Türkiye gündemi ve gerçekler-11
Ortadoğu insanı, her şeye üzülür ancak hiçbir şey yapmaz… Bu sözü aslında bizi çok iyi anlatan bir öz eleştiri olarak kabul etmemiz gerekiyor. Zira ben, Amin Maalof'un sözünü bu günkü yazımın en başına taşıyarak, öyle yaptım.
Ortadoğu’da insanlar, çok üzülmelerine karşın, yine de onlara hiçbir şey yaptırmayan nedir, öyleyse?
Kaderci bir bakış açısına sahip olmaları mı?
Geleceklerinde oluşabilecek sorunları kestiremeyecek kadar cahil olmaları mı?
Maddi durumlarının çok kötü olması mı?
İnsanlara verdikleri değerin çok az olması mı?
Otoriteye karşı gelmenin kötü tecrübelerine karşın, öğrenilmiş bir çaresizlik mi?
Hayatı, dogmatik kabullenişlerle karşılayan bu tuhaf Ortadoğu halkına, biz ülke olarak dahil miyiz diye soracak olursanız?
Adeta, yaşam koşullarıyla ilgili karşılaştığı hiçbir probleme tepki göstermeyerek, içinde biriktirilmiş nefret dolu olan ancak tepkisini bir türlü gösteremeyip hep sustuğu içinde, hayata duyduğu bitmek tükenmek bilmeyen öfkesini, gücünü yettirdiği kadınlardan, çocuklardan ve savunmasız hayvanlardan çıkaran bir kesim var maalesef ülkemizde.
2025’e sayılı günler kala ülkemizde yaşanan kadın cinayetlerini araştırdığımda bu yıl 205 kişinin öldürüldüğünü ve 117 kişini ise şüpheli şekilde öldürüldüğünü gördüm.
2010’dan bu yana 5696 kadın, erkekler tarafından öldürülmüş bu ülkede.
Zavallı sokak hayvanlarının, kedilerin, köpeklerin devletin onlara sahip çıkmaması nedeniyle öldürülme kararı verilmesi ve bir süre sonra çöplüklerde faili meçhul zavallı kedi köpek cesetlerine rastlanılması ise 2024 yılının en utanç verici olaylarından biriydi bence.
Narin kızımızla simge haline gelen, zavallı çocuklara taciz yapılması ve öldürülmeleri utancı yetmiyormuş gibi bu yıl birde hastanelerde yoğun bakım ünitelerinde çocuklarımızın nasıl katledildiğine şahit olduk maalesef.
Peki, tüm bu olup bitenlere hepimiz üzüldük mü?
Evet
Peki, bir şeyleri değiştirecek şekilde ciddi bir tepki gösterdik mi?
Hayır…
1999’da da ciddi bir deprem olmuştu. Resmi 18 bin gayri resmi 40 bin kişi hayatını kaybetmişti.
Aradan 25 yıl geçti ciddi önlemler alındı mı?
Hayır.
Şu an, İstanbul depreme hazır mı?
Hayır…
6 Şubat 2023 tarihinde inanılmaz iki deprem oldu.
DAF (Doğu Anadolu Fayı) zonu boyunca 400 km.’lik bir hat boyunca korkunç bir enerji açığa çıktı.
Resmi 50 bin gayri resmi 300 bin kişi hayatını kaybetti.
Peki, tüm bu olup bitenlere hepimiz üzüldük mü?
Evet.
Peki, bir şeyleri değiştirecek şekilde ciddi bir tepki gösterdik mi?
Hayır…
Bakınız, kıymetli okurlarım;
Biz maalesef cahil Ortadoğu kültüründen kurtulamaya çalışan ancak bunu bir türlü başaramamış, gözü kulağı batıda olan, Cumhuriyet’in felsefesini 100 yıldır özümseyememiş arafta kalmış, gelişmekte olan bir ülkeyiz.
Öyle ki pozitif bilimlerde, tıp ve mühendislikte sürekli beyin göçü yaşayan insanlarına verdiği değer, giderek azaldığı için halkı mutsuzluğa demir atmış, gelecek kaygılarıyla dolu bir ülkeyiz.
Ülkemizde durumu iyi olan ve tüm güzel imkanlardan faydalanan, halinden memnun %5-%10 arasında bir kesimin dışında, hemen hemen herkeste ciddi bir depresyon durumu hakim.
Şimdi size enteresan bir istatistik vermek istiyorum, bizde aynı kategoride miyiz yorumu size bırakıyorum.
Toplam nüfusu, 1,8 milyar olan 57 Müslüman ülkenin dünyada ki üretime katkısı %7 iken nüfusu sadece 83 milyon olan Almanya’nın dünya üretimindeki payı %10.2’dir.
Daha tuhaf olanı ise dünyanın en fakir 50 ülkesinden 32’si Müslüman ülkelerden oluşurken bu 32 ülkenin devlet başkanları ise dünyanın en zengin 500 kişisi arasında yer alıyor.
Bakınız, Charles Bukowski’nin de söylediği gibi “Kölelere asla özgür olacakları kadar ödeme yapmazlar. Hayatta kalmalarına yetecek kadarını verirler ki çalışmaya devam etsinler…”
Son tahlilde, bugünkü yazımı Platon’un 2392 yıl önce söylediği önemli bir sözü ile bitirmek istiyorum.
“Siyaset ile uğraşmayacak kadar akıllı olanlar, daha aptallar tarafından yönetilerek cezalandırılırlar…”