SON DAKİKA

Sanayi devriminden yapay zekâya yolculuk

Şakir Akça 04 Ara 2024

İlk Sanayi Devrimi, 1760'lı yıllarda başlayıp 1830'lara kadar süren bir dönemi kapsamaktadır.

Bu süreçte üretim, el ve beden emeğinden makine gücüne doğru evrilmiştir. Nicelik ve nitelik açısından artış gösteren makineler, buhar gücüyle çalışmaya başlamıştır. Aynı dönemde, odun ve biyoyakıt yerine kömürün kullanılması, makinelerin daha da yaygınlaşmasını sağlamıştır.

İngiltere’de başlayan Sanayi Devrimi, kısa sürede tüm Avrupa’ya ve ABD’ye yayılmıştır. Üretim yapısındaki bu köklü değişim, yalnızca ekonomik değil, toplumsal yapıyı da büyük ölçüde değiştirmiştir. Bu gelişmeler sonucunda ortalama yaşam süresi uzamış ve nüfusta artış yaşanmıştır. Gündelik yaşam büyük ölçüde kolaylaşmış ve yaşam kalitesi artmıştır.

Makinelerin üretimi pratikleştirmesiyle Avrupa’da üretilen ürün miktarı büyük bir artış göstermiştir. Bu ürünleri pazarlayacak pazar arayışında olan Avrupa ülkeleri, aynı zamanda yeni hammadde kaynakları bulmak için Orta, Yakın ve Uzak Doğu topraklarına yönelmiştir. Bu durum, uluslararası ilişkileri etkileyerek ülkelerin sınırlarının yeniden çizilmesine neden olmuştur.

Sanayi Devrimi ile hızla değişen dünya, tüketim toplumu olma yolunda önemli adımlar atmıştır. Teknolojinin ve makineleşmenin ilk izleri bu dönemde görülmüştür. Sanayi devrimine uyum sağlayan milletler avantajlı bir konuma gelirken, yeniliklere uyum sağlayamayan milletler geri planda kalmıştır. Bu süreç, dünya üzerinde yeni bir düzenin oluşmasına ve sanayileşen ülkelerin ekonomik güç kazanarak söz sahibi olmalarına yol açmıştır. Ancak bu eşitsizlik, dünya genelinde sınırların yeniden çizilmesine, hammadde sömürgeciliğine ve iki büyük dünya savaşına neden olmuştur. Bu savaşlar, milyonlarca insanın hayatına mal olmuştur.

İnsanoğlu, tarih boyunca savaşlar ve katliamlarla kendi türüne en büyük zararları vermiştir. Hâlbuki teknoloji ve bilim, insanın daha iyi bir yaşam sürmesi için aklın en güzel göstergesidir. İnsan aklını doğru amaçlar için kullandığında dünya daha güzel bir yer hâline gelebilir.

21.Yüzyılın son çeyreğinde yapay zekâ, bilgisayar biliminin bir dalı olarak ortaya çıkmıştır. Geçmiş verilere dayanarak öğrenme süreci gerçekleştiren ve öğrendiklerini insanlar gibi sunabilen bir teknoloji modelidir. Yapay zekâ, gelecekte insan zekâsından bağımsız olarak gelişme potansiyeline sahiptir. Bu yönelim, insanın evreni ve doğayı anlama çabasında kendisine yardımcı olabilecek, hatta insan ötesi varlıkların oluşturulmasına yönelik bir düşüncenin ürünüdür.

Bilim insanları, yapay zekânın insanlık için büyük faydalar sağladığını belirtse de kontrolsüz bir şekilde gelişmesi durumunda tehlikeli olabileceği konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Ünlü fizikçi Prof. Stephen Hawking, yapay zekânın insanlığın sonunu getirebileceği konusunda endişelerini dile getirmiştir. BBC’ye verdiği bir röportajda Hawking, “Yapay zekâ, kendini geliştirmeyi ve hatta yeniden biçimlendirmeyi sürdürebilir. Ancak son derece yavaş bir biyolojik evrimle sınırlı olan insanlar, bu tür bir güçle yarışamaz,” demiştir.

Yapay zekâ teknolojisi, önümüzdeki yıllarda pek çok mesleği işsizlik riskiyle karşı karşıya bırakabilir. Tarih, Sanayi Devrimi’ndeki el zanaatkârlarının işsiz kalması gibi bir durumun tekrar edebileceğine işaret etmektedir. Dünyanın yeni düzenine uyum sağlamak uzun bir süreç almıştır ve yapay zekâ da benzer bir dönüşüm sürecini tetikleyebilir. Ancak insanlık, aklını doğru bir şekilde kullanmaz ve tamamen yapay zekâya bağımlı hâle gelirse, kendi sonunu hazırlamış olabilir.