SON DAKİKA

Varoluşumuzun ortak alanı yaşadığımız dünya

Şakir Akça 19 Mar 2025

Dünyanın bitmek bilmeyen milyonlarca yıl aynı düzende, Güneş ekseni etrafında diğer gezegenlerle, uyum içinde dönmesi ve kendi üzerindeki son saatine kadar, vazifesini şaşmadan yapması, kainattaki en büyük hakikat sırrının tecellisidir.

Uzay boşluğundaki yıldız sayısı aklımızın alamayacağı, dünya yüzeyindeki kum tanelerinden bile fazla olduğudur. Uzay, bilinmeyen varoluşun sırlarıyla saklı muhteşem üstü, aklı melekelerin üstünde hakikatin, gerçekleri insanlığın gözlerinin içine sokarak, ders verdiği üstün sonsuz derya.

Varoluş hikayemizin temel noktası insan olmak. Bizleri yaktan var eden yüce yaradan Kuran’da şöyle seslenmiştir:

Hucurât Sûresi : ”Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.”

Dünya üzerinde yaşayan çeşitli ten renginde, farklı dillerde konuşan, farklı kültürlere sahip kavimler Kuran’da bahsedildiği gibi çeşitlilik, özellikle vurgulanıyor. Çok çeşitlilik, farklılık ayrı bir zenginlik olarak bahsedilmiş ve önemsenmiştir. Kültürlerin ve dillerin farklı olması insan nesline has, hayvan ırkından farklılığımızı göstermektedir. Aklı melekenin bizlere verildiği, düşünme ve ayırt etme özelliğimiz, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayrı değerlendirerek, hakikat yolunu seçmemiz özellikle istenmiştir.

Kimsenin birbirinden üstün olmadığı, ancak ahlak ve takvayla kişilerin ayırt edildiği, doğruluk ve dürüstlüğün insan olmanın gerçek olması gereken değerlerindendir. Yaşadığımız dünya biz insanların sonsuza kadar yaşayacağımız bir mekan değildir. Misafir olduğumuz bu dünyada yaptığımız iyilik ve güzellikler, bıraktığımız eserlerle, insan olmanın güzelliğinin izlerini gelecek nesillere aktararak, bu kainata niçin ve neden geldiğimizi anlatmamız gerekmektedir.

“Z “kuşağı diye isimlendirdiğimiz, uzay ve teknolojik devriminin içinde harmanlanan gençliğimize, aile bireyleri ileri gelen aydınlar, sanatçılar, kainat önderleri, kısacası toplumun saygı gösterdiği, kişi ve kurumların, bilgi ve tecrübeyle güzel örnek ve ideal rehber olmaları, dünyada bırakacakları en güzel eserleri olacaktır.

Savaşların, katliamların geçmişte yaşanan olumsuzlukların hiçbir faydasının görülmediğini, tüm insanlık adına geleceğimizin teminatı gençlerimize barışın elçilerine, sevginin, saygının, hoşgörünün, gücünü anlatmamız, çok çeşitliliğin ve güzel ahlakın zenginliğini, yaşam çizgimizin felsefesi olarak vurgulamamız gerekmektedir.

Dünyada geçmiş yüzyıllarda yaşanan insanlığın ayıbı soykırımlar, kölelik denen insanlığın yüz karası, Afrika Kıtası’ndan hayvan gibi zor kullanılarak gemilerle kıtalar arası insan kaçakçılığının normal karşılandığı, kölelik sisteminin karanlık geçmişinin yaşandığı özgürlükler ülkesi diye insanlığa yalanlarla kendi karanlığının üstünü örtercesine, kapana sıkıştırılmış kapitalizmin gücünü insanların kemiklerine kadar sömüren zenginliğin doyumsuz insanların sömürü sistemini dünyaya hakim kılmaya çalışan, batının karanlık ülkesi Amerika.

İsrail’in, Siyonizm’in esaretine girmiş batının medeniyet içinde yaşadığını zanneden Amerikan halkı, geçmişinin izdüşümünü kendi köleliğinin farkında bile olmadan, Siyonist efendilerine hizmet ederek hayatlarının en karanlık dönemlerini yaşamak zorunda bırakılmışlardır. Tarihin geçmişe ayna tuttuğu Nazi zulmü insanlık ayıbı olarak görüldüğü Batı, malesef kendi değerlerini Siyonizmin insanlık ayıbına geçmişinin kefaretini dünyadaki mazlum milletlerin zulmüne seyirci kalarak, paranın efendilerine sadakatlerini sunarak insanlık suçuna ve zalimin kanlı ellerine suskun ve seyirci kalmayı tercih etmişlerdir.

Dünya bütün insanlığa ev sahipliği yapacak kadar geniş ve bereketlidir. Afrika’da, Filistin’de dünyanın her bir yanında aç ve yoksul insanların bir avuç milyar dolarları olan zenginlerin, dünyadan göçerken yanlarında bir doları bile getiremeden son nefeslerini verirken, yaradanın sözlerine kulak verselerdi, bu dünyada aç ve acık bir tane insan kalmazdı.

Çocuklarımızın geleceğe umutla baktığı, savaşların olmadığı bir dünya dileği, hepimizin kalbinde taşıdığı çok değerli bir hayaldir. Bu dünya, barışın, anlayışın ve eşitliğin egemen olduğu bir yer olabilir. Eğitim, sevgi, hoşgörü ve empati gibi değerlerin çocuklarımıza aşılanması, onların huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmelerine yardımcı olacaktır. Gelecekte çocuklarımızın, sağlıklı bir gezegende, kendilerini güvende hissettikleri, fırsat eşitliğine sahip olduğu ve çatışmaların yerine çözüm yollarının ön planda olduğu bir dünya kurmamız en büyük hedefimiz olmalı.