Yapay zeka ve sektörel denetim
Merhaba sevgili okuyucularım. Bu hafta sizlere geçen hafta içerisinde bir radyoda dinlediğim programda ele alınan konu hakkında ki düşüncelerime yer vermek istiyorum. Konu finansal işlemlerde denetimin yapay zeka tarafından gerçekleştirilebileceği üzerineydi…
Dinlerken denetim aşamasının yeni bir karar aşamasının başlangıcı olduğu dikkate alınırsa “acaba karar aşamalarında bu kadar da teslimiyetçi olmalı mıyız?” şeklinde düşünmeden edemedim. Ya da acaba hangi sektörler buna elverişliydi?
Son yıllarda yapay zeka (YZ) teknolojilerinin hızlı gelişimi, birçok sektörde devrim niteliğinde değişimlere yol açtı. YZ, yalnızca verimliliği artırmakla kalmayıp, aynı zamanda hataların tespitinde ve önlenmesinde de önemli bir rol oynamaktadır. Ancak, YZ'nin denetim süreçlerine entegre edilmesi, bazı etik ve sorumluluk sorularını da beraberinde getirmiyor mu?
Yapay zekanın fayda sağlayabileceği sektörlerden biri sağlık alanıdır. Hastanelerde, hastaların tıbbi geçmişleri ve mevcut verileri üzerinden yapılan analizlerle YZ, olası hataların önüne geçebilir. Örneğin, bir doktorun teşhis koyarken atlayabileceği önemli verileri belirleyebilir. Bunun sonucunda, hasta güvenliği artarken, sağlık hizmetlerinin kalitesi de yükselmiş olur. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, insan faktörünün tamamen devre dışı bırakılmaması gerektiğidir. Sonuçta, bir makine her ne kadar doğru veriler sunsa da, karar verme sürecinde insanın deneyimi ve sezgisi de büyük bir önem taşır. Bir başka örnek, bir ilaç etkileşimi veya yan etkisi konusunda YZ sistemleri, doktorların gözden kaçırabileceği durumları ortaya çıkarabilir. Bu, hasta güvenliğini artırırken, sağlık hizmetlerinin kalitesini de yükseltir.
Yapay zekanın denetleme aracı olarak nasıl işlev görebileceğini anlamak öncelikle bakmamız gereken nokta olarak karşımıza çıkıyor. YZ, büyük veri setlerini analiz edebilme yeteneği sayesinde, insanın gözden kaçırabileceği detayları kolayca tespit edebilir. Örneğin, finans sektöründe YZ tabanlı sistemler, dolandırıcılık faaliyetlerini belirlemek için anormal işlem desenlerini saptayabilir. Bu teknolojinin kullanılması, potansiyel kayıpların önlenmesine yardımcı olurken, aynı zamanda denetim süreçlerini daha verimli hale getirir. Ancak, burada da bir denge kurulması gerekmektedir. YZ’nin karar verme süreçlerine entegre edilmesi, finansal kurumların insan kaynaklı hataları azaltabilir, ancak bu durum aynı zamanda insan denetimini azaltma riskini de beraberinde getirir.
Üretim sektöründe ise, YZ ile donatılmış makineler ve sistemler, üretim süreçlerini optimize edebilir. Hatalı ürünlerin tespitinde ve kalite kontrol süreçlerinde YZ'nin kullanılması, üretim hatalarını minimuma indirerek maliyetleri düşürebilir. Bu açıdan YZ, kalite kontrol süreçlerinde devrim yaratma potansiyeline sahiptir. Otomatik sistemler, üretilen ürünlerin standartlara uygunluğunu denetleyebilir ve hatalı ürünlerin hızlı bir şekilde tespit edilmesini sağlar. Bunun sonucunda hem maliyetler düşer hem de üretim süreçleri daha verimli hale gelir. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken nokta, bu tür sistemlerin insan denetiminden tamamen bağımsız çalışması, üretim standartlarının düşmesine yol açabilir.
Yapay zekanın denetim süreçlerinde kullanılması, yalnızca hataları azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda iş süreçlerinin daha şeffaf hale gelmesini de sağlar. Ancak burada duruma farklı bir bakış açısından yaklaşırsak; önemli bir soru gündeme geliyor: İnsan, denetim sorumluluğunu YZ'ye devretmek mi istiyor? Bu sorunun yanıtı, toplumun YZ’ye karşı olan güvenine ve bu teknolojinin nasıl kullanıldığına bağlıdır. Eğer YZ, insan denetiminin bir aracı olarak görülürse, faydaları katlanarak artar. Ancak, bir kaçış aracı olarak kullanılması durumunda hem etik sorunlar ortaya çıkabilir hem de sonuçları ağır olabilir. YZ'nin karar verme süreçlerinde şeffaflık ve hesap verebilirlik çok önemli bir noktadır. YZ sistemlerinin nasıl çalıştığı, hangi verileri kullandığı ve bu verilerle nasıl sonuçlara ulaştığı, kullanıcılar ve toplum için anlaşılır olmalıdır. Aksi takdirde, YZ'ye duyulan güven azalabilir ve bu durum, denetleme süreçlerinin etkinliğini zayıflatabilir. Gelecekte, YZ'nin bu denetim süreçlerinde nasıl bir rol oynayacağı hem teknolojik gelişmelere hem de insanlığın bu gelişmelere nasıl yanıt vereceğine bağlı olarak şekillenecektir. Bu noktada, YZ'nin potansiyelini en iyi şekilde kullanmak, hem mevcut sorunların çözümünde hem de geleceğin inşasında büyük bir fırsat sunmaktadır.
Sonuç olarak, yapay zeka ile insan denetimi arasındaki dengeyi bulmak, gelecekteki iş süreçlerinin başarısı için kritik bir öneme sahiptir. Bu denge, yalnızca hataların minimize edilmesini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda insanlığın kendi sorumluluklarını unutmadan, daha iyi bir gelecek inşa etmesine de olanak tanıyacaktır. Çünkü, yapay zekanın sektörel denetimlerde kullanımı, birçok avantaj sunmakla birlikte, insan sorumluluğunu göz ardı etmemek gerektiğini hatırlatıyor. Yapay zeka ve insan iş birliği, geleceğin iş dünyasında en etkili çözüm olarak karşımıza çıkıyor. YZ, bir araç olarak kullanıldığında, iş süreçlerinde devrim yaratabilir; ancak sorumluluğu tamamen üstlenmesi hem etik hem de pratik açıdan tartışılması gereken bir konudur.
Bir sonraki yazımızda, bilginin ışığında güzel günlerde görüşmek üzere…