Dolar $
32.47
%-0.05 -0.01
Euro €
34.9
%0.71 0.24
Sterlin £
40.78
%0.09 0.03
Çeyrek Altın
3932.32
%0 0
SON DAKİKA
Son Yazıları

Anadolu'nun solan yıldızı; köy odaları

17 Nis 2022

Anadolu Türk tarihinin kadim uygulamalarından biri olan, Oda ya da Konak açma geleneği; paylaşımın, istişarenin, kuşaktan kuşağa kültür aktarımının önemli vasıtalarından biri sayılır.

Hali vakti yerinde olanlar, Türk töresinin verdiği manevi bir mesuliyet duygusu ile evlerinin, konaklarının bağımsız bir bölümünü insanların hizmetine, kamu yararı adına açarlar.

Tarla, bağ, bahçe işlerinden elin ayağın çekildiği ve soğuk kış şartlarının insanları evde kalmaya mecbur ettiği uzun günlerde bu Odalar her akşam açılır, sobalar yakılır ve zengin- fakir büyük- küçük demeden herkesi kucaklayan bir sosyalleşme merkezine dönüşmüş olurdu.

Genellikle çift katlı evlerin üst katına dışarıdan bir merdivenle çıkılan Odalar, herkese açık olmakla birlikte ilme ve yaşa bağlı olan adabı muaşeret uygulamaları en ince detayına kadar buralarda hayata geçirilirdi.

Oda mimarisi olarak, kireçle badana edilmiş kerpiç duvarların üzeri terslik denilen uzun tomruklarla ızgara edilir ve onun üzeri birbirine geçme tahtalarla kapatıldıktan sonra hava yalıtımı için kamış serilirdi.  Son iş olarak “püşürük” denilen saman ile karılmış çamurla kapatılıp, dağlardan getirilen “şor”  olarak tabir edilen su geçirmez toprak serildikten sonra taş silindir “loğ” ile iyice sıkıştırılarak su sızması engellemiş olurdu.

Ahşap kapıdan girince sofa adı verilen bölümde ayakkabılar çıkarılır ve oda kısmına adım atılırdı.  Odaların genellikle ovaya bakan duvarına açılan pencere, hem insanların ruhuna bir sonsuzluk ve huzur fısıldar hem de Ezan ve Sala sesi rahatlıkla duyulmuş olurdu. 

Yine, pencere önlerine özenle yerleştirilmiş çiçekler, duvarda yer alan asma kitaplık, el işlemeli örtüler dikkatleri celbeden diğer detaylardı. Yüksek ve geniş sedirden ibaret olan ve “başköşe” diye adlandırılan yer hocaya, aksakallılara veya varsa onur konuğuna ait makam olarak kabul edilirdi.

Binlerce yıllık Türk töresine ve Türk kadının asil ruhuna uygun şekilde, detaylı motiflerin ve adeta bir renk cümbüşünün hâkim olduğu Odaların kuzey tarafına yerleştirilen sobadan çıkan alev çıtırtıları, bakır güğümün derin derin inlemeleri ve arada bir duvarlarda yankılanan yanık türkü sesleri havaya ayrı bir içtenlik ve sevimlilik katardı. 

Oda zemininde duvar diplerine yerleştirilen yolpak, minder ve yastıklar orta yaşlıların; kilim, palas serili yerler ise gençlerin oturması için hazırlanmıştır. Odanın kapı tarafında yer alan mahfil gibi ayrılmış bölümler ise çocukların rahatı için düzenlenmiş olurdu. 

Sohbet mekânı gibi algılanan odalar aynı zamanda dışarıdan gelen misafirler için bir konaklama yeri, nişan ve düğünlerde çeyiz sergileme alanı, köy sorunlarının görüşüldüğü istişare yeri, cenazesi olanlar için taziye maksatlı kullanılan çok amaçlı salon gibi kullanılırdı.

Aynı zamanda gençlerin ya da çocukların güreş tuttukları, oyunlar oynadıkları, yarışlar yaptıkları gelişim merkezleriydi. 

Her akşam hazırlanan köpüklü kahve aksakallılara, demli çay ise gençlere ikram edilirdi. Çocuklar yanma tehlikesine karşı sıcak içeceklerden uzak tutulmaları nedeniyle sadece su içebilirlerdi. Bu ikram farklılığı, kahve ve çayın çocuklarda kansızlığa sebebiyet vereceği bahanesi ile de nazikçe izah edilirdi.

Müdavimlerin çay ve kahve hizmetleri gençler tarafından yerine getirilir, su ikramı ise “ağaç yaş iken eğilir” ilkesiyle testi veya ibrik taşımaya gücü yetebilen çocuklardan beklenirdi. 

Dışarıdan gelen misafirler için öğle ve akşam vakitlerinde düzenli olarak sofra kurulurdu.

İkramlar ardından başlayan sohbetin lezzeti zaman sonra zirveye ulaşır ve 40 yıllık hatırı olan kahve çoğu kez ikinci plana düşmüş olurdu.

Gelecek hafta; köylerin kültür merkezi olan odaların öne çıkan faaliyetlerden bahsedeceğiz.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları