Türkiye gündemi ve gerçekler-10
"Bazen bir problemi çözmenin en iyi yolu onu önemsemeyi bırakmaktır." İngiliz yazar, T.S. Eliot, bu sözü hangi problem için söyledi bilmiyorum ancak gerçekten de bizim önemsediğimiz için hayatımızda var olmayı sürdüren pek çok problem olduğunu düşünüyorum.
Bu hafta ülkemizdeki siyasi problemlerden bahsetmek istemiyorum. Malum kayda değer değişen çok da bir şey yok hayatımızda.
J.P. Sartre’ın Varlık ve Hiçlik kitabında sıklıkla bahsettiği varoluşun özden önce gelmesi konusunda olduğu gibi ülkemizde yaşayan insanların da tüm bu yaşananlara nereden baktığı ve aslında uyanmaları için gerekli ortam oluştu mu?
Bu konuyu çok önemsiyorum zira yaşadığımız onca kötü olay, hayat mücadelesi bize mutlaka bir şeyler öğretmeli.
Çünkü, gerçekten uyandığında, hala uyuyanları yargılamakla ilgilenmeyeceksin…
Jung’un da belirttiği gibi hayat tam anlamıyla 40’ından sonra başlar. O zamana kadar sadece araştırma yaparsınız…
Bana göre de uyanmak için çok iyi bir yaştır, kırk.
Filozofları, psikologları ve yazarları neden bu kadar önemseyip alıntılıyorum çünkü bugüne kadar önemsenmiş, tekrarlanmış, okunmuş hiçbir söz ya da kitap, anlamsız, önemsiz ya da tesadüfen hayatımıza girmiş olamaz. Bunlar ancak ciddi yaşanmışlık ve tecrübe edilmiş sonuçların bir ürünü olarak bize ulaşır.
Bugünden itibaren, hayatı olumlamayı ve her ne ciddi problemle karşılaşırsam karşılaşayım şikayet etmemeyi tercih ediyorum. Siz de öyle yapın bence.
Değiştiremeyeceğiniz makro problemlerle canınızı sıkıp enerjinizi sönümlemeyin.
Bugünden itibaren her ne üretiyorsam ona odaklanarak yaptığım tüm işleri daha iyi nasıl yapabilirim, bu konuya daha fazla zaman ayırmak istiyorum. Siz de öyle yapın.
Hayatıma katkı sağlayacak kitapları okumaya ve beynimi bu kitaplardaki ihtiyacım olan bilgiyle beslemeyi tercih ediyorum. Siz de öyle yapın.
Vücudumu rahatsız edecek yoracak ve beni sağlıksız yapacak yiyeceklerden vazgeçip sebze ve meyveye hayatımda daha fazla yer vermeyi tercih ediyorum. Siz de öyle yapın.
Telefonuma günlük adım sayımı görebileceğim bir program yükledim ve gün içinde çalışırken kaç adım atmışsam akşam o adımlarımı en az 10 bin adıma tamamlayacak bir kararlılıkta olmayı tercih ediyorum. Siz de öyle yapın.
Her pazar, okumak istediğim kitaplarla ilgili kitapçıları gezerim ve bundan çokta keyif alırken mutlaka ilgi alanım doğrultusuna kitaplar alırım. Günde en az 10 sayfa mutlaka okurum. Bu ayda en az bir kitap anlamına geliyor bazen günlük okuma zamanım arttığında ayda 4 kitaba kadar çıkabiliyor. Hem çok keyifli hem de faydalı olduğunu düşünüyorum.
Siz de öyle yapın.
Ailenizle vakit geçirin, birlikte yemek yiyin, film izleyin, yürüyüş yapın, alışveriş yapın, maç izleyin aile bağları bu dünyada ki en kuvvetli bağlardır. Bu bağların asla zayıflamasına ve kopmasına izin vermeyin.
İnançlı olun. Hayatınızda oluşabilecek boşlukları inançla kapatın çünkü inançlı insanların ulaştıkları huzur, inançsız inanlara oranla kıyaslanmayacak kadar fazladır.
Karşılaştığınız sorunları başkalarının da yaşadığını unutmayın. Nefes aldığınız sürece hayatınızda mutlaka sorunlar var olmayı sürdürecektir. Bu sorunlarla yaşamayı bunların aslında hayatın bir parçası olduğunu kabul edin.
Mevlâna ve Yunus Emre’nin hayata nasıl baktığını anlamaya çalışın.
Ülkemizde yaşanan tüm olumsuzluklara karşı sizin verebileceğiniz en güzel tepki, her ne işle tüm zamanınızı geçiriyorsanız onu en iyi şekilde yapmaya çalışın, zira vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır.
Bir insanın yapabileceği en büyük devrim, kendi tembelliğine karşı koymasıdır.
Özellikle yeni şeyler öğrenen ve hatta bunu kendisi için bir hobiye dönüştürebilen insanların çok mutlu, başarılı ve sağlıklı olduğunu görüyoruz.
Her gün hayatınızda küçük iyileşmeler yaratın, atomik alışkanlıklarınız olsun mesela…
Son tahlilde:
Evrenin değişmeyen tek yasası;
Neyi konuşursan o çoğalır.
En çok hastalıktan bahsedenler en çok hasta olanlardır. Şükredenler ve harekete geçenlerin hayatında ki güzellikler çoğalır. Düşünceni değiştirirsen hayatını da değiştirirsin.
Sahip olduğun bakış açısı hayat kaliteni belirler.