Günümüz çağın bağımlılığı olan sosyal medya olsun internet sosyal ağlar insanların vazgeçilmezi olmuş durumdadır. Arkadaşlıklar, dostluklar, unutamadığımız anılar, hatırlamak istediklerimiz öğrenmek istediğimiz her şeyin elimizin altında ve kolay erişimin olması mükemmel kılıyor. İnsanlık adına büyük bir buluş öyle ki yokluğunu düşünemez olduk. İnternet ve sosyal medya özel hayatımıza bu denli girmişken kendimizi sakınmamız ve dikkat etmemiz gereken yönleri de yok değil.
Kendi kanımızdan özbeöz Türk olan kardeşlerimiz işkence ve acı çekerken ve katledilirken gözlerimizi kapatıyoruz ve görmezden geliyoruz.
Moda dediğimiz şey her yıl değişen bir yenilik, yaz gelir yeni moda akımına ayak uydurursun gardırobundaki kıyafetler atılır, yerine o yaz moda olan kıyafetler alınır. Mevsimlerden kış gelir, geçen yılın kışlık kıyafetlerin modası geçmiştir artık yerine bu yılın yeni trendleri alınır. Evde de aynı durum geçerlidir.
Her yıl 24 Kasım öğretmenler günü olarak kutlanır. Geçmişten ve geleceğin nesillerini yetiştiren bütün emekçi öğretmenlerimizin öğretmenler günün kutluyorum. 24 Kasım 1928 tarihinde millet mekteplerinin açılması, okuma yazma seferberliğinin başladığı gündür. Bugün sadece mektepler açılmamış Mustafa Kemal Atatürk başöğretmen olarak kabul edilmiştir. Bu önemli Tarihten itibaren her yıl 24 Kasım da öğretmenler günü kabul edlmiş ve kutlanmıştır.
"Nerede ah o eski tohumlar…" "Tohumlarımızı bitirdiler" yerine araştırıp bilmek lazım gerçekten şimdi yediğimiz sebze ve meyvelerimizin tohumların genetiğiyle oynandı mı? Güzel ülkemin verimli topraklarındaki tohumların kendine yetebildiği gibi dışa bağımlı olduklarımız da var. Yulaf arpa çeltik ve çavdarda dışarıya bağımlı değiliz. Aslında bazı çeşitlerde bağımlılığın nedeni, tohumun üretim teknolojisiyle alakalı…
Çağımızın en karmaşık hastalıkların başında gelen ve dünyanın birçok ülkesinde görülme sıklığı hızla artan kanser; günümüzde insan sağlığını tehdit eden en önemli hastalıklardan birisi olabilmektedir.
'Engelli' sözcüğü genelde hareket yeteneği sınırlanmış bireyi çağrıştırmaktadır. Hareket yeteneğini sınırlayan nedenler ise doğuştan getirilen, doğum sırasında karşılaşılan ya da sonradan yaşanan bir hastalık veya kaza sonucu ortaya çıkan bir işlev bozukluğundan kaynaklanıyor olabilir.
Çocuk gelinler, çocukluk döneminde kendilerine kadınlık rolü giydirilmiş, yasal evlilik yaşının altındaki kız çocuklarını ifade etmektedir. Çocuk yaştaki evlilikleri, yani erken evlilik, 18 yaşın altındaki çocukların fiziksel ve psikolojik olarak evlilik ve çocuk sahibi olmak gibi sorumlulukları taşımaya hazır olmadan yapılan evlilik olarak söyleyebiliriz. Ülkemizdeki hukuk sisteminde ise Türk Medeni Kanunu ve Çocuk Koruma Kanununa göre çocuk gelin dediğimiz 17 yaşını doldurmamış kızlar olarak tanıma rastlıyoruz.