Uluslararası derneklerin Türk ekonomisine katkıları
Son günlerde ülkemizde birbirinden ilginç ve yararlı uluslararası toplantılar yapılıyor. Bu durum ülkemizin güvenilir olması açısından beni gururlandırıyor.
Bir taraftan da ülke olarak yaşadığımız ekonomik yıkıcı durumu derinden hissediyorum. Ama bugün kendime şu soruyu sordum. Türkiye'de faaliyet gösteren uluslararası ve ulusal iş dünyası dernekleri, ekonomiye ne kadar katkı sağlıyorlar.
Türkiye'deki uluslararası derneklerin Türk ekonomisine katkısı, doğrudan gelirleri, sosyal projeler yoluyla sağlanan istihdam ve ekonomik faaliyetler, ve genel olarak toplumsal gelişime katkıları ile çok yönlü olduğu görülüyor. Bu katkılar, eğitim, sağlık, çevre, insan hakları gibi farklı alanlarda da görülebilir. Uluslararası derneklerin Türk ekonomisine katkılarına baktığımız zaman karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor. Doğrudan Gelirler: Uluslararası dernekler, bağışlar, yardımlar ve diğer kaynaklardan elde ettikleri gelirlerle Türkiye'ye doğrudan gelir sağlar. Sosyal Projeler ve İstihdam: Derneklerin yürüttüğü sosyal projeler, istihdam yaratma ve ekonomik aktiviteyi artırma potansiyeline sahiptir. Örneğin, eğitim projeleri, sağlık projeleri ve çevre projeleri, yerel ekonomileri canlandırabilir. Önemli bir başlık da Ekonomik Faaliyetler: Dernekler, kendi faaliyetleri kapsamında çeşitli ekonomik faaliyetlere de katılabilir. Bu konuya da örnek, FUARLAR ve ülkeler arasında açılan sergi alanları, etkinlikler ve iş birliği projeleri, yerel üreticileri ve işletmeleri destekleyerek onları karşılaştırarak ekonomik büyümeye katkı sağlayabilir. Toplumsal Gelişme ve İnsan Kaynakları bu alanda unutulmaması gereken konulardan. Uluslararası dernekler, eğitim, sağlık, sosyal hizmetler gibi alanlarda yürüttükleri projelerle insan kaynaklarının gelişmesine katkı sağlayarak uzun vadede ekonomik gelişime katkıda bulunurlar. Teknoloji Transferi: Bazı dernekler, gelişmiş ülkelerdeki tecrübelerini Türkiye'ye aktararak teknoloji transferi sağlıyor. Bu da yerel işletmelerin ve sektörlerin gelişmesine önemli derecede katkı sağlar.
Şu günlerde İstanbul’da “Akdeniz Ülkeleri İş Adamları Derneği” (AÜİD), önemli bir uluslararası konferansa ev sahipliği yapıyor. “Akdeniz’in Ticareti ve Siyasi Etkileri” başlığını taşıyan bu etkinlik; iş dünyası, diplomasi, ekonomi ve jeopolitik bağlamında Akdeniz havzasını odağına alıyor. Etkinlikte Türkiye'nin bölgede üstlenebileceği stratejik rol ve ticari olanaklar da masaya yatırılacak. Mavi Vatan olarak da değerli olan bu Akdeniz bölgesi Ekonomisi 500 milyonluk nüfusla 7 Trilyon Dolarlık Bir Gücü temsil ediyor.
Akdeniz Havzası; Güney Avrupa, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’yu birbirine bağlayan dev bir ekonomik ağ oluşturuyor. Dünya ticaretinin yaklaşık %30’u bu bölgedeki deniz yollarından geçerken, Dünya Bankası verilerine göre bölgesel dış ticaret hacmi 2023 itibariyle 780 milyar dolara ulaştı. 2030’a kadar bu rakamın 1 trilyon doları aşması bekleniyor. Türkiye, bu süreçte hem üretici hem lojistik merkez hem de yeni yüzyılın İpek Yolu olan bir yol projesi partneri olarak kritik bir konuma sahip. Dernek, Akdeniz çanağındaki ülkelerde sürdürülebilir kalkınma, ticaret ve kültürel yakınlaşma için çeşitli projeleri de hayata geçiriyor. Yine bu günlerde ülkemizde yapılan önemli toplantılardan bir de TABA-AmCham yani Türk ABD İş Adamları Derneğinin bir başka önemli etkinlikliği. “Türk-Amerikan İlişkilerinde Marka Stratejileri, Ekonomik Trendler ve Finansal İş birlikleri” başlıklı yapılan bu panelde, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin geleceği, stratejik marka iş birlikleri ve dijital dönüşüm odağında yeni nesil ticaret vizyonları ele alınıp çeşitli stratejik konularda görüş alış verişi yapıldı. Türk ve Amerikan markalarının küresel ölçekte stratejik konumlanması, ekonomik iş birliği fırsatları, yeni nesil yatırım dinamikleri, dijitalleşme, yapay zekâ ve inovasyonun iş dünyasına etkisi ile küresel trendler ışığında finansal iş birliklerinin geleceği gibi başlıca konular masaya yatırıldı. Dış işleri bakanlar toplantısı gibi Antalya’da yapılan toplantısı tün dünyada yankı uyandırdı.
İnanıyorum ki bundan sonra da bölge ve ikili ülkelerle yaptığımız iş birlikleri bizi daha refaha ulaştıracak ve yatırım için yapancı dostlarımızı ülkeye çekecek. Şu kendi içimizdeki ekonomiyi de bir ayarlayabilirsek bu bölgede bizden daha güçlü bir ülke olması çok zor.