SON DAKİKA
Son Yazıları

8 Mart, mücadele ve doğa

13 Mar 2023

8 Mart, 'kargaşa' ve mücadeleyle geride kaldı. 'Kargaşa' hali, bu alana dair zorlama/mit haline getirme örneği üzerinden işledi. Zira pek çok araştırmacıya göre, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün kökeni, 1917 yılının Rusya'sına dayanıyor. Halbuki toplumda yaygın olan düşünce, ABD'de grev yapan kadın işçilerin mücadelesinin, 8 Mart'ın çıkış noktası olduğuydu.

Çalışma koşullarının ağırlığı, siyasal belirsizlik, değişimin kaçınılmazlığı, açlık ve toplumsal huzursuzluk, beraberinde büyük bir başkaldırıyı getirdi: 1917’nin Çarlık Rusya’sında, hemen hemen her fabrikada, işçilerin grev dalgası ülkeyi derinden sarsıyordu. Rus tarihçileri, ‘Barış ve Ekmek’ için, fabrikalarda ve meydanlarda, grev dalgasından sıkça söz eder. 

Tarihler mart ayını gösterdiğinde, kadınların kararlı mücadelesi sonuç verir. Çar, eylemlerin durdurulması için emir çıkartır fakat sonuç hüsrandır.

Birbirini izleyen olaylar sonucu, Rusya’da çarlık rejimi sona erer ve ‘başka bir dünyanın kapıları’ açılır. 

Çoğu zaman bağlamından koparılan ve basite indirgenen, 8 Mart Kadınlar Günü’nün, bize gösterdiği en önemli şey ise, kadın kimliği ve emeğinin görmezden gelindiğidir.

İnsanlık dünyasının kahraman kadınları, uzun mücadeleler sonucu haklarını aldı ve almaya da devam edecek. Pek çok alanda ‘ilk’e imza atan kahraman kadınların mücadelelerine bir bakalım. 

Clara Maass’ınn fedakarlığı

Clara Maass, İspanyol- Amerikan Savaşı sırasında Küba ve Filipinler’de ordu hemşiresi olarak çalıştı. Bugün dahi ölümcül hastalıklara neden olan sarı humma, 1900’lerin başında epey merak konusuydu.

Sarı humma, şehir pisliğinden mi yoksa sivrisinek ısırığından mı kaynaklanıyordu? Clara Maass, bu sorulara cevap bulmak için bir araştırmaya dahil oldu: Maass dahil yedi gönüllü, sivrisinekler tarafından ısırıldı. İki kişinin ölümüyle sonuçlanan bu olayda Maass, hayatta kaldı. Birkaç ay sonra tekrar gönüllü oldu. Maass, artık ‘enfekte’ idi ve sarı hummadan ölmüştü. Onun adı, ‘Başkalarını kurtarmak için kendine sarı humma bulaştıran hemşire’ olarak kaldı.

Doğa bilimlerinin isimsiz kadınları

Maria Sibylla Merian: Öncü bir metamorfoz. 

Atlantik boyunca seyahat eden, ‘böcek bilimine’ ışık tutan Merian, görüp incelediği ve böcekleri doğal ortamında çizdiği için, gelecek nesil kadın kaşiflerin yolunu açtı. Avrupa’nın dışında Afrika’da da çalışmalar yapan Merian, gördüklerini resmederek ‘çığır açan’ doğa bilimci olma ünvanını kaptı. 

Dorothea Minola Alice: Kadın istihdamında öncü.

Alice, Doğa Tarihi Müzesi tarafından istihdam edilen ilk kadın bilim insanı olarak tarihe geçti. Akdeniz’i ‘keşfetti’ ve çok sayıda kuş, memeli topladı. 

İkinci Dünya Savaşı, İngiltere’deki müzeye büyük zararlar verdi. Müzedeki eserlerin bir kısmı kurtarılarak farklı bir yere taşındı.

Alice’in fikirleri hem müzede hem de bilim camiasında yaşıyor. 

Elizabeth Twining: Bir çiçek eğitmeni.

Twinning, botaniğin rolünü ‘sınırlı bir doğa bilimi’ olmanın ötesine taşıyarak, ona toplumsal ve siyasal bir çaba atfetmiştir. 

Bir kitabının girişinde, ‘İnsanlığa bitkiler kadar çok tatmin ve zevk veren bir parça yoktur.’ demiş ve doğadaki canlılığın bir bütün olduğunun altını çizmiştir. Twinning, kadınların ve genel olarak insanlığın eğitiminde, botaniğin önemine yaptığı vurgu ile hatırlanıyor.

Lucy Evelyn Cheesman: Ormanda tek başına

Cheesman, keşif gezileriyle tanınan, Doğa Tarihi Müzesi için on binlerce bitki ve hayvan ‘toplayan’ bir entomolog. 

Cheesman’ın seyahatleri esnasında, çok sayıda örümceğe, ölümcül yılana, yabani hayvanlara, ‘yamyamlara’ rastladı ve ormanda tek başına günler/geceler geçirdi. 

Cheesman, geride 16 kitap bırakarak hayata veda etti.

Grace Edwards: ‘Gayri resmi’ çalışan

Edwards, yetenekli bir bilimsel sanatçı ve model yapımcısıydı. 

1900'lerin başında çalışan birçok kadın gibi, Edwards da yalnızca ‘gayri resmi’ olarak çalışıyordu. 

Edwards, 1918'de, ‘British Museum’e yaptığı araştırmalar hakkında bilgi verdi ve bazı hayvanların tehlikeleri hakkında bir dizi görsel-işitsel metin hazırladı.

Hazırlanan binlerce metinde, halk sağlığı için çalışmalar yürütülerek, toplumu, yabani hayvanların tehlikeleri konusunda uyardı. Bu bültenlerde, önleyici tedbirler ve hayvan hastalıkları ayrıntılı bir şekilde işlendi. 

Bilim dünyasının gayri resmi çalışan kadını Edwards, ‘insanın en büyük düşmanlarından birini’ büyüterek tarih sahnesine çıktı.


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları
ajet 160x600