Bu gelişme, ülkemizde sığınak mevzuatının önemini yeniden gündeme taşıdı. Türkiye’de sığınaklarla ilgili düzenleme 25 Ağustos 1988 tarihinde Resmî Gazete ’de yayımlandı. Mevzuata göre belirli bir yükün üzerindeki binalarda sığınak yapılması zorunluydu ve denetim yetkisi belediyeler ile valiliklere verilmişti. Ancak gerçekte, Türkiye’de neredeyse hiç sığınak yapılmadı; mevzuat kâğıt üzerinde kaldı. Var olan az sayıdaki alan da genellikle otopark olarak kullanılıyor.

Dünya Hazırlık Yapıyor

Birçok ülke bu konuda ciddi adımlar atıyor. İsviçre’de her evin altında sığınak bulundurmak mecburi. Almanya hızlı bir şekilde yeni sığınaklar inşa ediyor. ABD, Japonya, Güney Kore ve Kanada’nın da aralarında bulunduğu 11 ülke düzenli tatbikatlar yapıyor. İngiltere Başbakanı, vatandaşlarına en az 72 saat yetecek su, gıda, el feneri ve mum gibi temel ihtiyaçları stoklamaları çağrısında bulundu. Almanya da benzer bir hazırlık sürecine girdi; sivil toplum kuruluşları bile savaş senaryolarına göre organize edilmeye başlandı.

Türkiye’nin Konumu ve Atılan Adımlar

Türkiye’nin bulunduğu coğrafya bu hazırlıkları daha da zorunlu kılıyor. Rusya-Ukrayna savaşı sürerken, Gazze’de çatışmalar devam ediyor. Suriye’de her an patlamalar yaşanabiliyor. İsrail ise kuruluşundan bu yana sürekli savaşan bir ülke olarak bölgedeki istikrarsızlığı artırıyor. Türkiye ise bu krizlerin tam ortasında yer alıyor.

Milli İstihbarat Akademisi, İran-İsrail savaş ihtimalini gündeme getirerek şehirlerde hayati tedbirlerin alınması gerektiğini açıkladı. Mevcut durumda şehirlerde yeterli sığınak bulunmadığı için, TOKİ’nin 81 ilde yeni sığınaklar yapma kararı kritik bir adım olarak görülüyor. Özellikle yeni metro hatlarının nükleer saldırılara karşı dayanıklı şekilde inşa edilmesi, olası tehditlere karşı güvenliği artıracak.

Tarım Bakanlığı da gıda güvenliği için önemli adımlar atıyor. Türkiye’nin hemen her ilinde gıda siloları kuruluyor. Bu yatırımlar, yalnızca çiftçiye destek olmayı değil, aynı zamanda savaş veya kriz durumlarında toplumsal ihtiyacı karşılamayı amaçlıyor. Yer altı barajları ve su rezervleri de benzer şekilde stratejik güvenlik hazırlıkları arasında değerlendiriliyor. Enerji güvenliği de aynı derecede kritik; elektrik ve doğalgaz altyapısının korunması, savaş senaryolarında toplumun ayakta kalabilmesi için hayati öneme sahip.

Türkiye’nin attığı adımlar sığınak projeleri, gıda depolama sistemleri, su ve enerji yatırımları ülkemizin olası tehditlere karşı daha hazırlıklı olmasını sağlıyor. Bölgedeki gerilimler dikkate alındığında, bu hazırlıkların sadece bir tercih değil, bir zorunluluk olduğu açıkça görülüyor.