Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC), Paris organizasyon komitesine 1,7 milyar dolar katkıda bulunuyor ve bu miktarın 855 milyon doları yayın anlaşmalarından elde edilen gelirlerden geliyor. Ben de bu noktada şunu düşündüm. Benim yayıncılık konusunda yaklaşık kırk yıllık bir geçmişim var. Bu süre içinde benim için önemli olan bir çok ilke imza attım. 

Bunları yaparken de bir takım kurmanın ne kadar önemli olduğunu düşündüm hep. Bazen patrona göre tanınmış bir surat en başarılı olarak kabul edilip beni geri plana itti. Ama o kişilerin kendi isimlerini parlatmak istemeleri ve takım lideri olamaması hemen beni yeniden öne çıkardı. İşte bu Olimpiyatları izlerken de ben bu duyguları yaşadım. Ben takımımı iyi kurdum. 

Benimle olan bir çok kişi şimdi önemli kanalların başında yönetici ya da yönetmen olarak çalışıyor. Kazanan bir takım kurmak için ne gerekir? Bu hafta sonu Paris'te Olimpiyat Oyunları başlarken, zafer arayışı ön planda. İster bir atlet ister bir lider olun, başarıya ulaşmak zorluklarla dolu olabilir. Ancak destekleyici bir takım kurmak, kazanan bir yol çizmenize yardımcı olabilir.

Bunu benim sektörümde patronlara anlatmak çok zor. Onlar hep meşhurları yanlarında görmek istiyor. Ben ise kendi starımızı oluşturmaktan zevk duyuyorum. Ekibinizin zirveye çıkmasını sağlayacak yollar için McKinsey'den Philipp Hillenbrand tarafından yapılan Olimpiyat altın madalyalı Alistair Brownlee ile yapılan röportajı okurken de bu duyguları hissettim. Olimpiyat altın madalyalı ve girişimci Mark Tuitert ile dayanıklılık üzerine yapılan sohbeti ve kazanan stratejiler oluşturma, rekabette öne geçme ve dayanıklılık kasınızı çalıştırma hakkında diğer fikirleri okuyunca bunun benim de yolum olduğunu anladım. Yıllarca yanında çalışan zor günlerde destek olan bir con yoldaşı yarı yolda terk etmek demek takımının bundan sonraki yarışlara katılacak güçte olmadığının bir kanıtıdır. Oysa bu duruma gelmeniz sağlayan kurulan takımlar ve onların liderleridir. 

Bir başarının ardında insanların neler verdiğini anlamak lazım. Tüm hayatını bir işe ve seçtiği patrona adayan insanları gördüğünüzde ona saygı ile davranmak ve hakkını vermek lazımdır. O kişi daha önce yaşanan problemlere nasıl karşı durulacağını biliyor ve çalıştığı kurumu koruyordur. Yıllardır yöneticilik yapan birine sen insan yönetmeyi bilmiyorsun diyen başarısız patronlar ülkelerine de kusurlu davranıyorlardır. 

Daha önce hiç kimsenin başaramadığı bir şeyi başarmak istiyorsanız, zorluğa daha önce hiç kimsenin yapmadığı bir şekilde yaklaşmalısınız. Sizin eseriniz diğer rakiplerinizinkinden çok daha özgün ve gelir getirici olabilir. Sadece güvenmek gerekir. Aslında günümüz yöneticilerinin en büyük sorunu bence güven ve çalışanın sorumluluk alabilmesi. Ayırt edici bir yetenek bir şirketin performansını yükseltebilir. Ancak bunu inşa etmek kolay değildir. Gerçek hayatta bir süper güç nasıl görünür? Hayran olduğunuz herhangi bir şirketi düşünün, sonra hayal edin. Neden böyle hissediyorsunuz? 

Bunun nedeni büyük ihtimalle şirketi benzersiz bir şekilde başarılı kılan kurumsal bir yetenektir. İşte yeni kuracağınız bir şirketin de kurumsal ve isimlere bağlı olmadan çalışabilmesi önemlidir. İşte bu da başından beri sözünü ettiğim Olimpiyat takımını kurmakla olacaktır. Yine benim sektörüm olan Medya ya dönecek olursak, Netflix'in süper güçlü olmasının en büyük nedeni devrim niteliğindeki yetenek yönetim sistemidir. Süreçlerden çok takım olmayı tercih eder. yöneticilere sorumlu yetişkinler olarak davranır ve onlara işletmenin kendi bölümleri için karar alma özgürlüğü verilir.

İnsanlardan politikalara geri dönmek yerine mantığa ve sağduyuya güvenmelerini ister. Yüksek performans gösterenleri ödüllendirir. Yani demem o ki, Olimpiyatlara gelen takımların her bir elemanı ve onu yönetenler aslında ekonomik dünyada şirketlerin çalışanları ve patronları gibidir. Başarı için birlik olmak arkadaşlığı unutmamak gereklidir.