2023 hedefleri
Merhaba. Bundan böyle bu köşede sizinle olacağım için çok memnunum. Bu köşede dünya ve ülkemizdeki ekonomik gelişmeleri tartışacağız. Beklentilerin neler olabileceğini ya da belirli stratejileri tartışacağız. Bu hafta "On Birinci Kalkınma Planı" pek bir gündemde.
Dün berbere gittim. Biliyorsunuz “berberden al haberi” diye uydurulmuş bir söz vardır. Mahallede ne oluyor git öğren. Dünyada ne oluyor her bilgi onda. Bana Merkez Bankası’nın başkanının değiştirilme nedeni olarak, faizlerin düşürülmesi gerektiğini ve böylece halkın elindeki parayı piyasada değişik ortamlarda kullanmaya başlayacağını söyledi. Mesela elde kalmış satışa hazır binaların böylece tüketileceğini anlattı. Birkaç bankacı dostumla konuştum. Bana “olmayacak bir şey değil” dediler. Zaten berber dostumda salonda konuşulan konuları kafaya kayıt edip anlatıyor. Var olsun.
Bu halkın fikrini alma işini bu yıl “On Birinci Kalkınma Planı” için Cumhurbaşkanlığı da yaptı. Internet üzerinden gerçekleştirilen "vatandaş anketi" yoluyla 19 bin kişiyi aşkın katılımcıdan planın önceliklerine dair fikir ve öneriler alındı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk kalkınma planı olan 2019-2023 dönemini kapsayan On Birinci Kalkınma Planı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunuldu.
Plan, uzun bir çalışma sonucu hazırlanırken, tüm bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, kamu meslek teşekkülleri ile sivil toplum örgütleri hazırlıklara katıldı.
Bu çalışmanın vizyonu olarak, “Daha fazla değer üreten, daha adil paylaşan, daha güçlü ve müreffeh Türkiye" olarak belirlendi. Kulağa çok hoş geliyor.
Son 20 yıldır uygulanan model böylece terk ediliyor ve sanayileşmeyi, verimliliği ve ihracatı esas alan bir büyüme modeli öngörülüyor.
Böylece, yine kendi kendine yetebilen ülkeler sınıfına girmeye çalışacağız. Biliyorsunuz bir zamanlar “7 ülkeden biriyiz” diye okullarda öğretirlerdi. Ama, durum böyle olunca da İthalata bağımlılık bitsin denecek. Halk da alıştığı ithal mallara veda etmek zorunda kalacak. Acaba başarılabilir mi?
Yani, caf caflı bir telefon markası yerine Tük Malı bir telefon.
Bu tasarıda her şey yurt içi tasarrufların artmasına bağlı. Onlar artınca yatırımlar çoğalacak, işsizlik azalacak, enflasyon düşecek. Plan dönemi sonunda yurtiçi tasarrufların milli gelire oranının yüzde 30’un üzerine çıkarılması hedeflenmektedir. Benim berberin dediği gibi yeni plan metnine göre; önce faizler düşecek ki ardından enflasyon düşsün. Ardından yatırımlar başlasın. Düşünce güzel de bakalım uygulamada nasıl olacak?
Benim anlayamadığım bir nokta var. O da düşük faizin tasarruflara olumsuz etki yapabileceği ve tüketimi artıracağını düşünüyorum. Halk, faize vereceği parayı taşınmazlara yatırmak gelecek için daha uygun diye düşünecek. Ama bu yatırım isteklerine zamanında cevap verilemezse enflasyon yine artacak ve gözler yine ithalata dönecek. Döviz borcu olanların dikkat edeceği günler başladı gibi.
Ne olursa olsun gerçek şu ki; 11. Kalınma Planı dönemi çok zor geçecek.