye yeterliliği de 14,75. Dolayısıyla bizim bugün 18 sermaye yeterliliğimiz var. 14,75 ve 12 iki tane de threshold var, biz çok rahatız, o yüzden bizim sermaye artışına ihtiyacımız yok. Şu an bizim 2024’te 2025’teki büyümeyi çok çok rahat kaldıracak bir sermayemiz var. Bu sermayeyi büyüten şey de aslında kârlılık, o kârlılık enflasyonun altında olduğu müddetçe böyle giderse biz 3 sene sonra belki bugünkü 16’yı 14-15 diye konuşur hale geliriz. Bu da doğru değil. Bizim sermaye artırımıyla ilgili ihtiyacımız olmayacak. Sektörün, özel sektör boyutunu söyleyeyim. Özel sektörde benim gördüğüm orada da sermaye problemi yok. Genelde sermaye problemi yok. Sermaye yeterlilik oranları makul, mantıklı seviyede, kısa vadede böyle bir ihtiyaç olacağını düşünmüyorum genel olarak.” 

BİZİ ÇOK İYİ ANLAYAN BİR YÖNETİM ANLAYIŞI VAR

Garanti BBVA olarak ekonomi yönetimiyle ilişkilerinin her dönemde çok açık ve net olduğuna değinen Recep Baştuğ, “Bu her alınan kararı yüzde 100 doğru bulduğumuz anlamına gelmez ama eskiden de şimdi de biz son derece şeffaf bir iletişime sahibiz. Bizi çok iyi anlayan ve bu konuda bizimle aynı resmi gören bir yönetim anlayışı var şu an.  Ama tekrar ediyorum; biz hiçbir dönem, hiçbir regülatörle iletişim konusunda sorun yaşamadık dün de bugün de. Bugün uygulanan politikalarla alakalı söyleyebileceğim şey; Merkez Bankası'nın, BDDK’nın, Maliye Bakanlığı’nın aldığı kararların, bizi sevk ettikleri yönün son derece doğru, alınan kararların da çok yerinde olduğunu düşünüyoruz. Bildiğim kadarıyla bankacı arkadaşlarım da, diğer bankalar da benzer görüşlere sahip sadece bu kısmını söyleyebiliriz” diye konuştu. 

Recep Baştuğ, sözlerine şöyle devam etti: “Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın da ifade ettiği gibi, 2024 ve sonrası için çok net görünen bir tablo var. Önümüzdeki seçimden sonra yaklaşık 4 yıl süreçte ülkemizde politik olarak hiçbir gündemin olmadığı bir takvim var. Dolayısıyla seçimden sonrasıyla alakalı, mevcut ekonomi politikalarının daha da doğru yönde ve belki de parasal sıkılaştırmada bankaları dahi zorlayacak adımlar atılarak devam edeceğini düşünüyoruz. Bankalar açısından 2024 yılında kârlılıklar bu yılın bir miktar üstünde olabilir ancak yine de enflasyonun bir miktar altında kalır. Bugün ülkemizde enflasyon olmasaydı, Garanti BBVA’nın BBVA Grubu içinde en tepe performanslardan birini ortaya koymuş olacağını düşünüyoruz. Ancak enflasyonun olduğu ortamda, BBVA geçtiğimiz yıl 6.5 milyar Euro civarında kâr elde etti. Garanti BBVA’nın buradaki payı enflasyon muhasebesi ile 500 milyon Euro oldu. BBVA Garanti’ye 8,5 milyar Euro yatırım yaptı. Bu Türkiye’ye bugüne kadar yapılmış en büyük yabancı sermaye yatırımıdır ve halen de en büyük yatırımdır. Bu yıl BBVA’nın performansı daha da artıyor. Biz ülke dinamiklerine göre bilançomuzu yönettik. Kredilerde önemli pazar payı aldık. Garanti BBVA en başta TL kredilerde Türkiye’de özel sektörün en çok büyüyen bankası. YP kredilerde de sektör küçülürken payını yine büyüttü ve hiçbir kredi tipinde de yavaşlamadı. BBVA çok potansiyelli bir ülkeye yatırım yaptı ve kendi ifadeleri ile ‘Türkiye’nin en iyi bankasını’ satın aldılar. Böylesine doğru bir birliktelik gerçekleşmişken şu an böyle bir şeyi ne düşünüyor ne de akıllarına getiriyorlar. Ayrıca dünyanın birçok yerinde bankaları var ve Latin Amerika ülkelerinde de çok ciddi tecrübeleri var. Dolayısıyla bu tarz iniş-çıkışlara anında refleks verecek bir sermayedar yapısında değiller.” 


ABONE OL