Bir ülke düşünün: Bütün zıtlıklara sahip olmasına rağmen, tarihiyle çağdaşlığın buluştuğu bir ülke olarak hem geleneksel hem de modern değerleri bünyesinde barındırsın. Bunun yanında zengin kültürel geçmişe sahip olsun ve Asya, Avrupa, biraz da Afrika'nın bir parçası olmanın getirdiği çelişkilere sahip olsun. Yani hem Doğunun anlayışına sahip olsun; hem de Batının değerleriyle yaşasın.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM'nin 78. Genel Kuruluna katılmadan önce havalimanında düzenlediği basın toplantısında Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerine yönelik sarf ettiği "Gerekirse Avrupa Birliği ile yolları ayırabiliriz" cümlesi ve ardından Bahçeli'nin "AB ile müzakere defteri, açılmamak üzere mutlaka kapatılmalıdır. Bizim için AB bitmiştir." açıklaması, Türkiye ile AB ilişkileri tamamen kopacak olarak yorumlandı. Peki gerçekten ilişkiler koparılabilecek kadar basit bir bağ ile bağlı mı, ekonomik açıdan bir bakalım.
Ermenistan tarafından 1991 ila 1993 yılları arasında sistematik olarak işgal edilen Dağlık Karabağ bölgesi, 2020 yılına kadar bu ülkenin kontrolü altında kalmaya devam etti. 2020 yılında Azerbaycan ile Ermenistan güçleri arasında meydana gelen II. Karabağ Savaşı, Türkiye'nin de askeri desteği ile Azerbaycan'ın kesin zaferi ile sonuçlandı. Azerbaycan bu savaşın sonunda, Dağlık Karabağ'ın önemli bir kısmını geri aldı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın sunumu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması ile 2024-2026 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program bu hafta kamuoyu ile paylaşıldı.
Afrika, coğrafi keşiflerle birlikte 15. Yüzyıldan itibaren başlayan batılıların sömürgeleştirme hareketlerinden köle ticareti ve zengin doğal kaynakları nedeniyle en fazla etkilenen kıta olmuştur. Batılıların bu bölgelere koloni anlayışıyla bakışı, günümüzde dahi hala devam etmektedir.
2023 seçimleri sonrası hükümet, ekonomi ağırlıklı bir kabineden oluşturuldu. Cumhurbaşkanı yardımcısı koltuğuna eski Kalkınma Bakanı Cevdet YILMAZ, Hazine ve Maliye Bakanlığına ise Mehmet ŞİMŞEK getirildi. ŞİMŞEK'in ekonominin dümenine geçmesi, uygulanan politikalarda keskin bir dönüşün de habercisiydi.
Eski Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin NEBATİ'nin 29 Eylül 2022 tarihinde Ekonomi Dönüşüm ve Paradigmalar Zirvesi'nde yaptığı konuşmada sarfettiği; "Neo-klasik ekonomi düşüncesinden, epistemolojik bir kopuşu temsil eden, heterodoks yaklaşım, günümüzde giderek ön plana çıkan; davranışsal ekonomi ve nöro ekonomiyle daha fazla önem kazanmaktadır." cümlesi ülke gündeminde en çok tartışılan konulardan olmuştu.