SON DAKİKA

Bir sonraki döviz krizi 2026'da mı yaşanacak?

Dünyada ekonomik riskler yüksek, ancak 2026'da küresel bir döviz krizi olacağını şu an kimse düşünmüyor.

Yüksek dış finansman ihtiyaçları, zayıf rezervler, döviz uyumsuzlukları ve hâlâ baskın olan ABD dolarına maruz kalan piyasalarda baskı en yoğun şekilde hissedilmeye devam ediyor. 

2026'ya dair küresel tabloda, daha yavaş ticaret büyümesi, devam eden politika belirsizliği (özellikle gümrük vergileri konusunda) ve yüksek ancak istikrar sağlayan enflasyon yer alıyor; bu koşullar, eşzamanlı bir kopuştan ziyade kendine özgü krizleri tetikleyebilir.

IMF'nin Nisan 2025 dünya ekonomisinin genel görünümünü analiz eden  WEO raporu, küresel büyümenin 2025-26 döneminde %3 civarında olacağını ve enflasyon düşüşünün devam edeceğini öngörüyor; inişli çıkışlı ama durgun değil. Bu durum, klasik kriz dalgalarında görülen türden geniş çaplı bir dolar daralmasının olasılığını azaltıyor.  

IMF'nin 2025 Küresel Finansal İstikrar Raporu GFSR, artan orta vadeli risklere (banka dışı kaldıraç, gelişmekte olan piyasalardaki döviz kurunun düşük performansı) işaret ediyor, ancak kısa vadeli sistemik stres, bir şok olmadığı sürece kontrol altında tutuluyor. Doların faturalama, fonlama ve güvenli varlık arzındaki üstünlüğü bozulmadan kalıyor. Bu durum, ABD politikasının sıkı olduğu veya belirsizliğin arttığı dönemlerde Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalarda dönemsel baskıların yaşanacağını, ancak aynı zamanda küresel çapta dolar varlıklarına yönelik talebin de düzensizliği sınırlayabileceğini gösteriyor.

Zaten yüksek enflasyon ve sığ güvenilirlikle başa çıkmakta olan ülkelerde örneğin, Türkiye'de iyileşme var ancak enflasyon hala yüksek. Ama mesela, Arjantin geçiş sürecinde. G-7 para birimlerine göre daha fazla risk altında görünüyor. 

Bu G 7 diye anılan ülkelere baktığımızda onların tavırları dünyayı nasıl etkileyebilir sorusuna cevap arıyoruz. İlk olarak Amerika Birleşik Devletleri’ne bakarsak Fed, Temmuz ayında politika faizini %4,25-%4,50 seviyesinde sabit tuttu ; yetkililer sonbaharda da indirim yapmayı tartışıyor. Mali açıklar yüksek kalmaya devam ediyor (Temmuz ayına kadar 12 aylık dönemde yaklaşık 1,9 trilyon dolar). Yükseltilen tarifeler ticareti olumsuz etkiliyor ve enflasyonla mücadeleyi zorlaştırıyor. 

Bu konudaki Küresel taşmalar Dolar likiditesi ve ABD vadeli primleri, gelişmekte olan piyasaların finansman maliyetlerini belirliyor. Gümrük vergilerinin neden olduğu yavaş ticaret büyümesi ve oynaklık, açık ekonomilerdeki döviz kuruna yansıyor. Doların merkezi konumu, ABD'deki herhangi bir politika değişikliğini güçlendiriyor. Doların uzun vadede daha güçlü kalması veya ani riskten kaçınma döviz uyumsuzluğu olan Türkiye piyasasını zorlayabilir. Avruğaya yönümüzü değiştirip bakarsak; Avrupa Merkez Bankası'nın duruşunda bir gelişme yok. Politika faiz oranları sabit tutuldu 24 Temmuz itibarıyla mevduat %2,00, piyasalar sığ bir yolu ve "daha uzun süre yüksek" dedikodularını verilere bağlı olarak fiyatlıyor. 

Almanya: 2025'te büyüme sıfıra yakın; reform hızı tartışılıyor. Zayıf talep ve sermaye harcamaları, çekirdek euro döviz kuru hareketlerini olumsuz etkiliyor. Fransa: AB'nin aşırı açık prosedürü kapsamında; artan mali endişeler, OAT getirilerini İtalyan seviyelerine doğru itti; bu, çekirdek kırılganlığın alışılmadık bir işareti. Devam ederse, bu durum avro risk primlerinin yeniden fiyatlanmasına yol açabilir.

İtalya’da Yüksek borç var. (GSYİH'nin yaklaşık %135'i) Ancak, iyileşen politika istikrarı nedeniyle spreadler daraldı; büyüme/ECB yoluna karşı hala hassas. Döviz krizi açısından baktığımızda da Euro içinde, egemenlik stresi döviz kurundan ziyade faiz oranları/spread'ler aracılığıyla daha fazla yayılıyor. Yenilenen bir mali güven şoku (örneğin Fransa), klasik bir döviz krizini tetiklemek yerine Avrupa varlıklarını genel olarak etkileyecektir.

İngiltere Merkez Bankası (BoE) Ağustos ayında faizi %4,0'a düşürdü. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE ) Haziran ayında yıllık bazda %3,6'ya yeniden yükseldi ; gıda enflasyonu istikrarını koruyor. Sterlin, riske duyarlı bir G-10 para birimi; Birleşik Krallık varlıkları genellikle küresel büyümeye karşı bir "beta" gibi davranır. Çok yavaş bir enflasyon düşüşü, İngiltere Merkez Bankası'nın gevşemesini sınırlayabilir ve Birleşik Krallık reel faiz oranlarını sabit tutabilir; bu da GBP için destekleyici, küresel likidite için ise sıkı bir denge anlamına gelir. 

Köşam yattiğince sizin için yaptığım analiz bize aslında gelecek için kati bir bilgi vermiyor. Ama, dünyadaki ekonomik gelişmelere etki eden ABD ve savaşları yakından izlemekte yarar var. Umarım evdeki hesaplarınız çarşıya da uyar.